İmam hatipli cumhurbaşkanı

“İmam hatip okulları, bu ülkenin ve bu milletin göz bebeği olacaktır.” “İmam hatip okullarından terörist yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız? Anarşistler yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız?” “Eğer şahsıma 12 yıldır başbakanlığımda en mutlu eden şey nedir diye sorsalar, bunu söyle bakalım derseler, imam hatip okullarına yeniden can suyu vermek şerefi yetecektir.”

Bunlar, en sondaki yaklaşık 2 hafta önce yaptığı bir konuşmadan olmak üzere Başbakan Erdoğan’ın çeşitli konuşmalardan sözleri. Bu sözlerden kendisi de imam hatip mezunu olan Erdoğan’ın, mevcut okullar arasında bir ayrım yaptığı ve imam hatip okullarını diğer okullardan üstün tuttuğu açık. MEB de aldığı bu talimatlara bağlı olarak gereğini yapıyor ve özellikle 4+4+4 yasasının uygulamaya başlamasının ardından bu okulların hem sayısını, hem olanaklarını, hem de bu okullarda öğrenci sayısını artırmak için elinden geleni yapıyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik artan vahşete yönelik son tartışmalarda da tekrar görüldüğü üzere her toplumsal sorunu din temelli yaklaşımlarla ele alan AKP, ülkeyi kendileri için bir imam hatip cennetine dönüştürmeye çalışıyor. Bu durum hem 4+4+4 sisteminin uygulamaya geçmesinin ardından bugüne kadar yapılanlarda, hem de önümüzdeki dönem için planlamalarında görülüyor.

MEB’in 2012-2013 eğitim öğretim yılına ait istatistiklerine göre son iki yılda toplam 1361 imam hatip ortaokulu (İHO), 317 imam hatip lisesi (İHL) açılmış. Şu anda 140 bini İHO’larda, 474 bini İHL’lerde olmak üzere yaklaşık 600 bin öğrenci bu okullarda okuyor. Bu okullara türlü teşvikle öğrencileri yönlendirmeye çalışan AKP yetinmiyor, 2014 yatırım programında da aslan payını yeni İHL’ler yapmak için ayırıyor. 2 milyar 863 milyonluk MEB yatırım bütçesinin 1 milyar 75 milyonuyla, yani yaklaşık yüzde 40’ıyla, 56 ilde 109 yeni İHL yapılması planlanıyor. İHL’ler için ayrılan bu ödenek, fen liselerinden meslek liselerine diğer tüm okul türleri için ayrılan toplam ödeneğin üstünde.

MEB yeni bir adım daha atıyor. 1 Mayıs’ta yayımlanan bir genelgeye göre, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren okul türü sayısı “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” ile “Çok Programlı Anadolu Lisesi” olmak üzere ikiye indiriliyor. Böylece bu okullar tabelada yapılan bir değişiklikle Anadolu liselerine dönüştürülürken, bu okullara da sınavla girilebilmesi koşulu getirilmiş oluyor. Peki ya girdikleri sınavda yeterli puanı alamayanlar bu okullara giremeyeceklerine göre ne yapacaklar? Genelgede dikkat çeken bir ayrıntı, yapılan değişikliklerin İHL’leri kapsamıyor olması. Yani bu durum, sınavda yeterli puanı alamayan öğrenciler için sadece İHL ve açık liselerin bir seçenek olarak dayatılması anlamına geliyor.

Bakan’dan sonra ikinci isim olan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin geçtiğimiz günlerde dershane kanunu olarak bilinen kanuna ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kulllanıyor: “Çok güzel bir bina yapıyorsunuz ama bu okula hizmet puanı esasıyla o okulun değerleri ile o okulun idealiyle hiç örtüşmeyen öğretmenleri gönderiyorsunuz. Mesela bir İHL yaptınız. İHL’ye tamamen aykırı bir öğretmen gönderiyorsunuz. Sonra adam gönderdiğiniz yerde eline broşürleri alıyor, katalogları alıyor, bizim yaptığımız okulda propaganda yapıyor. Biz bu tür özel önem atfettiğimiz okullarımızı bakan onayı ile pilot uygulamaların gerçekleştirildiği okul olarak tanımlayıp öğretmen ve yönetici seçme hakkına sahip olduk.” Tablo bu. MEB’in kaynakları lüks İHL’ler yapmak için ayrılıyor, bunlar “özel önem atfedilen okullar” olarak değerlendiriliyor, öğrenciler seçenek bırakılmadığı için zorla bu okullara gönderiliyor, “oyunbozan” öğretmenler bu okullara sokulmasın, düzen bozulmasın isteniyor, giderek daha fazla gencimiz din temelli bir öğretimden geçerek toplumsal yaşama katılıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ geçen yıl “100. Yılında İHL’ler Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada “bir gün inşallah Türkiye’nin imam hatipli cumhurbaşkanı olacak” demişti. Şimdi, devletin farklı okulları arasında ayrımcılık yapan, diğer okulları değil ama imam hatiplerin milletin göz bebeği olacağını söyleyen, bunlar dışındaki okullardan teröristler yetiştiğini ima eden, MEB’in tüm kaynaklarını bu okullar için seferber eden imam hatipli Erdoğan, cumhurbaşkanı olmak için hazırlanıyor. Eğitimde bu gerici dayatmaların ve karanlığın hesabı sorulmadan, bunun baş sorumlularından Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının tartışılmasının bir meşruiyeti olabilir mi?