Ticaret Bakanlığı'ndan göz boyama 'operasyon'u: Enflasyonla mücadele psikolojiye kaldı

Ticaret Bakanlığı restoran kafe gezip, "fiyat listenizi cama asın" dedi. Yandaşlar bu ziyarette "operasyon" gördü, uzun uzun anlattı. Enflasyonla mücadele "göz boyamadan" ibaret kaldı.

Haber Merkezi

Yüksek enflasyon serisi iki yılı aştı. Şaibeli resmi veriler dahi fiyat artışının yıllık bazda yüzde 67 olduğunu gösteriyor. Ekonomi yönetiminin "enflasyonla mücadele" adı altında uyguladığı kemer sıkma programının işe yarayıp yaramadığı tartışılırken, Ticaret Bakanlığı 17 ilde "düğmeye bastı".

İktidara yakın medyanın "dev operasyon" başlığıyla duyurduğu haberde bakanlık ekiplerinin eş zamanlı olarak harekete geçtiği, fırsatçılara göz açtırmadığı anlatıldı. Haberin başlığındaki iddiayı detaylarında bulmaksa mümkün olmadı.

Yeni Şafak rutin denetimi "şafak operasyonu" gibi sundu.

İstanbul, Ankara, İzmir ve 14 ilde bakanlık memurları restoran, lokanta ve kafelere gitmiş, fiyat listelerinin görünür olup olmadığını kontrol etmişti. Yılın ilk gününde başlayan uygulamaya göre mekanların fiyat listelerini giriş kapısı ve masalara koyması zorunlu. İşletmelerin bu zorunluluğa uyup uymadığı geçtiğimiz iki ayda da denetlendi. Bu süreçte enflasyonun ateşi düşmek bir yana daha da arttı.

Bakanlığın "dev" operasyonundaki temel hedef, tüketicinin alacağı ürünün fiyatını bilmesi, satıcının "haddinden fazla" zam yapmaması. Ancak uygulamanın başladığı günden bu yana etiket değişimini takip edebilmek, kasada karşılaşılan fiyatlara şaşırmamak mümkün değil.

Hızla tırmanan gıda enflasyonu, resmi verilere geçtiğimiz ay göre yüzde 71 oldu. DİSK Araştırma Merkezi'nin hesaplamasına göre en yoksul yüzde 20'lik kesim bu oranı yüzde 113 olarak hissetti. Ticaret Bakanlığı'nın denetimleriyse tüketiciyi kabaran hesaplara karşı psikolojik olarak hazırlamanın ötesinde işleve sahip olamadı.

Veriler ne söylüyor?

Şubat ayına ait yıllık enflasyon verileri şöyle:

-TÜİK: %67

-ENAG: %121,98

-TÜİK Gıda Enflasyonu: %71,1

-İTO Geçinme İndeksi: %76,58

-Türk-İş: Açlık sınırı: 16 bin 257 TL, Yoksulluk sınırı: 52 bin 954 lira TL

Erdoğan'a göre 'ekonomik' değil 'psikolojik'

Ticaret Bakanlığı'nın göz boyama "operasyonu", AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 6 ay önceki sözlerini akıllara getirdi. Fiyat artışlarının ürünlerden çok perakende satışlardaki "fırsatçılık"tan kaynaklandığını savunan Erdoğan, "sorun ekonomik değil, psikolojik" demişti:

"Etiketlerde ve ilanlarda yüksek oranda fiyat artışı yapılıyor. Çalışanların ücretlerine yapılan her artış cebe girmeden artışlar her hizmete yansıtılıyor. Aynı ürün ve hizmetin farklı yerlerdeki fiyat makasının çok açıldığı durumlar var. Demek ki bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da sorunun ekonomik değil psikolojik olduğuna işaret ediyor."

Hep aynı zihniyet: Bunlar patrona dost, emekçiye düşman

Erdoğan'ın enflasyon hesabının "psikolojik" olmayan kısmını, "hissedilen" enflasyonun altında kalan asgari ücrete, kamu emekçisine ve emeklilere yapılan maaş zamlarında görmek mümkün.

Emekliye ek zam maliyetinin 1,4 trilyon lira olduğunu söyleyen Erdoğan'a göre bu tutar devleti batırır. İktisatçılara göreyse "bulunamayan" kaynak patronlardan alınmayan vergide, müteahhitlere giden kur farkında, tasarruf edilmeyen itibarda ve daha birçok yerde. Üstelik bu yöndeki bir tercihte emekli maaşları zamlandıktan sonra 400 milyar lira da Hazine'ye kalabiliyor. 

Bir başka hesaplama da asgari ücrete dair. Erdoğan'ın açıklamasıyla bu yıl asgari ücrete ikinci bir zammın yapılmayacağı kesinleşti. Merkez Bankası bunun gerekçesini "enflasyonu körüklüyor" diye açıkladı.

soL yazarı Prof. Dr. Korkut Boratav, Ahmet Haşim Köse ve Erinç Yeldan ile yaptığı araştırmada enflasyonu işçilerin ücretindeki artıştan çok, patronların kârının beslediği sonucuna ulaşmıştı.

Büyük sermayenin maliyetlerden gelen her baskıyı fiyatlara yansıttığını tespit eden iktisatçılar, ücretlerdeki artışın da bu kârı büyütmek için bir fırsat olarak kullanıldığına işaret etmişti.

Yurttaşı "yük" olarak gören zihniyet yeni değil. Dünün Devlet Bakanı, bugünün patronu Cavit Çağlar'ın kitaplaştırılan anılarından öğreniyoruz ki, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ekonomik krizin sebebi olarak gördüğü kamu emekçilerine 6 ay maaş ödememeyi planlamış.

Çiller'in hamlesini Hazine'nin Ziraat Bankası'na maaş ödemelerini gerçekleştirmemesi üzerine öğrenen Çağlar aralarında yaşanan diyaloğu şöyle aktarıyor:

Çağlar: Memur maaşlarını neden ödemiyorsun?

Çiller: Memurlar bu ay maaş almasın, ne olacak?

Çağlar: Tansu Hanım sen neler söylüyorsun?

Çiller: Hatta bu ay değil, altı ay almasınlar. Ülkeyi mahveden onlar.

Çağlar: Tansu Hanım, biliyorsun biz iktidarız. Memur maaşlarını ödemezsek bizi katlederler. Tarihte Patrona Halil isyanı var, onu bilir misin?

Çiller: Memurlar da maaş almasın efendim. Enflasyonu artırıyorlar.