Sandıktan hile notları

Seçimlerin ardından en çok tartışılan başlığın seçimlerde yapılan usulsüzlükler olması nasıl bir ülkede yaşıyor olduğumuzu da gözler önüne seriyor. Sandıkların oluşturulmasından, oyların sayılması ve sonrasında merkezi olarak birleştirilmesine kadar bir dizi boşluk, seçimlerin hileli olarak sonuçlandırılmasına olanak sunuyor. Ankara’da bile halen süren belirsizlik, içler acısı durumu ortaya koyuyor.

Tuhaflıklar seçimlerde kullanılacak oy pusulalarının, zarfların, tutanakların, seçmen listelerinin, evet mühürlerinin sandıkta görev yapacak sandık başkanına seçimden en az 48 saat önceden verilmesi ile başlıyor. Yaklaşık 10 kg olan mühürlü seçim çuvalını eline alan sandık başkanı, bu çuvalı seçim sabahına kadar evinde saklıyor ve seçim sabahında da oyların kullanılacağı sandığa götürüyor. Yani bütün bu seçim malzemeleri en az 2 gün önceden dışarıda oluyor, çalınmasından kaybedilmesine, her türlü tehlikeye ve seçimlere hile karıştırmak isteyenlerin müdahalelerine açık hale geliyor.

Sandık başında da hilenin bin bir türlüsü mümkün. Örneğin, sandık kabinine, oy kullanacak kişiden başka birinin giremeyeceği açık bir şekilde seçim genelgesinde belirtilirken, sandıklarda bu kural, sandık kurullarının ve gözlemcilerinin müdahaleleriyle uygulandı ya da çiğnendi. Görüntülerini internetten de bulup izleyebileceğiniz, bir AKP’linin, seçim kabinine, cep telefonuyla girip, annesinin oyunu AKP’ye basması için propaganda yapması, annesinin oyunu AKP’ye bastırması ve bunları görüntülemesi tamamen usulsüzdür ve suçtur. Bunun dışında seçime katılmayan adayların, seçmen listesindeki karşılıklarına imza atılması ve oy kullanılması oldukça kolay ve ancak iyi bir gözlemci takibi ile engellenebilir bir usulsüzlük.

Seçimde, oyların kullanılmasının hemen ardından oylar sayılırken de çeşitli usulsüzlükler yapıldığı açık. Hangi oyların geçersiz sayılacağı, oylar sayılırken sayım cetveline doğru geçirilip geçirilmediği, oylar sayıldıktan sonra tutanağa doğru geçirilip geçirilmemesi, hepsi usulsüzlüklere açık süreçler. Sayım sonrasında, seçimi izleyenler tarafından bütün sandık kurulunun imzasını taşıyan seçim tutanaklarının örnek olarak alınması sonuçların takibi için en önemli mekanizma.

Seçim sayımı geç saatte bitirildikten sonra, sandıklardan çıkan oyların ve seçim tutanaklarının YSK’ya ulaştırılması süreci başlıyor. Bu süreç de usulsüzlüklere oldukça açık. Normalde sandık başkanı ile birlikte en az iki kurul üyesinin sandık çuvallarını ilgili YSK birimine teslim etmesi gerekirken, seçim sonrasında 16-17 saat süren yoğun mesai sonrası yorgunluk ve bıkkınlıkla, genelde sadece sandık başkanları çuvalları teslim etmeye gitti. Seçim çuvallarının teslim edilmesi için görevliler, çuvallar ellerinde saatlerce bekledi. Normalde yasak olmasına rağmen, çeşitli görüntülerden de görüleceği üzere seçim çuvalları açıldı, tutanaklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapıldı. Bunların belki büyük bir kısmı, kötü niyetli olmayan ve onlarca tutanakta kimi ifadelerin net olarak anlaşılmaması nedeniyle yapılan yanlışların düzeltilmesi amacını taşısa da, tutanaklarda, seçim torbalarında ve tutanaklarda değişiklik yapılmasının kolayca mümkün olduğunu göstermesi açısından önemli. Sandık kurulundan alınan sonuç tutanaklarının, YSK’nın girdiği sonuçlarla karşılaştırılması ve eğer fark varsa itiraz edilmesi ve peşine düşülmesi usulsüzlerin önüne geçilebilmesi için önemli oldu.

Bu seçimler, uygulanan seçim sisteminin teknik olarak birçok usulsüzlüğe açık olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Ancak görülen bir şey daha var ki, o da, halkın seçimlerde bütün süreçleri takip etmesinin, oy kullanmakla kalmayıp sandıklara sahip çıkmasının adaleti korumak açısından ne kadar önemli olduğu. Bu seçimde hiçbir seçimde olmadığı kadar yurttaş, farklı oluşumlarda örgütlenerek ya da sade bir vatandaş olarak seçimleri sandık başında takip etti, ertesi sabaha ve sonrasına kadar oyların takibi için mücadele etti. Bu çaba birçok yerde usulsüzlüklerin önlenmesini sağladı. Her ne kadar Haziran Direnişi, sandıklara atılan oylara yansımasa da, halkın örgütlü olarak, yurttaş sorumluluğuyla bu kadar geniş ölçekte adaleti koruma çabası Haziran’ın ülkemize armağanı oldu.