Düşük ücret, geçim sıkıntısı, dijital emek sömürüsü: Freelance çalışmak

Yıllardır freelance olarak çalışan emekçiler bu alanda yaşadığı zorlukları soL’a anlattı: 'Örgütsüz olma hali en çok patronların işine yarıyor.'

İsmail Burak Düzer

Dünya Bankası’nın geçtiğimiz senelerde açıkladığı verilere göre dünya çapında 1,7 milyar kişi freelance yani dijital pazarda serbest olarak çalışıyor. Dünya Bankası verilerine göre, tüm dünyada çalışanların %47'sini freelancerlar oluşturuyor. Pandemiyle birlikte freelance çalışma biçimi Türkiye’de de her geçen gün artarak ilerlerdi. Bu alanda yaşanan sorunlar da freelance çalışanların sayısı ile doğru orantılı bir şekilde artış gösteriyor. Dijital dünyanın getirdiği en büyük sorunlardan biri de freelance emeğin görünmezliği ve dijital emek sömürüsü.
 
Yıllardır freelance olarak çalışan emekçiler bu alanda yaşadığı zorlukları soL’a anlattı. Yaklaşık 7 yıldır freelance çalışan Ece, bu alanın zorluklarını dile getirdi:

İçerik yazarları, genellikle ajanslar üzerinden markalara içerik yazıyor. Ajanslar, bu içerikleri yüksek fiyatlara satarken yazarlara çok düşük ücretler ödüyor. Üstelik yazarlar marka ile birebir iletişim halinde olamıyor.
Ücretin yanı sıra freelance çalışanlar, finans kuruluşlarının imkanlarından yararlanamıyor. Sigortasız çalışma durumu olduğu için çoğu çalışanın kredi puanı oluşmuyor. Bu sebeple de sigortasız çalışanların büyük kısmı kredi kartları ve kredilerden yararlanamıyor. Günümüz koşullarında bankaların ürünlerini kullanmadan sadece nakit parayla yaşamak da çok kolay değil. Çoğu zaman taksit vb. imkanlara ihtiyaç duyuluyor.

Freelance çalışanların sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor olması da oldukça üzücü. Çoğu zaman özel sağlık sigortası yaptırmak istiyoruz. Ancak düşük ücretlerle çalıştığımız için bu da çok mümkün olmuyor. Ajansların, işin üretim bandında yer alan yazarlara hak ettikleri ücreti vermelerini dilerdim. Ayrıca devletin freelance çalışanları destekleyen çalışmalar da yapması çok faydalı olabilir."

'Freelance çalışanların sayısı 10 binleri aşmış durumda!' 

Yaklaşık 5 yıldır içerik yazarlığı yapan Mahmut ise yaşadığı sorunu şöyle dile getiriyor:

Freelance içerik yazarlığı işinde; markaların tutarsız talepleri, içerik ajanslarının ilgisizliği, içerik birim fiyatlarının sürekli değişmesi ve ekonomik duruma göre sunulan tekliflerin yetersiz kalması noktasında zorluk yaşıyorum. Çalışmış olduğum içerik ajanslarına bu sorunlarımı ısrarla iletmeme rağmen emek noktasında sömürülme ve karşılık bulamama durumu devam ediyor. Maalesef bu noktada yasal bir takip düzeninin olmaması da marka ve içerik ajanslarının işine geliyor. Sonuç olarak, işim için vermiş olduğum emeğin karşılığında sunulan teklifleri maddi açıdan yeterli bulmuyorum.

İçerik birim fiyatlarının düşük tutulması, tamamlanan işlerin onaylanma süreçlerinin aksaması ve hak edilen toplam tutarın ajans ya da markalar tarafından içeride tutularak ödenmemesi sebebiyle geçim noktasında zorluklar yaşıyorum. Bu durumun çalışılan ajanslar tarafından bilinçli şekilde yapıldığını düşünüyorum. Ajansların markalarla yaptığı sözleşmelerde yer alan fiyatlar ile yazarlara sunulan içerik birim fiyatlarının arasında uçurum olmasına anlam veremiyorum. Açıkçası, ajansların bir iş için bu kadar maliyet açıklarının olduğuna inanmıyorum.”

1.5 yıldır freelance olarak yayınevlerine ve dijital platformlara çalışan Nisa ise ajansların deneyimli yazarlar aradığını, buna rağmen ücretlerin çok düşük olduğunu dile getirerek şunları ekledi:
 
“Yayınevleri emekçilerinin çilesinin bitmesi için bir türlü doymayan kişi ve kurumların emeğe saygılı olmayı öğrenmesi gerekiyor. Dijital alanda da aynı durum söz konusu bence. İçerik yazarlığı alanında freelancerlara bakış, maalesef ‘bize mecbur zaten, ücreti düşük tutalım.’ gibi. Oysa ne bu iş kolay ne de çalışanların hayatı...”

'Örgütsüz olma hali en çok patronların işine yarıyor'

Yaklaşık 4 yıldır freelance içerik yazarlığı yapan Begüm de aynı problemleri yaşadığını dile getirdi ve taleplerini şu şekilde aktardı:

“Bizler evlerimizde oturarak hiçbir şey yapmadan para kazanan insanlar değiliz. Bu bakış açısı hem mesleğimizi değersizleştiriyor hem de haklarımızı almamızın önünde bir engel teşkil ediyor.

İçerik ajansları ve markaların ‘freelance yazar, evden çalışma rahatlığı, keyfi yerinde’ gibi bakış açılarının arkasına sığınarak bizlerin çok iyi koşullarda çalıştığını düşünmemeleri ve bunu bize hissettirmeye çalışmaları boşa. Çünkü birçoğumuz güvencesiz çalışıyoruz ve geçinebilmek için günde 8 saatten çok daha fazla mesai yapmamız gerekiyor.

Son olarak tüm bu emek sömürüsü, düşük ücret, değer görememe problemlerine ek olarak; freelance dijital üretim yapan kişiler olarak bizlerin bir araya gelmesini çok önemli görüyorum. Çünkü bu alanın örgütsüz olma hali en çok patronların işine yarıyor. Biz aynı ajansta çalışan yazarlar olarak bile birbirimizle iletişim kuramıyoruz, ajanslar buna izin vermiyor. Oradan ayrılıp yazarlar olarak başka işlere gitmemizden korkuyorlar. Aslında bu bile bize olan ihtiyaçlarının ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Freelance çalışanlar olarak bir araya gelerek sorunlarımızı konuşmak ve bunlara çözümler üretmek hem toplumsal irade ile hem de hukuksal tabanda haklarımızı almamızın önünü açacaktır.”