İşte Özgür Dünyanız

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - BALKANLAR ve DOĞU AVRUPA yazıları

&bdquoBirçoğumuz bu ülkelerdeki komünist rejimlerin yıkılması için 50 yıl mücadele etti. Şimdi bölgeye serbest piyasa hakim olmuşken, bu ülkeleri esen bu sert rüzgara karşı yalnız bırakamayız."

Avusturyalı Raiffeisen Zentralbank Österreich AG'nin bir kuruluşu olan ve Doğu Avrupa ile Rusya'da faaliyet gösteren Raiffeisen International Bankası'nın Genel Müdürü Herbert Stepic, aralarında Avusturya'nın en büyük bankası Erste Bank AG, Société Générale ve Alman Bayern LB'nin de bulunduğu insiyatifin son "kriz" karşısında Doğu Avrupa ekonomilerine verdiği desteği bu sözlerle açıklıyordu.

Avrupalı bankalar, özellikle İtalyan, Fransız, İsveç, Yunan ve Avusturya bankaları son yıllarda Doğu Avrupa ülkelerinde önemli miktarlarda kredi dağıttılar. Avrupalı finans kuruluşlarınca Doğu Avrupa'da dağıtılan kredi miktarı 1 trilyon 150 milyar Avro olarak hesaplanmakta, bu miktarın 224 milyar Avroluk kısmı ise tek başına Avusturya bankaları tarafından dağıtıldı. Yaşanan "kriz" ve bunun sonucu olarak düşen büyüme oranları ile sıcak para akımının kesilmesi, borçluların ödemelerde sorunlar yaşamaya başlamasına neden oldu.

Doğu Avrupa ülkelerinde ulaşılan, Batı Avrupa'da görülmesi imkan dahilinde olmayan %7,5 gibi (hatta iki haneli büzüme oranları) ekonomik büyüme oranları kimi cahiller tarafından bu ülkelerin AB üyesi olmasına bağlanadursun, bu oranlarının nasıl ortaya çıktığı Türkiye'de yaşayan ve ekonomiden birazcık anlayan herkes tarafından aslında kolayca anlaşılabilir. Aynı Türkiye gibi sıcak paraya (1 trilyon 150 milyar Avro) boğulan bu ülkeler, tüketim çılgınlığının etkisiyle ithalata bağlı ekonomik "büyüme" modeli içine itildiler. Fabrikaları yok pahasına özelleştirilen ya da kapatılan ve başta Almanya olmak üzere Batı Avrupalı firmaların talanına açılan Doğu Avrupa, özellikle Almanya için ABD ve Çin pazarından çok daha büyük bir öneme sahiptir. Doğu Avrupa'ya kredi pompalanarak yaratılan tüketim çılgınlığından en fazla Alman firmaları yararlanmış ve 2008 yılının ilk yarısında ABD'ye 59,2 milyar Avro, Çin'e 43,6 milyar Avro değerinde mal satarken, aynı dönemde Doğu Avrupa'ya yapılan 84 milyar Avro ihracat yapmışlardır (Almanya'nın 2008 yılı toplam ihracatı 992,7 milyar Avro'dur).

Avrupalı finans kuruluşlarından gelen ve merkez kapitalist ülkelerin firmalarının lüks tüketim ürünlerinin satın alınmasına giden krediler, Doğu Avrupa ülkelerinde Türkiye'dekine benzer bir borçluluk sorunu ortaya çıkardı. 2007 yılında, kişisel borçlar Bulgaristan'da %60,4, Romanya'da %55,2, Polonya'da ise %40 artış gösterdi. Avrupa Birliği'ne üye olabilmeleri için "serbest piyasaya" uyum sağlamaları şart koşulan ve bu süreçte sosyalizmin tüm kazanımlarını büyük bir istekle tasfiye eden, hatta bununla gurur duyan Doğu Avrupalılar, ağızlarına çalınan bir parmak bal olan ve gerçek yüzünü Ken Loach'ın "İşte Özgür Dünya" filminde de gördüğümüz "serbest dolaşımı" yalanına sattıkları onurları (onursuzluklarıyla) ve finans kuruluşlarına olan borçlarıyla ortada kalıverdiler.

IMF ve finans kuruluşları, verdikleri kredileri kurtarabilmek için harekete geçip, bu ülkelerin hükümetlerine yeni finans paketleri kabul ettirirken, ne Avrupa gericiliğinin kalesi Polonya'da ne de o çok özgür Prag'ta yaşayanlar kendilerini içinde bulundukları bu durumdan kurtarmak için bir çaba göstermemekte. Krizden medet uman, kapitalizm karşıtı sosyal hareketlerin kriz sayesinde güçleneceğini varsayan, kapitalizmin kendini yeniden ve daha saldırgan yapılandırdığını fark edemeyenler Doğu Avrupa'yı daha yakından takip etmeliler.