İngiltere Başbakanı'nın 'dumansız nesil' hülyası: Sigaraya kırmızı, e-sigaraya yeşil ışık

Sunak’ın sermayeye savaş açıp tütün endüstrisinin dibini kurutmaya meraklı olmadığını bildiğimize göre, bu siyasi girişimin arka planına göz atma gereği var.

Meryem Vitni

Sigara şirketiyle tarihsel organik ilişkileri olan bir hükümet neden ve nasıl “dumansız nesil” hülyasına kapılır? Britanya’da Rishi Sunak hükümeti tam da bunu yaptı. 2009’dan sonra doğanlara sigara satışını yasaklayan bir yasa tasarısı hızla topluma pazarlandı, kısa sürede Avam Kamarası’nda İşçi Partili vekillerin desteğini alarak onaylandı. Buna göre, her şey yolunda giderse, 2027 yılından itibaren sigara satışının yasaklandığı yaş grupları her yıl artacak ve 2040’a gelindiğinde sigara tarih olacak.

Sunak’ın sermayeye savaş açıp tütün endüstrisinin dibini kurutmaya meraklı olmadığını bildiğimize göre, bu siyasi girişimin arka planına göz atma gereği var.

Sigaraya kırmızı, e-sigaraya yeşil ışık

Yasayla ilgili anahtar kavram “dumansız nesil”. Yasa, 2009’dan sonra doğacak nesiller için sadece sigaranın satışını yasaklarken, 18 yaş üstüne e-sigara (elektronik sigara) satışını spesifik olarak serbest bırakıyor. Yani, yasa hükmüyle genç nesiller sigara dumanından uzak tutulurken, e-sigaranın buharının tüm nesillerce ilelebet solunması meşru ve onaylı kılınıyor. Sunak yasası “dünyadaki ilk nesile dayalı sigara yasağı” şeklinde parlatılıyor, ancak e-sigara satışının kanunen garanti altına alındığı ilk düzenleme olarak nitelemek daha doğru bir yaklaşım.

Liberalizmin beşiği Britanya’da kamu idaresi, STK’lar ve bazı bilimciler uzunca zamandır son derece muğlak kanıtlarla e-sigaranın sigaraya göre daha güvenli olduğunu iddia ediyorlar. Bu görüşü savunanlara göre, toplum ölçeğinde bırakmayı ve başlamamayı hedefleyen tütün kontrolü politikaları da, üretim ve ticaretin önünü almaya çabalayan politikalar da beyhude, zahmetli, maliyetli ve özgürlükleri kısıtlayıcı oldukları için yanlıştır; mücadele piyasaya ve şirketlere müdahale ederek değil, ölümcül olduğu kabul edilen sigaraya karşı yapılmalıdır; piyasanın kendi çözümünü üretmesine yardımcı olmak üzere, şirketler daha az zararlı ürünleri geliştirmeye ve üretmeye yönlendirilmeli, bunun için teşvik görmelidir; sigaraya negatif teşvik uygulanırken, yeni nesil ürünler tüketicilerin bu ürünleri tercih etmelerini kolaylaştıran esnek düzenlemelere tabi kılınmalıdır.

Sunak yasa tasarısının ana hatları, bu görüşlerin savunulduğu ve 2023’te Royal College of Physicians’ın ev sahipliğinde Londra’da düzenlenen E-Sigara Zirvesi’nde çizilmişti. Yasa hakkında anaakım medya haberlerinde sanki farklı görüşlere mikrofon uzatılıyormuş gibi yapılsa da, aslında sadece bu Zirve’nin katılımcılarına yer verildiği görülüyor.

Oysa, günümüzde e-sigaranın olumsuz sağlık etkileri hakkındaki bilimsel çalışma külliyatı muğlaklığa izin vermeyen bir kapsama sahip hale geldi. Hakemli dergilerde yayımlanmış on binin üzerinde makale, 107 adet nüfus genelinde yürütülmüş araştırma var. Glantz ve arkadaşlarının Şubat 2024’te yayımladıkları meta analize göre, e-sigaranın kalp-damar, inme ve metabolik bozukluk riski sigaranın risklerinden farklı değil. Ancak bir kere liberal virüs ortalığı sardığında, kulaklar bilimsel kanıta dahi tıkanıyor.

Britanya’da devlet-BAT ilişkileri

1902’de devlet desteği ve öncülüğünde kurulan ve Britanya imparatorluk toprakları genelinde faaliyete geçen British American Tobacco (BAT), o günden bugüne emperyalist sistem içinde ayrıcalıklı bir konuma sahip, ulusötesi nitelikler sergileyen bir tütün şirketi. Son 40 yılda küresel yayılma stratejisini Britanya devletinin dış politikası ile eşgüdüm içinde yürüttüğü, son dönemdeki Myanmar ve Rusya’dan çıkma kararlarını bu çerçevede aldığı görülüyor. Günümüzde hâlâ Birleşik Krallık Hazinesi yüzde 7,48 sermaye payı oranında BAT hissesi sahibi. Gözde FTSE 100 şirketlerinden olan BAT faaliyet gösterdiği 180’den fazla ülkede her yıl 600 milyar adet sigaranın yanı sıra, piyasaları gitgide büyüyen e-sigara ve diğer yeni nesil tütün ve nikotin ürünü pazarlıyor. Bu faaliyeti sürdürmek için, devlet ve şirket arasında yönetici alışverişinin gerçekleştiği döner kapı mekanizması sürekli işlerken, şirketin vergi kaçırma, uluslararası sigara kaçakçılığı ve rüşvet skandalları örtbas ediliyor.

Declassified UK’nin haberine göre, söz konusu skandalların 2000’li yılların başında ayyuka çıkması sonucu Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından zorunlu olarak başlatılan soruşturma, yıllar içinde gazetecilerin bilgi edinme hukuku çerçevesinde yönelttikleri soruların yanıtsız bırakıldığı bir sır perdesi ardında tutuldu ve 2021’de doyurucu bir gerçekçe açıklanmadan aniden kapatıldı; 18 bin saat süren ve 2,3 milyon pound harcama yapılan soruşturma çöpü boyladı. Haberde yer alan yorumlara göre, BAT’ın özellikle Afrika’daki yasadışı faaliyetleri siyaseten o kadar hassas içeriğe sahip ki, bunların açığa çıkması Britanya devleti için fazla utanç verici olacağından soruşturma kapatılmış olabilir.

Daha önce, nesile dayalı satış yasakları Yeni Zelanda ve Malezya’da siyasi engellere takılarak gündemden düşürülmüştü. Malezya’da, Malezya E-Sigara Birliği hükümetten e-sigaraları satış yasağı kapsamı dışına çıkartmasını talep etmişti. Malezya sağlık bakanı satış yasağını engelleyenin tütün endüstrisi lobisi olduğunu açıklamıştı.

Tütün kontrolü önlemlerinin gerçek etkisini ölçmek için kolay bir yöntem onları çığlık testine tabi tutmak. Yeni Zelanda ve Malezya’da duyulan çığlık, sıra Britanya’da Sunak yasasına geldiğinde duyulmaz oldu. BAT’ın sessiz kalması, yasanın danışıklı bir süreçte kotarıldığı izlenimi veriyor. Hatta, dünyada yasalaşan ilk nesile dayalı satış yasağının e-sigaranın önünü açık bırakan bir örnek oluşturması özellikle istenmiş olabilir.

Sağcı rejimlerin favori sosyal/sağlık projesi olarak sigarayla savaş

Dünyada ilk dönem tütün kontrolü politikalarının sol eğilimli hükümetlerce benimsenerek hayata geçirildiği yönündeki bilgilere rağmen, günümüzde neoliberal müdahalelerle sosyal devletin altını oyan, bu nedenle meşruluk krizi yaşayan sağcı rejimlere can simidi olan iki politika alanının belirginlik kazandığını iddia etmek mümkün: sigarayla savaş ve uyuşturucuyla savaş. Bunlar sağcı siyasetler için mükemmel politikalar, çünkü liberal hassasiyetlere, diğer bir deyişle sermaye çıkarlarına, dokunmadan icra edildikleri sürece, hem çocuklarının maruz kaldığı etkiler hakkında endişeli ebeveynlerin korkularına hitap ettikleri için onları muhafazakâr siyasetin içine çekme kapasitesine sahipler. Hem de güvenlikçi devlete meşruluk kazandıran, siyasi riski olmayan, oldukça popüler, üstelik büyük oranda maliyetsiz politikalar.

Uyuşturucuyla savaş ayrı bir yazı konusu. Ancak sigarayla savaş siyasetinin en iyi sahnelendiği ülkelerin başında Türkiye geliyor kuşkusuz. Türkiye’de tütün ürünü üretimi ve tüketimi benzersiz bir tırmanış içinde, ama Erdoğan’ın sigara nefretiyle ilişkilendirilen, çoğu kağıt üstünde kalan, eksik ve yanlış uygulanan tütün kontrolü önlemleri ülke içinde farklı çevrelerce destek görürken, uluslararası arenada Türkiye’yi tütün kontrolü şampiyonu yaptı. Sigarayla savaş politikası, en somut, en fetişize edilmiş ifadesini Erdoğan’ın bırakma sözü alarak topladığı sigara paketleriyle Saray’da kurulan dev boyutlu sergi salonunda buldu.

 

Rishi Sunak’ın aynı yolu tercih ettiği belli. Britanya’da, başta Sunak’ın dahil olduğu Muhafazakârlar olmak üzere, neoliberal dönem iktidarları sosyal ve sağlık alanlarında inanılmaz geri adımlar attılar. Bir zamanlar sosyalist blokla yarışmak üzere geliştirilen ulusal sağlık sistemini çökerttiler. Bizzat Sunak iklim politikasında büyük tavizler verdi, ama sigaraya savaş açarak bir sosyal/sağlık politikası varmış görüntüsü vermeyi siyaseten uygun buldu, kendine yakıştırdı. Ne de olsa, iklim politikası dikenli ve pahalı, ama sigara karşıtlığı bir penny bile gerektirmiyor ve dünya lideri Erdoğan’ın gösterdiği gibi toplumsal destek buluyor, uluslararası prestij sağlıyor. BAT’ı da yanına aldı mı, iş tamam.

Yasaklar ve liberal virüs

Burada yazdıklarımızdan nesile dayalı satış yasağına karşı olduğumuz anlaşılmasın. Sigara ne kadar çabuk tarih olursa o kadar iyi. Ancak, Britanya’da kabul edildiği şekliyle, e-sigara kapısını açık bırakarak e-sigarayı olumlayan yasa, sadece o ülkede zayıf halk sağlığı etkisi göstermeyecek, dünya genelinde etkili olma potansiyeli yüksek gerçekçi politika opsiyonlarının önünü tıkayıcı olabilecektir.

“Dumansız” değil de, gerçekten tütün ve nikotinden azade nesiller isteniyorsa, tütün ve nikotin ürünlerini nicel ve nitel olarak sınırlandırarak ve/veya, nesile dayalı satış yasağında olduğu gibi, satışını aşamalandırarak yasaklamak doğru ve gerçekçi yaklaşımlar. Zira, kapitalist düzende tütün salgını ile baş etmek için arzın önüne set çeken politikalar şart. Ne var ki, bunların önü sıklıkla siyaseten tıkanıyor.

Tıkanma malum liberal virüsle ilgili. Sunak yasasına dönecek olursak, ret oyu vereceğini açıklayan vekillerden ikisi eski Britanya başbakanları, Boris Johnson ve Liz Truss idi. Johnson yasanın içeriğini kavrayamadığından olsa gerek sadece saçmalarken, libertaryan şahin Truss, Sunak yasasını yasakçılıkla suçlayan ağır eleştiriler yöneltti. Muhafazakâr bir hükümetin “en iyisini devlet bilir” tutumu sergilemesinden hayal kırıklığına uğradığını belirten Truss, “parmak sallayan dadı rolünde kontrol manyaklığının gerçek adresi İşçi Partisi’dir” dedi. Yapılan oylamada 6 bakan ve 59 Muhafazakâr milletvekili ret oyu kullandı, 100’den fazlası oylamaya katılmadı. Oylama sonrası BBC’ye yaptığı açıklamada Truss, “sırada, ‘sağlık polisi’nin gıda ve alkolü sınırlaması var,” dedi. Bu tepkilerin ilerleyen dönemde Sunak yasasını sekteye uğratıp uğratmayacağını göreceğiz.

Burada önemli olan, Truss’ın, gençlerin sigaraya erişimini engellemek “özgürlükleri sınırlandırır”, Britanyalıları “bebekleştirerek” tercih özgürlüklerini ellerinden alır, şeklindeki görüşleri ve bu görüşlerin Türkiye’de de satıcısının ve alıcısının bol olması. Türk E-Sigara Birliği’nin aynı savlarla zarar azaltımını ve e-sigaranın yasallaştırılmasını savunduğunu, Nevşin Mengü gibi isimlerin bunları “özgürlük savunucu” olarak takdim ettiğini görmüştük. Türk E-Sigara Birliği, yukarıda bahsi geçen Malezya E-Sigara Birliği gibi, Washington DC’de yerleşik Amerikan lobi örgütü Consumer Choice Center ve BAT tarafından fonlanan Dünya E-Sigara Birliği’nin üyesi.

Gerçekten de, Türkiye’de tütün politikasında önümüzdeki en kritik mesele yeni nesil tütün ve nikotin ürünlerinin üretim ve ticaretinin yasak kapsamına alınması ve yasadışı ticaretinin önlenmesi. Bunun için verilecek mücadelenin bir ucunda bilimsel kanıt üretimi varsa, diğer ucunda da liberal virüsle mücadele var.