"Patronların sessiz istifasına değil, gürültülü kaçışına ihtiyacımız var."

Patronların sessiz istifası…

Türkiye’de asıl olanın, gerçeğin üzerinde koskoca bir örtü var. Bu örtü, aleni olanı görmemizi büyük bir maharetle engelliyor.

Bazense bu örtünün sahibi olan sınıf, aleni olanı görmemizi kolaylaştıracak açıklamalar yapmayı beceriyor, iyi ki.

Başlıktaki konuya gelmeden biraz veriyle başlayalım…

  • Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğu açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bir rapora göre yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 30 milyonu aştı, TÜİK’e göre ise Türkiye’de yoksul sayısı 11,6 milyon oldu.
  • Emekliler başlığı malum. Onlar için ölüm sınırında bir maaşla hayata tutunmaya çalışılan bir ülke haline geldi Türkiye. Açlık sınırı 17 bin liraya dayanmışken, milyonlarca emekli 10 bin lirayla gerçek anlamıyla bir hayatta kalma kavgası veriyor.
  • Dün 23 Nisan’dı. Çocukların neler yaşadığını yalnızca şu veriler özetlemeye yetiyor: Son 10 yılda 14 yaş ve altı 234, 15-17 yaş arası ise 437 çocuk olmak üzere toplamda 671 çocuk işçi hayatını kaybetti!
  • Son verimiz de patronlara dair olsun. Sadece Koç Holding’in 2023 geliri 54,5 milyar dolar.

Bu notlar var olan iki sınıfı ve bu iki sınıfın olası dertlerini çok iyi özetliyor sanıyoruz. Şimdi yazının başlığı olan konumuza gelelim.

Böyle bir düzenin hüküm sürdüğü Türkiye’de, bir patron çıkıyor ve “çalışanların sadakat sorunu” olduğunu, bundan yorulduklarını, maruz kaldıkları stresten muzdarip olduklarını söylüyor ve patronların şirketlerini kapatarak ‘sessiz istifa’ süreci içinde olduklarını dile getiriyor.

Ne kadar acıklı değil mi!

Gelin şimdi bu sözün detaylarına bakalım…

‘Tüm iş dünyasını saran sözler'

Fark Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter, geçtiğimiz günlerde bir konuşma yapıyor ve Türkiye’nin ‘en çok satan’ gazetelerinden biri tarafından bu açıklama manşet sayfasına taşınıyor.

Haberde Serter’in konuşmasının “başta reel sektör olmak üzere tüm iş dünyasını, sosyal medyayı sardığı” dile getiriliyor.

Serter’in bu konuşmasının bir gerçeğin fark edilmesini sağladığı belirtiliyor ve şu sözleri aktarılıyor: “Sadece çalışanlar istifa etmiyor. Patronlar da sessizce istifa ediyor. Şirketlerini satıyorlar. Bu da bir istifa.”

Yukarıdaki veriler düşünüldüğünde, gerçekten bir şaka yapıldığı düşünülebilir ama Serter ve ilgili gazete bu 'büyük sorun' konusunda oldukça ciddi, bir de görüş alıyorlar bu ses getiren konuşmaya ilişkin.

Biz Serter’le devam edelim:

“Patronların istifa etmesinin çok fazla boyutu var. İş, sadece kâr ve para kazanmak değil, insan yönetimi boyutu da önemli. Son dönemde sıklıkla bahsedilen çalışan sadakatinin azalması, patronlarda duygusal yorgunluğa neden olabiliyor. Bu nedenle ‘duygusal istifaların’ arttığını söylemek mümkün.”

Haber, patronların tükenmişlik içinde olduğu, stres altında kaldığını, yorulduğunu söyleyip duruyor.

Peki, neden?

Son dönemde sıklıkla bahsedilen çalışan sadakatinin azalmasından!

Sadakatten şikayet eden patron ve bazı inciler

Şimdi haberin kaynağı olan sözlerin sahibini biraz yakından tanıyalım mı, tam da bu noktada...

Serter’e dair ilgili haberde yer alan bir tanıtım notuyla başlayalım: “Geçtiğimiz aylarda otomotiv yan sanayinin ihracat şampiyonu şirketlerinden Fark Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter..."

Holding’in yıllık cirosu, bilinen son verisiyle 250 milyon avro. Şirket’in başındaki Ahu Büyükkuşoğlu Serter, “Fortune En Güçlü 50 İş Kadını” listesinde 17. sırada yer alan bir isim.

Serter’in motosiklet tutkusu ve Afrika’yı keşfetme isteğine ise yazı kapsamında girmeye gerek duymuyoruz.

Başa dönüp verileri hatırlatmak yersiz, ama 250 milyon avroluk yıllık gelire sahip bir patronun ‘sadakatsiz’ diye şikayet ettiği işçilerinin durumuna da bakmak gerekmez mi?

Yoksulluk sınırının giderek arttığı bir ülkede, üstelik gelir rekorları kıran bir şirketten, maaş zammı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebinde bulunulması, sanıyoruz Ahu Hanım tarafından stres kaynağı ve çalışan sadakatsizliği olarak görülmüş.

Tam da bu nedenle geçtiğimiz yıl, hakları için mücadele eden 650 işçi, üstelik de tazminatsız şekilde işten çıkarılmış.

İşten çıkarmayı yapan firma Mata Otomotiv, bu firmanın en büyük hissedarı Farplas Otomotiv, bu firmanın başındaki kişi de Ahu Büyükkuşoğlu Serter.

Ne büyük stres ama!

Habere konu olmayanlar 

Fark Holding’in önünde “Ey patronlar siz bu fabrikayı küçücük bir atölyeyken bu safhaya bugün sokağa bıraktığınız işçilerle getirdiniz” diyerek işten çıkarmalara tepki gösteren emekçiler, henüz Ahu Büyükkuşoğlu Serter’in sessiz istifasına neden olmamış görünüyor.

Serter, kar rekorlarıyla haberlere konu olmaya devam ederken, bir yandan da patronların yaşadığı “dramları” anlatıp çok satan gazetelere haber konusu oluyor.

Peki, ne mi yeterince haber olmuyor?

İşçiler hakları için sendikalı olduklarında, “Ahu Hanım yurtdışında, talepleriniz için onun dönüşünü bekleyelim” deyip, 150 işçiyi bir otele çağırıp hırsızlık, mala zarar verme gibi iftiralarla işten atmak yeterince haber olmuyor!

Ahu Hanım’ın, sendikanın çoğunluğu sağladığı şirketleri kapatıp yenisini kurması da haberlerin satır aralarında kalıyor, çok satan gazetelerin kadrajına girmiyor. 

Önlem için işçileri istihdam büroları üzerinden çalıştırıp, sendikanın aldığı yetkiyi boşa düşürmeye çalışan bir firma ve onun patronunun bu özellikleri yeterince haber olmuyor.

Sessiz istifaya değil, gürültülü kaçışlara ihtiyacımız var

Mücadelenin üzerine örtülen örtünün sahiplerinden biri Serter. Patronların ne kadar dertli olduğunu, sessiz istifalara sürüklendiklerini anlatıyor, basın da bu büyük derdi haber yapıyor.

Kimse tazminatsız şekilde işten atılan 650 emekçiyi, işçilerin bir sendikada örgütlenmesini engellemek için atılan taklaları görmesin istiyorlar. 

Onlara göre görünecek olan tek şey, sadakatsiz çalışanlar nedeniyle şirketlerini satmak zorunda kalan patronların yaşadığı stres, yorgunluk ve tükenmişlik!

Patron pişkinliğinin bu haberden daha açık bir kanıtı olur mu?

Patronların sessiz istifasına değil, gürültülü kaçışına ihtiyacımız var.

Bunun anahtarını elinde tutan sınıfın, Türkiye işçi sınıfının önünde şimdi 1 Mayıs var. 1 Mayıs’ta ‘sessiz istifa’ palavralarına, halka kemer sık diyenlere karşı örgütlü gücümüzü, direncimizi büyütmek için meydanlara!