Kars-Ermenistan sınırında bir köy okulu ve Çiğdem'in hikayesi

Köy okullarının kapandığı ya da kapanmaya yüz tuttuğu bir coğrafyada Çiğdem'in öyküsünü kadrajına ekleyen yönetmen Kurtuluş Baştimar ile "Çiğdem" filmini soL okurları için konuştuk.

Özkan Öztaş

Kars'ın Ermenistan sınırındaki baraj yapımı nedeniyle boşaltılan bir köyde, baraj inşaatı nedeniyle yaşanabilecek su taşkınları ve su biriktirme faaliyetlerinden ötürü köylüler, daha yüksek yerlere çıkarak yeni bir hayat kurmaya çalışırlar. 

Ancak köyde birileri vardır, ayrılamazlar köylerinden. Ve yukarılara çıkıp yeni bir hayata alışmaya çalışanlara rağmen tek başına eski alışkanlıkları ve hatıralarıyla yaşamaya devam ederler. Çiğdem de onlardan biridir.

Çiğdem, Kars Çayı'nı binbir zorluklar aşmaya çalışarak okula gider her gün. Umudunu kaybetmez. Zemheri kışların ardından baharı müjdeleyen çiğdem çiçeği gibi zorluklar ve imkansızlıklar içinde kök salar. Amacı, at sırtında da olsa, traktörle de olsa çayı geçip , tıpkı eski günlerde olduğu gibi eğitimine devam etmektir.

Dilekçeler yazar. Muhtara verir, yetkili birilerinin sesini duyması ve okulunun yeniden açılması için. Bir yandan da satranç turnuvalarına katılma hayali kurar. 

Giyotin bekleyen mahkumlar gibi mektuplarını bekler Çiğdem de Kars çayının hemen ardından. Çünkü gelecek mektubun sonucuna göre hayatı, hayalleri ve umutları yeni baştan şekillenecektir. Boşaltılmış bir köyde, sessiz evlerin uğultusunda, karlı gecelerde uzun bekleyişlere yolunu şaşıran bir adamın köye gelişi eşlik eder. Köye gelen adam Çiğdem'in yazdığı mektupların muhtar tarafından gönderilmediğini ve her birinin yırtılıp atıldığını fark eder. 

Köy okullarının kapandığı ya da kapanmaya yüz tuttuğu bir coğrafyada Çiğdem'in öyküsünü kadrajına ekleyen yönetmen Kurtuluş Baştimar ile "Çiğdem" filmini soL okurları için konuştuk.

Yönetmen Kurtuluş Baştimar

'Anlatılan bizim hikayemiz'

Çekimlere 19 Şubat tarihinde başlamış Baştimar. Filmin önce Avrupa ve Türkiye'de çeşitli festivallerde gösterildikten sonra Türkiye'de de izleyicilerle buluşacağını ifade ediyor. 

Önce hikayeyi konuşuyoruz kendisiyle. Neden bir köy okulunda yaşananların öyküsü, neden Ermenistan ile Türkiye sınırında Kars sınırındaki köyü kadrajına aldığını soruyorum kendisine. 

"Anlatılan ben dahil, köy okullarında okumuş ve halen okuyan öğrencilerin hikayesidir. Bu hikâyeyi tercih etmemin nedeni şöyle... Köy okullarında okumuş birisi olarak memleketim Kars’a her gittiğimde köy okullarını gezdim. Arka sıralarda oturdum dersleri dinledim. Öğretmenlerle, öğrencilerle konuştum problemleri dinledim. Ve şunu fark ettim ki aradan onca zaman geçmesine rağmen köy okullarında geçmişte var olan problemler kronikleşmiş, üzerine yeni problemler eklenmiş halde devam ediyor. Raporlar yazılıyor, eksiklikler belirtiliyor ama orada haykıran, nitelikli eğitim, demokratik eğitim almak isteyen çocukların sesi duyulmuyor. Bu sorunları duyurmak, belki taşraya gelen bu film ile bu problemler bir yerlerce duyulur ve çözülür diye bu hikâyeyi seçtim. Senaryoya uygun köyü baya araştırdım ve köy köy gezdim. En uygun köy, Ermenistan sınırına yakın bir köy oldu." diyor. 

'Çünkü eğitim parasız ve herkese eşit verilmesi gereken bir hak'

İzleyiciye ulaştırmak istediğiniz şey ne oldu peki? Neyi anlatmak istedi bu film diye sorunca:

"İzleyiciyi alıp, Kars’ın bir dağ köyünde misafir etmek istiyorum film boyunca. Öğrencilerin ve bölge halkının yaşadığı imkansızlıklar, çaresizlikler ve bunlar karşısında verilen mücadele, direniş ve zemheri kış misali çöken karanlıkların ardından oralarda halen Çiğdem’lerin açtığı gerçeğini aktarmak istiyorum. Eğitim parasız ve herkese eşit verilmesi gereken bir hak iken, köy okullarında ve taşrada bunun için nasıl çetin bir mücadelenin verildiğini aktarmak istiyoruz." diye ekliyor sözlerine.

'Köy okulları kapandıkça köyler din görevlilerine teslim edildi'

Yönetmen Kurtuluş Baştimar anlatırken hikayeyi gözlerinden duyduğu o heyecan da hemen fark ediliyor. Bugün binlerce öğrencinin ama buna bağlı olarak milyonlarca insanın öyküsünü aktarmaya çalışıyor beyaz perdeye. 

Bir de bu sürecin yönetmen Baştirmar'ı besleyen bir süreci var. En çok hangi filmlerde beslendiniz bu öyküye hazırlanırken diye sorunca başa Hakkari'de Bir Mevsim ve İki Dil Bir Bavul filmlerini yazıyor en başa. Ve söz dönüp dolaşıp yine köy okullarına ve Türkiye'de eğitimde yaşanan sorunlara geliyor. 

Baştimar, "Köy okulları bu ülkenin eğitim kolonlarıdır. Cahillik, feodal yaklaşımlar ve dinci grupların etkisi ile depremler oluyor ve Köy Enstitüleri’nin kapatılması ile bu kolonlar kesildi. Enkazdan sağ çıkan öğrenciler bir şekilde hayata tutuluyor ama bu çoğu için mümkün olamıyor bazen. Köy okulları, bu ülkenin baharda açan çiğdemlerin kök saldığı topraklardır. Çoraklaşmayla yüz yüze olan topraklar." diye anlatıyor bu süreci ve ekliyor "Atanma sorunu var öğretmenlerin. Bunu kabul edelim. Ancak, oraya atanan öğretmenlerde çeşitli sebeplerden dolayı durmak istemiyor ve geri dönüyorlar. Bu, okulların boş kalmasına, kapatılmasına veya köy halkının sadece din görevlilerine bırakılmasına neden oluyor maalesef. Çiğdem’ler var orada, açmayı bekleyen ve zorluklara kök salmış mutlaka açacak olan Çiğdem çiçekleri. Tek ihtiyaçları olan şey onların açtığına tanık olup açan çiğdemleri bilgi ve aydınlık yarınlar ile besleyecek öğretmenler."  diyor.

Kurtuluş Baştimar 2024 yılının kış aylarında Kars'ın Ermenistan sınırındaki bir köy okuluna odaklanarak Türkiye'de eğitim ve kamusal sorunlara odaklanıyor. Filmin tanıtım çalışmaları ise kısa bir süre önce başladı. Baştimar, öyküsünü yansıttığı Çiğdemlerin daha iyi bir geleceği yaşama ihtimali için uğraşıyor.