ÇEVİRİ | Avrupa'da savaş 5 bin yıldan daha eski    

San Juan ante Portam Latinam mezar alanı bugüne kadar büyük, örgütlü ve uzun süreli bir çatışmanın belgelendiği en eski Avrupa sahası. Aynı zamanda neolitik çağda kıtada belgelenmiş ilk savaş örneği.

Teresa Fernández Crespo

Araştırmalarını Tarih Öncesi Arkeolojisi alanında sürdüren Valladolid Üniversitesi öğretim üyesi Teresa Fernández Crespo, İspanya'nın kuzeyindeki Laguardia'da bulunan yüzlerce iskeletin bir çatışmanın sonucu olduğunu tespit etti. Bu, neolitik çağda Avrupa'da belgelenmiş ilk savaş örneği oldu.

The Conversation'da yayımlanan araştırma sonuçlarını aktaran makalenin Türkçe çevirisini soL okuyucularıyla paylaşıyoruz.

Çeviri: İlhan Şendil

Çatışma insanlık tarihi boyunca var olmuştur ve sıklıkla şiddetli bir biçimde gerçekleşmiştir. Saldırılar, suikastlar, baskınlar, pusular ve intikam alma eylemleri arkeolojik kayıtlarda insanlığın kökeni kadar geriye dayanmaktadır. Fakat savaş değil. 
Çatışmanın aksine savaş, geçici ya da kalıcı olsun örgütlülük gerektirir. Bu, genellikle savaşa dahil olan en az bir gruba ait kurumsallaşmış orduların kurulmasını içerir. Savaş şiddeti meşrulaştırır, yani bir kişinin başka bir kişiyi öldürmesi cinayet olarak düşünülmez. Savaş aynı zamanda doğası gereği geçicidir, genellikle aylardan veya yıllardan meydana gelen bir periyottan oluşur.

Çeşitli çalışmalar toprak ve mülkiyet kontrolünün giderek daha önemli geldiği insan yerleşimi ile savaşın doğuşu arasında bir bağlantı olduğunu önermektedir. 

Neolitik dönemde özellikle tarım ve hayvancılık alanında üretim fazlasının artması kısa bir süre sonra gücün yoğunlaşmasına, kalıcı eşitsizliğe ve toprakların genişletilme ve savunulması arzusuna yol açmıştır. Aynı zamanda büyük orduların toplanmasıyla birlikte bugün bildiğimiz anlamıyla savaş açarak büyüyen, gücünü konsolide eden ve varlığını sürdüren ilk devletlerin kurulmasına da yol açmıştır.  

Savaşın doğuşu

Prehistoryacılar ve arkeologlar savaşın ortaya çıkışının izini sürmek için uzun zamandır dolaylı göstergelere güvenmek zorunda kalmışlardır. Bunlar arasında savunmalar, silahların kayda alınmış görünümleri veya mağara resimleri gibi belirli görsel unsurların tanımlanması yer almaktadır. Daha yakın zamanlarda ise araştırmalar doğrudan kanıtlara, özellikle de geçmişteki şiddete dair elimizdeki en tartışılmaz kanıt olan insan kemiklerindeki yaralara yönelmiştir.

Adli antropolojideki gelişmeler sayesinde, Neolitik döneme (MÖ 6000-3000) kadar tarih öncesi Avrupası’nda şiddet izleri taşıyan bilinen toplu gömü alanlarının büyük çoğunluğunun esasen katliam olduğunu öğrendik. Bunlar, diğer grupların acımasız sürpriz saldırıları sonucunda erkek, kadın ve çocuklardan oluşan tüm nüfus da dahil olmak üzere en fazla 20-30 kişilik toplulukların ayrım gözetmeksizin öldürülmesiydi.

Bu kategoriye girmeyen az sayıdaki arkeolojik alan, kurban etme ya da diğer şiddet içeren ritüel uygulamalarının sonucu gibi görünmektedir.

Crickley Hill ve Hambledon Hill’deki gibi İngiliz yerleşkelerinde, savunma duvarlarının etrafında yüzlerce ok başının bulunması büyük ve koordineli saldırılara işaret edebilir, ancak bunların gerçekten savaşta kullanıldığına dair iskeletsel kanıtlar yok denecek kadar azdır. Bu kanıtlara ulaşmak için milattan önce 1200 yılına, Bronz Çağı’na ve Almanya’da gerçekleşen Tollense Vadisi Savaşı’na kadar beklemek gerekirdi.

San Juan ante Portam Latinam: Kemik kırıkları ve paradigmalar

San Juan ante Portam Latinam (SJAPL) mezar alanı 1985 yılında Laguardia'da (Álava, İspanya) keşfedilmiş ve J. I. Vegas ve çalışma arkadaşları tarafından 1990 ve 1991 yıllarında kazılmıştır. Burada en az 338 kişinin iskelet kalıntıları bulunmuş ve bunlar MÖ 3200'lere, geç Neolitik döneme tarihlendirilmiştir.

İlk çalışmalarda şiddete ilişkin kanıtlar bulunmuştur. Spesifik olarak bahsetmek gerekirse, ölümden önce gerçekleşen (antemortem) ve halihazırda iyileşmiş 53 baş ve sekiz ok başı yarası bulunmuştur. Ancak, aynı zamanda ölüm zamanı civarında (perimortem) gerçekleşen ve iyileşmeyen beş ok başı yarası ve bir baş yaralanması keşfedilmiştir. 

Dahası, tek başına bulunan 52 çakmaktaşı ok başının (çoğunda darbe izleri vardır) oraya gömülen cesetlere saplandığı ve cesetlerle birlikte kasten gömülmediğinden şüphelenilmiştir. Bu sebepten ötürü görünüşte iyileşmemiş sınırlı sayıdaki yaralara rağmen gömü alanının normalde bir katliamın sonucu olduğu düşünülüyordu. Muhtemelen bunun sebebi o dönemde toplu şiddet belirtileri gösteren bilinen tarih öncesi alanların olmamasıdır.

Avrupa Neolitik yerleşimleri üzerine yapılan ve şiddete dair kanıtlar içeren önceki çalışmalar, SJAPL'nin benzersizliğini kısa sürede ortaya koymuştur. Perimortem travma, özellikle de yakın dövüşün tipik bir örneği olan kafatası travması diğer yerleşimlerde baskınken, SJAPL'de ok ucu yaraları - uzaktan dövüşün kanıtı - ve antemortem travma baskın görünüyordu. Bu da daha uzun, daha karmaşık ve daha az ölümcül bir çatışmaya işaret etmektedir.

Sahadaki demografik yapı da diğerlerinden farklıdır. Diğer sahalarda erkekler, kadınlar ve çocuklar bulunurken, SJAPL'de ağırlıklı olarak ergen veya yetişkin erkekler bulunmaktadır.

Kalıntıların yeniden incelenmesi

Yakın zamanda, SJAPL'de bulunan kalıntıları tekil ve anormal sonuçlarını değerlendirmek üzere yeniden inceledik. Bu incelemede 48'i iyileşmemiş ve 59'u iyileşmiş olmak üzere toplam 107 kafa yaralanması ve 17'si iyileşmemiş ve 30'u iyileşmiş olmak üzere iskeletin diğer kısımlarında toplam 47 yaralanma tespit edilmiştir.

İlginç bir şekilde, yaraların büyük çoğunluğu ergen ve yetişkin erkeklerde, özellikle de iyileşmemiş olanlarda görülmüştür. Ayrıca, bu erkeklerden bazılarının hem iyileşmiş hem de iyileşmemiş yaraları olduğu tespit edilmiş, bu da birkaç kez şiddete maruz kaldıklarını göstermiştir. 

Darbe yaralanmaları olan bir kafatasının fotoğrafı. (Teresa Fernandez Crespo/Valladolid Üniversitesi)

Bu inceleme, SJAPL'de gömülü kişilerin en az %23'ünün yaşamları boyunca bir şiddet olayına maruz kaldığını ve en az %10'unun sonucunda öldüğünü tahmin etmektedir. Ancak bu çok düşük bir tahmindir, çünkü yumuşak dokuya darbe vuracak 52 ok ucunu ve spesifik kişilerle ilişkilendirilemeyen yaralı kemikleri hesaba katmamaktadır. Bu faktörler de dahil edildiğinde, tahmini olarak 90 kişinin (%27) SJAPL'de şiddet nedeniyle öldüğü anlamına gelmektedir.

Buna ek olarak, yaraların yalnızca %50'sinin kemik üzerinde iz bıraktığını ve SJAPL'deki kalıntıların korunmasının oldukça zayıf olduğunu, yakın zamanda meydana gelen çok sayıda postmortem kırığın kayıtları etkilediğini akılda tutmak gerekir. Bu nedenle, nihai sayı tahminlerimizin iki ya da üç katı olabilir.

Bu sonuçlara göre, SJAPL bugüne kadar büyük ölçekli, örgütlü ve uzun süreli bir çatışmanın açıkça belgelendiği en eski Avrupa sahasıdır. Ayrıca, SJAPL'nin bulunduğu Rioja Alavesa bölgesi, hepsi MÖ 3380 ile 3000 yılları arasına ait olan ve bölgesel bir çatışmaya işaret eden toplam ok ucu yarası sayısının en yüksek olduğu Avrupa bölgesidir (en az üç başka alanda daha tespit edilmiştir).

SJAPL'de belgelenen yüksek beslenme yetersizliği oranları, yaşam kalitesinin düştüğünü göstermekle birlikte, geç neolitik toplulukların zaman içinde şiddetli çatışmaları sürdürmek, başka bir deyişle savaşmak için sahip oldukları, önceden var olması umulmayan lojistik kapasitelerini de ortaya koymaktadır. Bu da daha önce varsayılandan neredeyse iki bin yıl önce, Neolitik çağda kıtada belgelenmiş ilk savaş örneğini oluşturmaktadır.