Okuyan'dan kararsız yurttaşa: 'Madem protesto edeceksiniz, en sağlam durana verin'

Okuyan "Şu anda protesto için sandığa gitmemek uygun bir tavır değil, protesto edecekseniz sevmediğiniz partinin karşısında sağlam duran partiye oy verin" dedi.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, KRT’de yayınlanan Gün İzi programında Fatma Karaağaç’ın konuğu oldu.

TKP’nin sadece basında öne çıkan yerlerde değil Türkiye’nin her yerinde yoğun bir tempoyla süren seçim çalışmalarından bahseden Okuyan, Erdoğan’ın sahaya inmesiyle ilgili olarak bunun eskisi gibi bir heyecan yaratacağını düşünmediğini ifade etti.

Tansiyonu ve heyecanı düşük bir seçim olduğu tespitine katıldığın ifade eden Okuyan, AKP’nin taşıma kalabalıklarla hareket etmesine ve yerel yönetimler ile devletin tüm olanaklarını kullanmasına rağmen bu havanın değişmediğine dikkat çekti.

Kadıköy’de fark kapanıyor

Okuyan, Maçoğlu’nun Kadıköy’deki seçim kampanyası hakkında başa baş bir mücadele olduğu yönündeki tespitlerin doğru olduğunu, ellerindeki bazı anketlere göre farkın kapanmakta olduğunu paylaştı. Bununla birlikte Kadıköy Belediyesi'ni almaya dönük bu boyuttaki bir iddianın yeni bir olgu olması nedeniyle, anketler konusunda da temkinli olunması gerektiğini ve eski referanslarla hareket etmenin sağlıklı olmayacağını vurguladı.

'Protesto edecekseniz sevmediğiniz partinin karşısında sağlam duran partiye oy verin'

Okuyan’a yöneltilen bir diğer soru “Sandığın protesto edileceğini düşünüyor musunuz?” oldu.

Katılımın bir miktar düşeceğini öngördüklerini söyleyen Genel Sekreter, genel seçimlerden önce seçimlerin her şeyi çözeceğine dair yaratılan beklentinin büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandığını ve belli bir kesimde oy vermemeye dönük bir duygunun ortaya çıktığını ifade etti.

Okuyan bu duyguya şöyle seslendi:

“Şu anda protesto için sandığa gitmemek uygun bir tavır değil, protesto edecekseniz sevmediğiniz partinin karşısında sağlam duran partiye oy verin. Çünkü Türkiye’de seçimlere katılımın düşmesi böyle sağlıklı bir protesto anlamına gelmeyecek, tam tersine insanların yılgınlığını ve çaresizliğini gösterecek.”

“İnsanların benimsedikleri, destekledikleri, doğru gördükleri partiye oy vermelerini sağlamamız gerekiyor. Burada da başka şantajlara da kulak asmamaları gerekiyor. Efendim oylar bölünür , falan… Seçimlerin aslı şudur, partiler girerler, siz gönlünüzden geçen partiye oy verirsiniz.”

Elimizdeki en büyük güç

Seçim güvenliği de programda gündem edilen konular arasında yer aldı.

Okuyan, meselenin YSK’nın yapılanmasından başladığına ve usulsüzlüklerin ana kaynağının seçmen kayıtları olduğuna işaret etti. Yakalanan usulsüzlüklere yapılan itirazların seçim sonuçları gerekçesiyle reddedildiğini söyleyen Okuyan, asıl yaptırımın protesto etmek ve “meşru değildir” demek olduğunun altını çizdi ve şunları ekledi:

“Defalarca yaşandı. Örneğin 2014’teki seçimi Mansur Yavaş’ın kazandığı ortadaydı ama bir şey yapılmadı. Bazen dersiniz ki bir bu sonucu tanımıyoruz. Bunun sonuçları ile iktidar yüz yüze gelir. Bu başka şeyler için de geçerlidir. Çünkü elinizde yaptırım yok. Seçim günü mükerrer oy kullanan insanları yakalıyorsunuz ama bunun bir hükmü yok. Çünkü öyle mekanizmalar kurulmuş durumda ki. Bazı sandıklarda seçmen sayısının 2-3 katı oy çıktı. Ne oldu? Bunların hesabını sorabilen bir mercii yok Türkiye’de. O zaman elinizdeki tek şey halkın protesto gücünü ve kararlılığını arkanıza almaktır.”

TKP’nin ilk vaadi: Hırsızlığın önüne geçeceğiz

Karaağaç’ın TKP’nin İstanbul’da müteahhit olmayan aday vurgusunu hatırlatması üzerine Okuyan, TKP’nin aday kriterlerini ve seçim vaatlerini açtı.

Yerel yönetimlerin halka hizmet götürmek için tasarlandığını fakat tamamen rant dağıtım aracına dönüşmüş olduğunu vurgulayan Okuyan, bu açıdan iktidar ve muhalefet belediyeleri arasında bir fark olmadığına dikkat çekti. Belediyelerin kaynaklarının bazı özel şirketlere aktarıldığını ve belediyelerde çok büyük paraların döndüğünü ifade ederek “Bizim ilk vaadimiz hırsızlığın önüne geçmek” dedi.

Belediye başkanlıklarını aldıkları yerlerde hırsızlığa karşı mücadelede işlerinin kolaylaşacağını söyleyen Okuyan, diğer yerlerde belediye meclislerine giren tek bir üyenin bile bu konuda yapabilecek çok şeyi olduğunun altını çizdi.

Kurum’un alışveriş sepeti: Toplumun çaresizliğiyle dalga geçiyorlar

Murat Kurum’un gündem olan alışveriş listesine dönük yorumu sorulan Okuyan şunları ifade etti:

“Dini siyasete alet eden tüm partilerin yaptığı gibi, birtakım hakları hak olarak değil bahşedilen şeyler olarak görüyorlar. Kent lokantalarıyla, halka ucuz hizmet götürülen herhangi bir örnekle dalga geçmesinin arkasında aslında şu var, önemsemiyor, çünkü zengin yoksul ayrımını meşru görüyor. Hükümetteki parti olarak, cemaatin tepesinde duran insanlar olarak bir şeyleri bahşediyorlar sadaka verir gibi. Bütün dünyaları böyle. Ve ilk kez Kurum’da görmüyoruz bunu. Sürekli olarak insanların yoksulluğu ile, bu toplumun çaresizliğiyle alay ediyorlar. Mesela insanların kafasına çay paketleri fırlatmak da böyle. Felsefelerine, vicdanlarına, ahlaklarına son derece uygun davranışlar bunlar.”

Laiklik için büyük bir kavga verilmesi gerekiyor

Okuyan son olarak okul idaresi tarafından teravih namazına götürülen öğrencilerle ilgili haberi değerlendirerek henüz kendi haklarını arayamayacak yaşta olan çocukların uğradığı saldırılar karşısında sorumluluğun velilerde, öğretmenlerde ve tüm toplumda olduğuna dikkat çekti. Okuyan, sonuçları bütün toplum tarafından ödenecek olan bu sürecin durdurulması için büyük bir kavga verilmesi gerektiği üzerinde durdu.