Mujika: İnsan

Bundan üç yıl önce Suriye’de hiç kimse işlerin bugünkü noktaya geleceğini umamazdı. Daha olayların başladığı ilk günlerde gözler Türkiye’deki, Ortadoğu Müslümanlarının “kalbini kazanmış” iktidara çevrilmişti. İktidarın Suriye’de “ümmet”in memnun kalacağı bir “çözüm” peşinde koştuğu da hepimizin malumu.

Kendisini, ılımlı da olsa, İslamcı olarak tanımlayan iktidarın meseleye ‘büyük güçler’ yararına yaklaşması “ümmet”in umurunda olmadı tabii. Ancak bu yaklaşım Suriyelileri bir hayli şaşırtmış, dahası hayal kırıklığına uğratmıştı.

İslamcı iktidarın lideri kendi ülkesindeki insan hakları ihlallerini, baskıyı, diktatörce uygulamalarını başka ülke kamuoyları bilmiyormuşçasına bir tutum alarak, Suriye konusunda “insanlık ve vicdan adına” bir politika izlediğini söyleyebilmişti.

Bu “insanlık adına” yapılan politika yüzbinlerce insanın ölümüne, sakat kalmasına, evinin, iş yerinin yıkılmasına, aç kalmasına, kendi ülkesinden göç edip mülteci durumuna düşmesine sebep oldu.

“İnsanlık adına” yapılan politika, özellikle çocukların yaşamını dramatik şekilde etkiledi. Öyle ki kaybolmuş bir kuşaktan söz etmek mümkün. Ve yine “insanlık adına” hâlâ sınırlardan Suriye’ye geçirilmesine izin verilen teröristler masum insanları, çocukları öldürmeye devam ediyor. “Ümmet” bunları fark etmedi haliyle.

Türkiye’nin yanı sıra kendi halklarının da tepesine çöreklenmiş Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi dikta rejimlerinin içinde olduğu “Suriye Dostları” grubu Suriye düşmanlarının kendilerine verdiği isimdi.

Ortadoğu’da mevcut bulunan bu insanlığa uzak, densiz, duyarsız ve doymak bilmez iktidar ve nüfuz sahiplerinin var olduğu günümüzde, bunlarla açık bir tezat oluşturan Jose Mujica’dan söz etmek garip gelebilir ama Uruguay’ın bu mütevazı hatta “fakir” devlet başkanının, Suriyeli yetim çocuklara ev sahipliği yapmaya başlaması görmezden gelinemez. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica’nın, Suriyeli yüz mülteci çocuğa evini açtığını duyurdu. 100 çocuğun her birine bir yakını da refakat edebilecek. Suriye, insanlık için bir sınav, malum. Mujika bu sınavı geçenlerden elbette.

“Bir de İslamcı liderlere bakınız” dedirten bir yaşamı var Mujica’nın. Müslüman siyasetçilerin seçmenlerinden çok uzak yaşam tarzı onun için geçerli değil. Köhne bir çiftlikte yaşayan ve maaşının büyük bölümünü hayır kurumlarına bağışlayan Uruguay Devlet Başkanı bildiğimizden çok farklı bir portre çiziyor.

Başkanlık sarayında değil, eşi Lucia Topolansky’ye ait o sade çiftlik evinde birlikte yaşıyorlar. Mujica’nın tek mal varlığı eski model bir ‘tosbağa’ Volkswagen. Makam arabası, banka hesabı, ‘koruma görevlisi’ yok. “Dünyanın en yoksul lideri” olarak anılmasına rağmen O ‘Kendimi yoksul hissetmiyorum’ diyor. Çok haklı. Bu O’nun tercihi çünkü. Bir röportajında da dediği gibi “pahalı hayat seçen insanlar yoksulluk çeker”

Kimi liderler aldıkları maaşın yüzde doksanını hayır kurumlarına bağışlıyor, kimi liderler ise ülkesinde milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam savaşı verirken, halktan çaldıklarını çelik kasalara, “ayakkabı kutularına” sığdıramıyor.

Kimi liderler dünyanın öbür ucundaki yetim çocukların acısını acıları hissedip mütevazı yaşamına ortak ediyor kimileri ise ülkesinde öldürülen 15 yaşındaki bir çocuk için “ölmüştür, geçmiştir” diyor.

Demek ki insan olarak doğmak değil, insan kalabilmek çok önemli. Mujika, insan kalabilenlerden.

“Fıtrat”ında ders alma erdemi olanlar için ne büyük bir örnek.