Bu acının hesabı 
nasıl sorulur ki?

Bu acının hesabı nasıl sorulur ki?

Eskişehir’in ara sokaklarında sıkıştırdıkları “ölüyorum” demesine rağmen polisiyle, siviliyle döve döve öldürdükleri Ali İsmail’in Kayseri’de görülen duruşmasındaydım.

O gün bir anneye “oğlum çok acı çekti, keşke kurşunlasalardı” dedirten katillerin işledikleri cinayeti “Ama bize küfretti” “tekme atmadım, ayağımla dürttüm” diyerek savundukları gündü o gün. Ali İsmail’den “Ali İsmail diye tabir edilen şahıs” diye bahsettikleri gündü o gün.

Ali İsmail’in annesinin “8 aydır gülmemişti yüzüm, bugün sanık savunmaları sayesinde güldüm, çocuklar güler bu savunmalara” dediği gündü o gün.

Fırıncı gencin “yardım ettim ama polisin onu öldüreceğini bilmiyordum” diye itirafından sonra Ali İsmail’in babasının dayanamayıp kendinden geçtiği gündü.

Ali İsmail’in Avukat abisi Gürkan’ın, karşısına sınıf arkadaşı olan avukatın sanık vekili olarak çıktığı gündü o gün...

Tıpkı Ali İsmail gibi katledilen Abdullah’ın, Mehmet’in, Ethem’in kardeşlerinin mahkemede katillerin yüzlerine baktığı gündü.

Otobüslerinin polisler tarafından durdurulmasına rağmen oraya ulaşan insanların adliyenin önünde “Ali İsmail ölmez” diye haykırdıkları gündü o gün…

Duruşmada annesi Ali İsmail’i anlatırken 19 yıllık ömründe bir sineğe bile kıyamadığını söyledi. 19 yıl... Ne kadar da kısa. Ölmek için ne kadar da uygunsuz bir yaş!

Sanıkların ifadeleri birbirinin aynıydı ve ezberletildiği çok belliydi… Avukatlar biraz sıkıştırınca tutarsızlıklar hemen ortaya çıkıyordu. İşin içinden çıkamadıklarında avukatlarının da müdahalesiyle “susma hakkımı kullanıyorum” dediler. Sabah başlayıp akşam geç saatlerde biten duruşmayı izleyenler öyle dolu öyle doluydu ki... Sanıklar konuşurken tepki göstermekten kendilerini alıkoyamıyorlardı. Bazen alkış kopuyor, bazen hıçkırık sesleri geliyordu salondan…

Dava Mayıs ayına ertelendi. Sabaha karşı Hatay’dayım... Soğuktan, yolculuktan değil de “bu ailenin acısı nasıl dindirilir, bu acının hesabı nasıl sorulur?” diye düşünüp cevap bulamamaktandı yorgunluğum. Ama ne olur sen rahat uyu Ali İsmail, siz rahat uyuyun çocuklar…