Birinci ağızdan eğitimde tüccar aklı

AKP-cemaat gerilimi artarak devam ederken, dershanelerin AKP’nin ifadesiyle “dönüşümünün”, cemaatin ifadesiyle “kapatılmasının” bir süre ertelenme kararı alınmasıyla, bu başlıkta tartışmalar belli ölçüde durulmuş görünüyor. Bundan sonra tartışmaların nasıl seyredeceğini, iki taraf arasında siyasi gerilimin nereye doğru yöneleceği ya da sol siyasetin güçlenerek bu tarafları tamamen devre dışı bırakması belirler, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Şimdilik bu yazıda dershane tartışmasını yumuşatan ‘çözüme’ değinelim.

Bakan Avcı geçtiğimiz gün Antalya’da gazetecilerle buluşmuş ve dershanelerin geleceğine ilişkin açıklamalar yapmış. Avcı’nın yanıtladığı temel soru bunca kavgadan sonra atılan geri adımla, dershanelerin nasıl dönüştürüleceği..Yaptığı açıklamalar, AKP’nin ortaöğretim sistemi için öngördüğü dönüşümün, sistemi tamamen dershaneleştirmek ve bunun sonucunda ortaöğretimde önümüzdeki yıllarda devlet eliyle ciddi bir niteliksizleşmenin önünün açmak yönünde olduğunu gösteriyor.

Avcı’ya göre, dershaneler en geç Eylül 2015’e kadar özel okullara,bunu yapamayanlar ise açık liseye dönüşebilecek. Açık liseler esas olarak yoksulluk, çalışmak zorunda kalma, ailevi ya da bireysel sorunlar, okula gönderilmeme gibi mecburi nedenlerle örgün eğitimden kopmuş insanların, sonradan eğitimlerini tamamlayabilmeleri için oluşturulan ve yaygın eğitim kapsamında değerlendirilen bir yapılanmaydı. Bu haliyle lise çağı nüfusu dışında insanlara hitap eden açık liseler, 4+4+4 sistemi ile birlikte öğrencilerin liseye devam ederken de okullarından ayrılıp buralara kaydolarak diploma alabilecekleri yerler haline getirilmişti. Avcı’nın açıklamaları, şimdi açık liselerin devlet eliyle yaygın bir şekilde ticarileştirilip, ortaöğretim sistemi içerisinde ağırlığını artıracak şekilde yeniden düzenleneceğini ortaya koyuyor.

Avcı’nın açıklamalarına göre, şu anda devam mecburiyeti olmayan açık liseler dönüşüm kapsamında yeniden yapılandırılarak, örgün eğitim kapsamında yaklaşık 40 saat olan devam zorunluluğunu 15-20 saate indirecek. Yeni yapısıyla bu özel açık liseler, 40 saat devam zorunluluğu olan özel liselere göre ücretlerini daha düşük tutacak. Ticaret dünyası tabi, ne kadar ekmek o kadar köfte!

Ayrıca Avcı’ya göre, açık lise formatında öyle okulun bahçesi olsun gibi kriterler filan da aranmayacak. Üç katlı bir binan mı var, kapın, penceren mi var, al sana açık lise! Dershane temsilcileri de bu yeni yapılandırmaya sıcak bakıyormuş, “bize bu imkanı verirseniz açık lise olarak, liselerden çok fazla öğrenci çekeriz” diyorlarmış.

Avcı’nın açıklamaları oldukça ilginç ve MEB’in nasıl bir tüccarca akılla yönetildiğini de açıkça ortaya koyuyor. Diyor ki Avcı: “Özellikle göç olan yerlerde dersliklerde aşırı sayıda öğrencinin olduğu, 30’un üzerinde öğrencisi olan yerlerde açık liseye kayma daha fazla olur. Bu MEB’in de işine gelir. Biz de bu taraftaki öğrencilerimizle daha uygun sayıda dersliklerde ders görebilir hale gelirler. Diğer tarafta da açık liseye dönüşenler öğrenci bulmuş olurlar.” Koca MEB’in haline bakın. Kalabalık sınıflar sorununu çözmek için, öğrencilerin okullardan kaçarak açık liselere gitmesinden medet umuyor, bunu da “bizim de işimize gelir” diye açıklıyor.

Avcı’nın ifade ettiği bu dönüşümün sonuçlarını görmek şimdiden zor değil. AKP bu dönüşümle, kamu okullarına ayırması gereken ciddi bir kaynağı kendi elleriyle özel sektöre teslim ederek, eğitimde bugüne kadar olandan çok daha yaygın bir ticarileşmenin önünü açacak. Diğer taraftan, açık lise uygulamasının yaygınlaştırılmasıyla, bu defa ortaöğretim sisteminin kendisi tamamen dershaneleşecek, bu okullarda diploma almak çok daha kolay olacağı için eğitimde daha ciddi nitelik sorunları yaşanacak.

Sahi, bunlarda mı MEB’in işine geliyor?