AKP neyin bedelini ödetiyor?

Dünyanın gündemine, kurtlar sofrasının tam ortasına oturmuş güzel ülkenin kalbine, Şam’a geldim yeniden…

Hani duvara sıkıştırdığınız küçük bir kedi en son noktada size döner, kendini şişirir, tırnaklarını çıkartır ve kendini cesurca savunur ya, buna benzetiyorum Suriye’yi...

Ülkeye Lübnan üzerinden karayolunu kullanarak geldim çünkü Şam Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolda, uzun zamandır geçen araçlara ateş açarak insan avlayan El Nusra’ya tabi keskin nişancılar vardı. Ancak bu yolun da son günlerde düzenlenen ciddi operasyonlar sonucunda keskin nişancılardan tamamen arındırıldığı haberleri geldi birkaç gün önce. Güzel haberler geliyor...

Sınırdan itibaren yol da tamamen ordunun kontrolünde, güvenli. Yol boyunca sık aralıklarla askeri kontrol noktaları bulunuyor, askerler araçları didik didik arıyor...

Sahadaki kazanımlar sürerken dışarıdan askeri bir operasyon ihtimalinin tamamen rafa kalkmasıyla insanların yüzü biraz daha gülüyor… ABD ve müttefiklerinin hedeflerine ulaşmak için her dümeni devreye sokabilecekleri akıllarının bir köşesinde dursa da halk, Rusya’nın diplomatik zaferinden sonra batılı ülkelerin frene basmasıyla biraz daha rahatlatmış durumda…

Batılı ülkeler bastı da, frene basamayan tek ülke bizimki oldu … Savaş için elinden geleni yapan ancak başaramayan AKP, Suriye’de destek verdiği eli kanlı örgütlerin gerçekleştirdiği “başarılar” ile veya helikopter düşürerek kendini tatmin etmeğe çalışıyor... Suriye’ye ait helikopterin düşürülmesiyle atılan intikam naraları ilkel ve çirkin olduğu kadar, helikopterin düşmesinin ardından pilotların nusralı haydutlarca vahşice katledilmeleri AKP – Nusra işbirliğini bir kez daha gözler önüne seriyor ...

Peki, AKP Şam’a neyin bedelini ödetiyor?

Çok değil, birkaç gün önce İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez, Suriye’de kullanılan kimyasal silah konusunu yorumlarken açık açık şu cümleyi kurdu “Şam, bugün İsrail ile barışı reddetmenin bedelini ödüyor”. Suriye krizinin özü budur aslında.

Hatırlarsanız Irak savaşından önce o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell da, Esad’a ‘Arap davasını, Filistin davasını, Kudüs’ü ve Aksa’yı kurtarmayı kafasından atmasını, İsrail ile barış yapıp Golan’ı almasını teklif etmişti… Bizim sizinle sorunumuz kalmaz, biz İsrail’in güvenliğini istiyoruz, demişti…

Evet, Şam diğer Arap ülkeleri gibi Filistin davasından vazgeçseydi, bugün yaşananların hiçbiri olmayacaktı… Ama Amerika’nın bu taleplerini yerine getirmedi.

Söyleyecek başka şeyleri olmadığı için Suriye halkının Esad tarafından zalimce katledildiği yalanına sığınmak zorunda olanlara inananlar, lütfen uyanın! Suriye’de kriz sona yaklaştıkça krize giren AKP ABD ve İsrail menfaatlerinden başka bir şeye hizmet etmiyor.

2011 yılına kadar Şam ile yakınlaşıp bir anda duruş değiştiren insanların kafalarını kesen, topluca katleden, yol kesip hırsızlık yapan haydutları desteklemekten geri durmayan, Büyük İsrail Projesine hizmette sınır tanımayan ancak tüm çabalarına rağmen yürüttüğü siyaset iflas eden AKP, şimdi Ortadoğu çukurunda debeleniyor…