'Tam bir sol aydın': Uğur Mumcu

Doğrusuyla yanlışıyla, Uğur Mumcu Türkiye halkının 'daha iyi' yaşaması için yazıp çizmiş, mücadele etmişti. Yalçın Küçük’ün deyimiyle tam bir sol aydındır Uğur Mumcu, bunun için öldürülmüştür.

Yekta Armanc Hatipoğlu

Bundan 31 yıl önce, 24 Ocak 1993’te Ankara’da arabasına konulan bomba sonucu hayatını kaybetti Uğur Mumcu. İslami Hareket Cephesi, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler suikastı üstlendi. Suikastın arkasında MOSSAD ve kontrgerillanın olduğu, Mumcu’nun suikasta kurban gittiği o dönemde PKK’nin MİT’le olan bağlantısını araştırdığı söylendi. Hangilerinin kesin doğru ya da yanlış olduğu bilinmez. Ancak kesin olan tek bir şey var. O da şu ki Uğur Mumcu tıpkı aynı yıllarda ölüme kurban giden pek çok aydının yaşadığını yaşadı: Türkiye halkının aydını olmanın bedelini ödedi. 

Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü yıllar, Türkiye aydınının, bir sermaye aparatı olan devlet tarafından kelimenin tam anlamıyla yok edilmek istendiği yıllardı. Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Musa Anter, Metin Göktepe… Hepsi ‘90’ların karanlığından paylarına düşeni aldı. Cinayet işleyen devlete ‘90’lardan önce Ülkü Ocakları; sonrasında kontrgerilla, JİTEM gibi isimler takıldığı oldu. Bazı örneklerde de devlet cinayet işlemiyor ancak işleyenleri koruyordu. Hizbullah’ın büyümesinin bir nedeni rahatlıkla buna bağlanabilir.

Uğur Mumcu’ya dönmek gerekirse… Dört çocuklu tapu kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey ile Nadire Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak, 22 Ağustos 1942’de, Kırşehir’de dünyaya geldi Uğur Mumcu. İlköğretim, ortaöğretim, lise ve üniversite yılları Ankara’da geçti. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu üniversiteyi. Mezun olduktan sonra kısa süre avukatlık yaptı. Birkaç yıl üniversitede asistan olarak çalıştı, bir yandan da dergi ve gazetelere yazılar yazdı.

Yazma serüveni üniversite öğrencisi olduğu yıllarda başladı. Henüz yirmili yaşlarında, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı “Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesi Yunus Nadi Ödülü’ne layık görüldü. Doğan Avcıoğlu’nun Yön dergisi, 1960’lı yıllarda Türkiye solunun önemli üretimlerinden biriydi. Uğur Mumcu’nun yolu Yön’le 1965’te kesişti. Burada net bir biçimde “tam bağımsız Türkiye” fikrini savundu.

Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, 12 Mart döneminde, bir yazısında kullandığı, “Ordu uyanık olmalı.” sözleriyle “orduya hakaret etmek ve sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak”la suçlanarak gözaltına alındı. 

Mamak Askerî Cezaevi'nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkûm edildi. Fakat bu karar Yargıtay tarafından bozuldu ve Mumcu serbest bırakıldı. Askerliğini 1972-1974 yılları arası “sakıncalı piyade” olarak, Ağrı’nın Patnos ilçesinde yaptı. Bu yıllarda ülserinin üzerine eklenen ağır askerlik koşulları yüzünden mide kanaması geçirdi. Sakıncalı piyade oluşu için “Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem.” dedi. 

Askerlikten sonra üniversitedeki görevinden ayrıldı ve gazeteciliğe profesyonel olarak 1974 yılında, Yeni Ortam gazetesinde başladı. İlk yazısının başlığı “Anarşist!” idi. Bu yazısında Mumcu, Türkiye’de “anarşist” kelimesinin bütün solcular için kullanılmasının yanlışlığından bahsetti. Mumcu, profesyonel gazeteciliğe başladığı o ilk yazısını şu sözlerle sonlandırdı: “Gün gelecek, giderek sahnelerden uzaklaşan siyasetçilerin sadece çirkin yüzleri kalacak belleklerde. Tarihin emekçiden yana olan gelişimine kafa tutmaya çalışanların anarşizmi de böyle son bulacak ancak.”

18 Mart 1975’te ise Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı. 1977’den 1991’e kadar aralıksız olarak Cumhuriyet’te yazdı. Gazete, Mumcu’yla; Mumcu, gazeteyle özdeşleşti. Cumhuriyet gazetesi denince akla gelen ilk isimlerden biri bugün hâlâ Uğur Mumcu.

Uğur Mumcu, onlarca gazetecilik kitabı da yazdı. Bir yandan gazeteye üretim yaparken, diğer yandan da pek çok konu hakkında çeşitli gazetecilik kitapları yazdı. Kitaplarından biri olan “Sakıncalı Piyade” 700’den fazla kez sahnelendi. Yaşamına 25 kitap, iki de oyun sığdırdı. 

1991’de Cumhuriyet gazetesinden ayrıldı Mumcu. Bir yıl Milliyet gazetesinde çalıştıktan sonra Cumhuriyet’e geri döndü. 

24 Ocak 1993'te, Cumhuriyet gazetesine dönüşünün üzerinden sekiz ay geçtikten sonra, Renault 12 markalı arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Patlamanın ardından olay yerine gelen ekiplerin delilleri süpürdüğü iddia edildi. 1990’ların normalidir, “faili meçhul” kaldı cinayeti Mumcu’nun tıpkı diğer aydınlar, gazeteciler gibi.

En son mafya lideri Sedat Peker 23 Mayıs 2021’de Youtube’ta paylaştığı videoda Uğur Mumcu’nun Mehmet Ağar tarafından öldürüldüğünü söyledi. 

“Tam bir sol aydındı.” demişti Yalçın Küçük Uğur Mumcu hakkında, katıldığı bir televizyon programında. Doğrudur. 

Doğrusuyla yanlışıyla, Uğur Mumcu Türkiye halkının “daha iyi” yaşaması için yazıp çizmiş, mücadele etmişti. Yalçın Küçük’ün deyimiyle tam bir sol aydındır Uğur Mumcu, bunun için öldürülmüştür.