Suriye'deki katliamda yine gerçekleri karartıyorlar

Suriye'de Cuma günü gerçekleşen ve 100'den fazla insanın hayatını kaybettiği katliamın ardından tanıdık gelişmeler yaşanmaya başladı. Muhalif çeteler yine "dış müdahale" çağrısı yaparken, batılı diplomatlar ve basın ise akıl almaz bir şekilde katliamla ilgili bulguları karartarak, faturayı yönetime çıkarılmaya çalıştı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), dün yaklaşık 3 saat süren bir toplantının ardından, Suriye'nin Humus kentine bağlı Hula ilçesinde geçtiğimiz cuma günü yaşananları kınayan bir basın açıklaması yaptı. Konsey açıklamasında, Hula'da yaşanan olaylarda aralarında çocukların da olduğu 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda kişinin de yaralanması kınandı.

BMGK, açıklamada, Hula'da sivillerin bazılarının yakın mesafeden ve ağır fiziksel darbeyle öldürüldüğü ifadesi de yer almasına rağmen, çocukların boğazlarının kesilmesi de dahil olmak üzere bu saldırıların silahlı muhaliflerce yapılmış olabileceği yönündeki tahminleri açıklamasına dahil etmedi.

Güvenlik Konseyi'ndeki Rusya temsilcisi ise katliamda ölenlerin yakın mesafeden infaz şeklinde öldürülmüş olmasına dikkat çekerek, "ne olduğu henüz net değil" dedi.

Suriye konusunun BMGK'nın gündeminde kalacağı ve BM-Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın önümüzdeki çarşamba günü durum hakkında BMGK'ya bilgi vereceği, Annan planının uygulanması ve bundan sonra yapılacaklarla ilgili "ciddi ve stratejik bir tartışma"nın yürütülebileceği söyleniyor.

Gözlemcilerin raporu, kim oldukları açıklanmayan "Suriyeli vatandaşlar"a dayanıyor
Güvenlik Konseyi üyesi kimi ülkeler, Suriye hükümetinin uluslararası hukuku ve BMGK'nın 2042 ve 2043 sayılı kararları çerçevesinde, "şiddet kullanmayı ve yerleşim merkezlerinde ağır silah kullanmayı bırakma" yönünde verdiği taahhütleri ihlal ettiğini ileri sürerken, BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon da Suriye yönetiminin Hula'da tank ve ağır silah kullandığını söyledi. Ban ki-Moon, BMGK'ya gönderdiği mektupta, Suriyeli vatandaşların BM Gözlemci Misyonu'na (UNSMIS), Hula'da 116 kişinin öldüğü ve 300'den fazla kişinin de yaralandığı yönünde bilgi verdiğini, Suriye hükümetinin de Hula'da 7 güvenlik personelinin öldüğünü bildirdiğini belirtti. Ban, Hula'da yaşanan katliamın, şeffaf, bağımsız bir uluslararası soruşturmadan geçmesi gerektiğini de belirtti.

Suriye suçlamaları reddediyor: "Silahlı çeteler dış müdahale istiyor"
Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Beşşar Caferi, Hula'daki katliamı Suriye yönetiminin güvenlik güçlerinin yapmadığını belirtti. "Bu korkunç, alçakça, kesinlikle maruz görülemeyen suçu ve katliamı biz yapmadık ve şiddetle kınıyoruz" diye konuşan Caferi, bu tür katliamların ve saldırıların arkasında silahlı terör gruplarının olduğunu söyledi.

Hula'nın muhalefet ve terör gruplarının kontrolünde olduğunu belirterek, olayların 200 kişilik silahlı bir grubun Cuma namazının ardından gece geç saate kadar Hula ve civarında sivillere yönelik saldırılara başladıklarını, Suriye güvenlik güçlerinin de bu saldırılara cevap verdiklerini söyledi. Caferi, Suriye yönetiminin kendi sivil halkını öldürmesinin sözkonusu olmadığını belirterek "Ölülerin yakın mesafeden vuruldukları açık" dedi.

Caferi, Kofi Annan'ın Şam ziyaretinden hemen önce bu türde bir katliamın işlenmesinin basit bir tesadüf olmadığını ifade ederek "bu katliamı işleyenler ülkemizdeki şiddet sarmalının daha da artmasını, olayların uluslararası hale gelmesini ve BMGK'yı olayın içine çekerek uluslararası müdahale olmasını istiyorlar" diye konuştu.

"Suriye'de üçüncü güç kim" sorusu soruluyor
Rusya'nın BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Alexander Pankin, Hula'da neler yaşandığının hâlâ tam olarak açık olmadığını vurguladı. Pankin, "tam olarak ne olduğu ve olayları neyi tetiklediği net değil. Ayrıca Suriye yönetiminin bir yandan bombalama yaparken bir yandan 40'dan fazla kadını ve 10 yaşın altında 30'dan fazla çocuğu kısa mesafeden öldürmesini düşünmek zor. Bu katliamın kesinlikle soruşturulması lazım" dedi.

Pankin, Suriye'de yönetim ve muhalefet dışında "üçüncü bir gücün" olduğuna kesin gözüyle baktıklarını, bu üçüncü gücün terörist gruplar ya da Suriye'ye müdahale yapılmasını isteyen ve muhalefetin kazanmasını isteyen dış güçler olabileceğini belirtti.

Tüm hesap Suriye yönetimine çıkarılmaya çalışılıyor
Sivil halka karşı böyle insafsızca güç kullanılmasının, Suriye hükümetinin uluslararası hukuku, ayrıca BMGK'nın 2042 ve 2043 sayılı kararları çerçevesinde, şiddet kullanmayı ve yerleşim merkezlerinde ağır silah kullanmayı bırakma yönünde verdiği taahhütlerin ihlali olduğu vurgulanan Konsey, açıklamasında bir kez daha Suriye'de tüm tarafların şiddeti bırakmaları çağrısında bulundu. Konsey, Suriye hükümetinden yerleşim merkezlerinde ağır silah kullanmayı derhal bırakmasını ve bölgedeki güvenlik güçlerini geri çekmesini istedi.

Konsey açıklamasında, BM-Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın 6 maddelik barış planının uygulanması yönündeki çabalarına tam destek verildiği yinelenerek Annan'dan, BMGK'nın taleplerini Suriye'deki taraflara, özellikle de Suriye hükümetine açıkça aktarmasını istedi.

Bir yandan katliamda silahlı muhaliflerin payı konusunda açık olmayan sinyaller verilirken bir yandan da bazı BMGK üyesi ülkelerin Suriye hükümetine yüklenmeye hazırlıklı oldukları gözlendi. Fransa'nın BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Martin Briens, yaptığı açıklamada, Hula'daki katliamın ardından Fransa olarak BMGK'nın bu konuda derhal tepki vermesini istediklerini, "Suriye yönetiminin ülkeyi dehşete ve kaosa sürüklemeye devam ettiği, durumun bölgenin istikrarını da tehdit ettiği"ni söyledi. Briens, bir soru üzerine, Suriye hükümetinin yaşananlardaki sorumluluğunun açık olduğunu ileri sürdü.

İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grant da, yine çocukların bazılarının boğazlarının kesilerek öldürüldüğü gerçeğini anmadan, ağır silahlar kullanılması konusunu öne çıkartarak, bu durumun hiçbir şekilde maruz gösterilemeyeceğini ve sorumluluğun tamamen Suriye yönetiminde olduğunu iddia etti.

Almanya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Peter Wittig de, Fransa ve İngiltere'nin temsilcileri gibi, Hula'daki ağır silah ve topçu ateşi kullandığına dair açık deliller olduğunu öne sürerek, "katliamda Suriye hükümetin açık şekilde ayak izi var. Suriye hükümeti bu yüzden hesap vermeli" dedi.

(soL-Dış Haberler)