Başarı

İşçiyi, emekçiyi etkilemez bilirim de İngiltere’nini geçen yıl IMF’nin öngörülerini tersine çevirip ekomomisinde gelişme göstermesi, coğrafi anlamda pek de Avrupa sayılmayan bu ada ülkesinin, Avrupa’nın yaşadığı krizden başarıyla çıktığının bir kanıtı elbette. IMF, İngiliz ekonomisinde geçen yıl yüzde 0.7, bu yıl da yüzde 1.5 oranında büyüme göstereceği tahmininde bulunmuştu. Oysa yine IMF Baş Ekonomisti Olivier Blanchard’ın yaptığı açıklamaya göre İngiliz ekonomisi geçen yıl yüzde 1.8 ve bu yıl ise yüzde 2.9 büyüyecek. Bir başka ifadeyle İngiltere ekonomisinin büyümesi Amerika, Almanya ve Fransa ekonomisinden de büyük olacak. IMF tahmininde yine yanılabileceğini de belirtiyor ki, bu belirtilen rakamların üstünde bir büyüme olabileceğine yönelik bir yanılma olurmuş, olacaksa.

Birbiriyle bağlantılı değildir ama İngiliz ekonomisinde var olduğu söylenen emlak sektöründeki hızlı borçlanma ile konut fiyatlarındaki artışa rağmen ekonominin iyiye gidişini anlamlandıramıyorum. Konunun uzmanı daha iyi açıjklar bu durumu elbette. İngiliz ekonomisinde dengesiz bir büyüme olduğu yazılıp, söyleniyor bir süredir, ki, bu ciddi sorunlar da doğurabilir. Zaten işaretlerini İşçi Partili Gölge Bakan Ed Balls verdi. Balls önümüzdeki yıl ekonomik büyümede bir yavaşlamanın sözkonusu olabileceğini belirterek emlak sektöründe gerçeklikten uzak fiyat artışını önlemek için hükümeti önlem almaya çağırdı. İşçi Partisi Lideri Ed Miliband ülkede son yıllarda yaşanan ekonomik krizin etkilerinin uzun süreceğinde ısrarlı. Bu nedenle “yeni bir hükümet” istiyor. Kastı tabii ki İşçi Parti hükümeti.

IMF yetkilileri Washington’da yapacağı bir toplantıda ülke liderlerine kesintilerdeki, önlemlerdeki reformlar (!) için İngiltere’yi örnek alıp izlemelerini öğütleyecekmiş. IMF övüyorsa bu “gelişmeden” işçinin emekçinin zarar göreceği kesin. Yoksulları daha da yoksullaştıracak önlemleri, uygulamaları başarı saysa saysa IMF sayar. İşin bir başka yanı bence şu: Bu madem bir “başarı”, başarının asıl sahibi, İşçi Partili eski başbakan Gordon Brown olmalı. Brown, başbakanlığı sırasında patlak veren “bankalar krizi”nde aldığı önlemlerle ülke ekonomisini dengede tutmayı başarabilmişti. Gerçekten de Avrupa’nın o kriz ortamında ingiliz ekonomisi çökmemiş ama “durağanlaşmış” tı ki, bu başarı sayılıyordu.

Muhafazakar Parti hükümetinin IMF’in “reçetesi”ne uygun davranarak ekonomisini büyütmesi de Başbakan David Cameron’un “başarısı”.

Emekçi için durum düzelmesin, önemi yok. “Sözkonusu vatansa gerisi teferruattır” nasılsa.