Sahaflar Çarşısı | İran'da komünist savunma

Sahaflar Çarşısı'nın ikinci buluşmasında komşumuz İran'dan bir metni ele alıyoruz. Yusuf Şaylan'ın anlatımıyla İran'da TUDEH MK üyesi Hisrov Ruzbeh'in 'komünist savunması'na yakından bakıyoruz.

Özkan Öztaş

Sahaf Cevat'ta buluşalım diye sözleştik.

Ankara Ayrancı'da Güz Sokak'ta, sokakla aynı ismi taşıyan sahaf dükkanında buluşma kararı aldık Yusuf Şaylan'la. Ama olmadı. İkimiz de erkenciyiz. Sahaf henüz açılmamış. Sahafın hemen karşısında Ayrancı Semt Evi'nin de akıbeti aynı. Saat henüz çok erken. Başka bir mekana geçtik ve Yusuf Şaylan her zaman yanında bulundurduğu küçük çantasından kitabı çıkarıp masaya koydu. Bu hafta İran'da TUDEH Merkez Komite üyesi Hisrov Ruzbeh'in idam edilmeden önceki savunmasını konuşacağız. Yusuf Abi'nin elinde Sosyalist Yayınları'ndan çıkan kitap var. Kitap, "Hisrov Ruzbeh- Komünist Savunma" adını taşıyor. Benim elimdeki baskı ise Haziran Yayınları'ndan. 1978 basımı. Kitap, "İran'da Şafak Söküyor-İran TUDEH Partisi Merkez Komitesi Üyesi Hisrov Ruzbeh'in Savunması" diye yayımlanmış.

Önce çaylarımızı söyleyelim diyor Yusuf Şaylan. Sonra da kartvizit ebatında üzerine notlar yazılmış kartlarını çıkarıyor. "Nerden buluyorsun bu not kağıtlarını böyle" diye sorunca "Fotokopici Saim'den yaptırıyorum. Fotokopilerden artan kartonları benim için böyle minik minik kesiyor. Ben de notlarımı bunlara yazıyorum, pratik oluyor" diyor.

Çaylarımız geliyor, başlıyoruz.

'Bizimkiler denizde, İran'dakiler ormanda katlediliyor'

Yusuf Şaylan İran'da Komünist Savunma kitabına gelmeden önce süreci biraz öncesine götürüyor. Masaya bir kitap daha koyuyor. Yalçın Küçük'ün Sırlar kitabı. 

"Bak bu konuyu bizim Orhan da (Gökdemir) yazmıştı bir yazısında. İran ile çok benzerliği var Türkiyeli komünistlerin. Rusya'da 1905 ayaklanmasından hemen sonra İran'da başlıyor benzer ayaklanmalar. 1907'de İran da bu işi becerince o dönem Osmanlı'da da benzer arayışlarda olanlar 1908'de meşrutiyeti ilan ediyor. 

Tarih ilerliyor sonra. Birinci Dünya Savaşı, Ekim Devrimi derken komünist partiler yayılıyor dört bir yandan. Bizimkilerin hikayesi malum. 1921'de TKP'nin merkez komitesi Karadeniz'de katlediliyor. İşte aynı trajediyi İran'dakiler bir ormanda yaşamış. Şah ordusu ormanda kuşatmış İranlı komünistleri. Bizimkiler denizde, İran'dakiler ormanda katledilmişler. Yalçın Küçük Sırlar kitabında Küçük Han bölümünde anlatıyor bunu. İşte Ruzbeh de böyle bir geleneğin devamı. Muhteşem bir hikaye. Herkesin okuması gerekir bu savunmayı. Düşün. Adam kurşuna dizilecek. Bundan kaçış yok. Ama akıl almaz bir savunma yapıyor. Üstelik çok da birikimli biri." sözleriyle anlatıyor Ruzbeh'i. Yusuf Abi anlattıkça duygudan duyguya giriyor. Bazen gözleri doluyor bazen kahkaha atıyor. "Düşünsene ya. Bu adam belki bir gün sonra kurşuna dizilecek ama tutanaklara geçsin diye bilimsel sosyalizmi ve İran'daki geleceğini anlatan bir savunma yapmayı tercih ediyor. Müthiş inanmış bir adam. Üstelik bu savunma birinin zaten artık kaybedeceği bir şey olmadığı için yaptığı bir savunma değil. Her zemini, bir mahkeme savunmasını dahi mücadele etmek adına bir araç olarak kullanmanın örneğidir" diyor.

Hisrov Ruzbeh

'Sosyalist bir dünyada bilim ve teknoloji bakanı olurdu bence'

İlk çaylar hızlı tükeniyor. Garson ikincileri getirirken göz ucuyla da kitaplara bakıyor, gülümsüyor. 

Yusuf Şaylan önce kitabın çıktığı Sosyalist Yayınları'nı anlatıyor biraz. "Hasan Basri Gürses'in yayın eviydi bu. Eşi Hülya da yazardı. Hatta bir öyküsüne 'Orhan Kemal Emek Ödülü' vermişlerdi diye hatırlıyorum. Hasan Basri'yi tabi Sosyalist Türkiye Partisi (STP) döneminden tanırız. Kendisi o dönem bir avuç, boyun eğmeyen insandan biriydi. Çok güzel kitaplar bastı. Hatta Hasan Basri'yi o dönem tanımayan devrimci yoktur" diyor ve gülüyor. Neden diye sorunca "Tüm dergiler onun matbaasında basılırdı çünkü. Her devrimcinin yolu Hasan'ın matbaasına bir kez düşmüştür" diyor. 

Bendeki baskısı ise Haziran Yayınları'ndan. "TSİP'e yakındır bu yayınevi de. Zaten onlar Ruzbeh'in savunmasını önce Kitle Dergisi'nde yayınladılar. Sonra da kitap olarak bastılar." diye anlatıyor Haziran Yayınları'nı. 

"Bence İran'da devrimci mücadelenin miladı Ruzbeh'in idam edilişidir" diyor Yusuf Şaylan. Emin olamıyorum. Ama "Bu çok iddialı bir laf değil mi?" diye bir soruyorum. Yusuf abi ise "İddialı mı?" diye tekrarlıyor ve inceden düşünüyor. "Düşünelim birlikte" diyor. 

"Bu adam müthiş bir asker. Zaten okurken anlıyor insan. Müthiş bir yetenek. Bak savunmasının 38. sayfasında bugüne kadar yazdığı kitapların tamamını 36 ciltte topladığını ifade ediyor. Kurşuna dizildiğinde ise sadece 43 yaşında. Gel bakalım yazdığı kitaplara" diyor ve yakın gözlüğünü burnunun kemerine sağlamca yerleştiriyor.

"Bak kitaplara. Hareket Eden Hedeflere Karşı Hafif Toptan Ateş Açmanın Bilimsel Kanunları. Bir diğer kitap Hava Saldırısına Karşı Optik Cihazlarının İlmi Metotları, Patlayıcılar... Mesela bunlar askeri açıdan yazdığı kitapları. Gel bak bitmiyor. Geometri Problemlerinin Çözümüne Dair Teorik ve İlmi Prensipler, 4. Dereceli ve Yüksek Dereceli Denklem­ler Topluluğunun Bölme Yoluyla Çözülmesine Ait Kitapçık. Gördüğün üzere matematik içeriğinde kitapları da var.

Sonra II. Dünya Savaşı'nın Kısa Tarihi, Bilimsel Sosyalizm ve Ütopik Sosyalizm, Şuralar Ülkesi Nasıldır ve Nasıl İdare Olunur? (SSCB). Bu kitaplar muazzam değil mi? Satranç kitabı bile yazmış adam. Şimdi bu adam yaşasaydı, sosyalist bir düzende bilim ve teknoloji bakanı olmaz mıydı? Olurdu bence." diye anlatıyor Ruzbeh'i. 

Kitabın Sosyalist Yayınları'ndan çıkan baskısının kapağı

'İyi bir komünist iyi şiirden anlar'

İran TUDEH Partisi Merkez Komite Üyesi Hisrov Ruzbeh, kurşuna dizilmeden önce yaptığı konuşmasında örnekler verirken sürekli İranın tarihsel şairlerinden Sadi Şirazi'den dizeler okuyor ve şiirlerden örnek veriyor. 

Yusuf abi zaten şiiri çok sever. Hazır Ruzbeh de ona böyle bir olanak sunmuşken fırsatı geri çevirmiyor, "İyi bir komünist her zaman iyi şiirden anlayandır." diyor ve ekliyor: "Adama savunmasını yaparken yararlanması için bir anayasa kitapçığı dahi vermemişler. Bu 150 sayfalık savunmanın tamamını hafızasındaki bilgilerle yapıyor. Düşünsene Sadi'den yaklaşık 15 yerde ayrı ayrı girdiler yapıyor. Tüm dizeleri ezberinden okuyor."

Varlığının bütün zerreleri kavgada olan bir insan

Kitaptan bölümler okudukça heyecanlanıyor Şaylan. Sonra bir bölüme gelince kahkahayı patlatıyor. 

"Yahu baksana, bir insan böyle bir savunma yapabilir mi? Sayfa 13'te. 'Ve itiraf etmeliyim ki, canım, kemi­ğim, kanım, etim, derim ve vücudumun bütün d­üğüm ve çözgüleri bu yolu kutsal bulmuş, benimse­miştir. Vücudumun bütün hücreleri ve varlığımın bütün zerreleri Tudeh'lidir'. Bunu dinleyen yargıçların gözlerindeki ifadeyi görmek isterdim." diyor. Bu inanmışlık Yusuf Şaylan'a müthiş bir keyif veriyor. Hemen ardına da ekliyor: "Eminim bizde yarattığı harika duygular kadar düşmanın da canını sıkıyor böylesi bir netlik ve sadelik."

Gençler okusun bu kitapları lafını tekrar ediyor sürekli kitaptan pasajlar okurken. "Abi bu kadar gençliğe tavsiye yaşlılık alameti" diyorum. Gülümsüyor ama pek oralı değil. Geçen haftaki buluşmada da yaşlılığı kural tanımakla tanımlamıştı. Kuralları tanımayan herkesi de genç tarif etmişti zaten. "Şimdi dünyada ve Türkiye'de uzunca bir zamandır oyun kuramadı sosyalistler. Dolayısıyla bazen düşmanın ne kadar zalim ve ne kadar kötü olduğu akıllardan çıkabiliyor. Hisrov Ruzbeh'in komünist savunması biraz da bu yüzden önemli, bu yüzden okunmalı. Gençler okusun dediğim mevzu biraz da o. Varlığının bütün zerreleri kavgada olan bir insan değil bu kitapta geçenler. Aynı zamanda düşmanın ne kadar zalim olduğunun da hatırlanmasıdır" diyor. 

Heykeltraş Reza Olya tarafından yapılan, Ruzbeh'in İtalya'daki heykeli

İtalya'da bir Ruzbeh heykeli

Ruzbeh'in savunmasındaki birikimi, adanmışlığını düşününce "Acaba yaşasaydı ne oldurdu?" diye geçiyor insanın aklından. Yusuf Şaylan ise "Mutlaka farklı olurdu. Evet, tek bir insan koca bir tarih karşısında çoğu zaman çaresizdir ama TUDEH'in merkez komite üyesi olan ve tek başına hareket etmeyen örgütlü bir komünist için aynı şeyleri söylemek doğru değil. Sonuçta tarihte bireyin rolünü bilen insanlarız. Ruzbeh katledilmeseydi belki de 1979'da Mollalara karşı daha farklı biz pozisyon alacaktı İran'daki işçiler" diyor. 

Yusuf abi hep iyimser. Ama sadece Yusuf abi değil. İranlı heykeltraş Olya da öyle. 

"Reza Olya. İsmi kulağa Rus ismi gibi ama değil. Reza Olya, Ruzbeh'in katledilişini görmezden gelmemiş. İtalya'da Roma'ya 40 km uzaklıktaki Fiano Romano'ya Hisrov Ruzbeh'in idam edilmeden önce iplerle sarılı halinin heykelini yapmış. İran'da kurşuna dizilen bir komünistin İtalya'da bir heykeli var. Bu ayrıntı dahi çok kıymetli.

Üstelik bizden de Ruzbeh'e bir armağan var. Sanat Emeği Dergisi'nin Temmuz 1978 tarihli 5. sayısında Erdal Alova, Hisrov Ruzbeh anısına 'Ölümden önce ilk sözüm' adlı şiiri yazmış mesela. Derginin aynı sayısında heykeltraşla da röportaj var. Okurlar isterse internette arayabilir dergiyi. TÜSTAV'ın sitesinde var" diye anlatıyor. 

Ben "ölümden önce ilk söz" ifadesinde takılıp kalıyorum. Çünkü Ruzbeh'e çok oturuyor bu ifade. Kendisi öldükten sonra da konuşan, çocuklara isimleri verilen, mücadeleye ilham kaynağı olanlardan biri. Her memlekette böyle hikayeler var. Öldükten sonra da konuşurlar. 

'Okumuş insan halka karşı sorumludur'

Ruzbeh'i anlatırken ayrıntılara giriyor Yusuf Şaylan. SSCB ile olan düşünsel ilişkisinden, askeri birikiminden ve mutlak iyimserliğinden bahsediyor. "Bunlara da mı yer versek mi röportajda acaba" diyor. Ben ise kitabın okunma ihtimalini zayıflatmayalım diyorum. Biraz gönülsüz "Peki madem" diyor.

Zaten buraya savunma metninin tamamını koysak insan vicdanı anca rahat eder. Ama yine de bir yerin altını ısrarla çiziyor. Çünkü zor yıllar. 19 Ağustos 1953'te, İran'da Amerika destekli bir darbenin ardına denk düşen bu ve benzeri tutuklamalar bunlar. Ruzbeh 1958 yılında idam ediliyor.

Ve Şaylan için Ruzbeh'i tanımlayan en önemli ayrıntı sorumluluk duygusu, emekçi halka karşı sorumluluk. "Bizdeki slogan çok güzel. Okumuş insan halka karşı sorumludur. Ruzbeh bunun vücut bulmuş hali adeta".

***

"Burda bırakalım o zaman" diyor, "Belki Cevat açmıştır sahafı bir ziyaret edelim. Soracağım birkaç kitap vardı". 

Yusuf Şaylan, Güz Sahaf'ta kitapları incelerken

Kalkıyoruz. Güz sokağa gittiğimizde Sahaf'ın kapısı açık. Cevat masanın başında, kitapların arasında duruyor. Ayaküstü yazarlara, yayınevlerine, bazı akademisyenlere dair bir sürü şey konuşuyorlar. Yusuf Şaylan cüzdanını açıyor, para konulan bölümden bir kağıt parçası çıkarıyor. Saim'in özel olarak kesip not kağıdı yaptıklarından. Birkaç kitap soruyor. Azıcık rafların arasında dolanıp müsade istiyoruz Cevat ağabeyden. 

Yanı başımızdaki kahramanlık hikayesine baktık bu hafta. Bir sonraki hafta ise 1 Mayıs'ın arefesi. Bu sefer konusu 1 Mayıs olan bir roman için buluşma sözü veriyoruz birbirimize. Yusuf Şaylan Nâzım'ın yolunu tutuyor.