Muhafaza

Londra’nın azınlıkların yoğun yaşadıkları bölgelerinden Enfield belediyesinin Kıbrıslı Rum meclis üyesi Chris Johannides burkalı bir Müslüman kadını çöp torbasına benzetince partisinden atıldı. Facebook’da paylaştığı bir fotoğrafta grülen siyahlara bürünmüş burkalı bir kadının yanındaki üç siyah çöp torbasını kastederek “o kadını gördüm ve kendisine üç güzel çocuğu olduğunu söyledim” demişti Johannides.

Elbette son derece ırkçı bir tutum bu. Bağışlanacak yanı yok. Irkçıların yeni hedefi durumundaki Müslümanlara yönelik nefretin “sözel” örneklerinden biri. Burada burka giymiş kadınlar hakkında ne düşündüğümüzü bir kenara bırakarak bu aşağılık ırkçı saldırıya karşı tavır almak zorundayız elbette. Çünkü, bizim de kızgınlık duyduğumuz bir nesne ırkçılığın malzemesine dönüştüğünde, tavrımız elbette ırkçıya karşı olacaktır. Irkçıyla bizim gerekçemiz aynı değil çünkü. Bizimki bir nefrete değil, kadın özgürlüğünün din eliyle zapturapt altına alınmasına yönelik bir öfkeye dayalı bir tepki. Arada fark var.

Batı demokrasilerinin, iki yüzlü falan ama ciddi bir ahlaki temeli de var. Muhafazakar Parti’nin, adı geçen bu üyesini, bir yıllığına da olsa partiden atması, ki mayıs seçimlerine katılamayacağı anlamına geliyor bu, çok ahlaki bir tutumdur. Seçim kaybederiz korkusuyla yapıldığı düşünülmemeli, çünkü Enfield bölgesinde Muhafazakar Parti’nin seçmenini Müslümanlar oluşturmuyor.

Muhafazakar Parti’nin Johannides’i üyelikten atması, bir siyasal oluşum için berbat bir durum olan ırkçılığa destek veriyor görüntüsüne düşmemek kaygısından. Çünkü, ırkçılık bir düşünce suçu değil, bir etnik ya da kültürel nesneye alınan küçültücü tavrın da savunulacak tarafı yok. Muhafazakar Parti, bizim görüşümüzü yansıtmıyor deyip işin içinden sıyrılabilecekken, bunun yerine kesin bir tavır alarak üyesini cezalandırma yoluna gidiyor.

Burjuvazinin siyaset yapma tutumunda bu tür bir “ahlak” var çünkü. Sürekli öteleyen, farklı olanı dışlayan bir parti olmak hoş bir durum değil. Ama tüm bunların dışında da “siyaseten” bu ırkçı tutuma tavır almış da olsa bu da yanlış olmaz çünkü, siyaseten de olsa doğrunun yanında olmanın kötü bir tarafı yok.

Asıl önemlisi parti kendi seçmeni içinde de Johannides’in ırkçı yaklaşımından rahatsızlık duyanlar olabileceğini biliyor. Sert bir cezalandırmaya gitmesinin nedeni bu. Çünkü gerçekten seçmenine saygılı bir parti olmak bunu gerektirir.

Bu nedenle bir İngiliz Muhafazakar Parti yöneticisinin açık açık mezhepçilik yapan Sadullah Ergin adlı politikacının, kendi partisince sahiplenilmiş olmasına aklı ermeyebilir. Muhafazakar Parti, o “muhafazakar” değerler adına “iyi”yi savunmak zorunda hissediyor kendini. Muhafazakar bir parti olan AKP’nin muhafazakarlığının “ırkçı, mezhepçi, öteleyen” bir gericilik olduğunu anlaması zaman alabilir İngiliz muhafazakarlarının.

AKP, kimlerinin bekledikleri, ileri demokrasiyi beceremedi. Zihin koridorunda dolaşamaz zaten böyle bir şey. Bunun olmayacağını biliyorduk. Ama belli ki muhafazakarlığı da beceremiyor.

Hulasa anladığımız şudur ki, muhafazakarımız bile sahte.

Talihsizliğimiz bu.