Bu zafer turudur

Beşar Esad’ı bundan böyle, teröristlerin elinden alınmış kent ya da bölgeleri çok sık ziyaret ederken göreceğiz. Üçüncü yılını neredeyse doldurmak üzere olan acımasız emperyal saldırıların yıkamadığı yönetimi ile Esad, ülkesinin özgür topraklarında dilediği yere gidecek. Yakında hep birlikte göreceğiz.

Uzun ve kararlı bir mücadele sonrası, emperyal destekli terör çetelerinin elinde bulunan Hıristiyanların yoğun yaşadığı Malula kentini ziyareti bu nedenle çok önemli. Bu sadece moral dağıtmaya yönelik bir PR çalışması değil. Zaferin yakın olduğunun da kanıtı bir bakıma. Saldırının başından beri Suriyelilere asla gerçek olmayan açıklamalar yapmayan, savaşın tahribatını da yıkımını da halkından saklamayan bir lider olarak Esad’ın Malula ziyaretini onun bu tutumunu hatırlayarak değerlendirmeli.

Bugün tüm medya organlarında yer alan ziyaret fotoğraflarında Suriye’nin genç liderinin Hıristiyan din adamlarını can kulağıyla dinlediği görülüyor. Malula’da bir “kurtarıcı” olarak karşılandığına kuşku yok. Din adamlarının Esad’a tahrip edilen dini/tarihi parçaları göstermesi, Hıristiyan yurttaşların kimliğini taşıdıkları Suriye devletinin başkanına arzuhalidir. Kendilerine ve inançları açısından kutsal olana yapılanları tahrip olmuş bu parçaları göstererek anlatması, o din adamının Malula’nın da ülkenin de koruyucusuna şikayetidir. Tam bir yurttaş tavrıdır bu. Bu nedenle bu fotoğraflar böyle okunmalı ve Suriye gerçeğinden haberdar olmayanlar meseleye daha geniş, daha bilgilenmiş bir akılla yaklaşmalı.

Şu artık anlaşılmalıdır. Hıristiyanın da, Maronit’in de, sünninin de “garantisi” laik Suriye yönetimidir. Esad’ın ve yönetiminin mezhep diye sorunu olmamıştır hiç. Suriye ordusunun çoğu Sünni olan askerleri Suriye için canlarını veriyor. Emperyal saldırının başladığı ve orduda çözülmenin beklendiği ilk dönemlerde çok az sayıda askerin firar girişiminde bulunduğu ama büyük bir çoğunluğunun ordu saflarında kaldığı akılda tutulmalı. Ordunun orta kademesinden çok az sayıda rütbelinin teröristlerin safına katılmaları orduda olumsuz bir etki yaratmamıştır.

İşte bu ordunun kurtardığı bir kenttir Malula ve Esad işte ordusunun zafer kazandığı bu kenti ziyaret etmiştir. Egemen bir ülkenin, egemen başkanı olarak doğal olanı yapmıştır.

İki Cenevre toplantısında Suriye karşıtı kararların çıkarılamadığı, Körfez ülkelerinin birbirine düştüğü, Ürdün’ün bile sınırlarından Suriye’ye girmeye çalışan terörist grupları Suriye yönetimiyle iyi geçinme çabasıyla imha etmek zorunda kaldığı bir dönemdeyiz. Türkiye’nin tüm kışkırtmalarının boşa çıktığı bir dönemdir bu aynı zamanda.

Bu dönem Esad’ın sakin, kararlı ve komşularının tüm kışkırtıcılığına rağmen nezaketi elden bırakmayan tutumuyla geldi. Yönetimi boyunca bölgede aslında bir istikrar unsuru olduğunu kendisini devirmek isteyenler de kabul etti artık. Demokrasi gibi üzerinde herkesin birleştiği bir kavramın terörist gruplarca nasıl kullanıldığı da anlaşıldı. Bu grupların kanlı infazları, dini nefret kaynaklı vahşetleri de emperyal merkezlerce bile savunulamaz hale geldi.

Tabii, her şeyin çok da olumlu olduğunu söylemek doğru olmaz. Geçenlerde basında, ılımlı kabul edilen ama ılımlılığın yanından bile geçmeyen Hazm adlı gruba anti tank füzeleri verildiği haberleri yer aldı. Emperyal güçlerin, Esad’ı hâlâ devirmeye çalıştıkları, bölgede hâlâ “ılımlı” İslamcı yapılar olduğu yanılgısını sürdürdükleri görülüyor. Bu anti tank füzelerin ve verilen ağır silahların diğer İslamcı terörist gruplara karşı kullanacağı kesin gibi Hazm’ın oysa. IŞİD’in, El Nusra’nın, El Kaide’nin ve onlarca terörist grubun birbirleriyle çatıştıkları herkesin malumu. Dolayısıyla Suriye karşıtı merkezleri bir yanılgı daha bekliyor.

Onlar yanılacak, Esad ise ülkesinde zafer turları atmaya devam edecek.