Fritsud ja Blondiinid

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - BALKANLAR ve ORTA AVRUPA yazıları

Sosyalizmin çözülmesiyle beraber Batı Avrupalı efendilerine kendilerini beğendirme yarışına giren üç Baltık ülkesi, Estonya, Litvanya ve Letonya sosyalizmin kazanımlarını birer birer tasfiye etmekle yetinmediler sosyalizme düşmanlıklarını, bu ülkelerde sosyalizmi hatırlatan her şeyi yok ederek, ortadan kaldırarak dünyaya ilan ettiler.

Bu üç ülke, topraklarında kendilerini faşizmden kurtarırken ölen değişik kökenlerden Sovyet yurttaşlarını temsil eden anıtları bile yıkmakta ya da bir şekilde göz önünden uzaklaştırmaya gayret göstermekte. Bu ülkelerde yaşayan Rus azınlık, "resmi dili" yeterince konuşamadıkları için vatandaşlıktan atılmakta, doğdukları ve yıllardır yaşadıkları devletlerin vatandaşı olabilmek sınava sokulmakta. 2004 yılından beri Avrupa Birliği (AB) üyesi olan bu ülkeler, kimilerince insan haklarının son noktası kabul edilen Kopenhag kriterlerine de uymuş olduğuna göre, örneğin Türkiye'de yaşayan ama Türkçe konuşamayan Kürtlerin yurttaşlıktan çıkarılması da demokratik bir uygulama olarak kabul edilebilir mi? Kabul edilemezse, demokrasiye ve insan haklarına pek bir düşkün AB, kendi üyesi bu üç ülkedeki uygulamalara neden ses çıkarmamaktadır? Bu soruları kurtuluşu AB'de görenlere yöneltip, asıl meselemize geri dönelim.

Bu ülkeleri faşizmden kurtarırken ölen Sovyet yurttaşlarının anıtlarına dahi tahammülsüzlük gösteren Baltık ülkeleri, içlerinde her üç Baltık ülkesinden gelen gönüllülerin de içlerinde bulunduğu işgalci SS birlikleri için anıtlar dikmektedir. Almanlarla beraber ülkedeki Yahudileri katleden Letonyalılardan oluşan özel komando birliği L&aumlti Arajs komando ve yaptıklarından asla söz edilmemekte, Yahudilerin katledilmesine katılan bazı asker ve görevlilerin tek tük gerçekleşen olayların failleri oldukları iddia edilmektedir. 1943 yılında Hitler'in emriyle 15.SS Division'a bağlı olarak kurulan ve 160.000 askerden oluşan Lettische Legion, komünist ve Yahudi avının bir parçası olarak Varşova Gettosu'ndaki katliama da katılmıştır. Kızıl Ordu ve Lettische Legion, 16 Mart 1944 günü karşı karşıya gelmiş ve Kızıl Ordu bu mücadeleden galip çıkmıştır. 16 Mart tarihi, Letonya'da 1998-2000 yılları arasında "Letonyalı Askerleri Anma Günü" olarak kutlanmış, ancak başta Rusya'dan olanlar olmak üzere gelen tepkiler nedeniyle bu kutlamalardan vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. 30 Nisan 2004 tarihinde, eski bir partizan olan Wassili Kononow, Almanlar ile işbirliği yaparak antifaşistlerin yakalanması için polis olarak hizmet veren bir Letonyalı işbirlikçinin öldürülmesine katılarak savaş suçu işlediği gerekçesiyle 20 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir.

Anti-komünist hezeyan tahmin edilebileceği gibi kültürel faaliyetlerde de kendini göstermekte. Bunlardan biri de, Sovyet filmlerindeki Nazi rollerini Baltık kökenli oyuncuların oynamasının, 2. Paylaşım Savaşı sırasında olan bitenlerden bağımsız bir şekilde politik sonuçları olduğunu iddia eden Fritsud ja Blondiinid adındaki filmdir. Filmin tanıtım sayfasındaki açıklamaya göre, "birçok Sovyet kuşağı, çok seyredilen ama aynı zamanda birer propaganda filmi olan Sovyet filmlerinin etkisinde büyüdü ve bu filmler, bir düşman imajı yaratılmasında gerçekten başarılı oldular. (...) Nazi rollerinde oynaması için Baltık kökenli aktörlerin seçilmesi fiziksel benzerlik nedeniyle olsa da, ironik biçimde bunun sonuçları politik olmuştur. Sovyet filmlerindeki düşman Nazilerin bu aktörlerce oynanması, Baltık kökenlilerin Nazi sempatizanı olarak damgalanmasını cesaretlendirmiştir."

Doğu Avrupa'da Nazilere duyulan özlem Baltık ülkeleriyle sınırlı değildir. Başta Yugoslavya olmak üzere, anti-komünizmden beslenen bir Nazizm özlemi günümüzde kendini Nazi işgali sırasında işbirlikçi olanların bugün ulusal kahraman olarak kutsanmasıyla sık sık göstermektedir. Yugoslavya'nın Nazilerce işgali sonrasında, işgal kuvvetlerine yardımcı olmak, partizanlara karşı savaşmak ve Yahudiler ile Çingeneleri katletmek için Arnavut gönüllülerden oluşan bir jandarma birliği ve SS-Division &bdquoSkanderbeg" kurulmuştur. SS-Division Skanderbeg ismini, Osmanlı tarafından devşirilerek ismi İskender'e çevrilen ve Kruja Beyi olarak Arnavutluk'a geri gönderilen, ancak daha sonra Osmanlı'ya isyan eden Arnavutların ulusal kahramanı Gjergj Kastrioti'den almıştır.

Bu jandarma birliği ve SS-Division Skanderbeg'in kuruluşundan önce Nazilere hizmet veren Arnavut milliyetçilerinin örgütü Prizrenska liga için, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bu ülkeyi tanımasından 15 dakika sonra Türkiye tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan Kosova'nın başkenti Priştine'de bir anıt heykel dikilmiştir.

Münih'te faaliyet gösteren Institut für Zeitgeschichte'de görevli Dieter Pohl, Alman ve Avusturyalılar dışında Nazilere yardımcı olan, onlarla beraber çalışanların sayısının 200.000'den fazla olduğunu tahmin etmektedir. 2. Paylaşım Savaşı sırasında, Almanların Türkiye'yi işgal etmesi halinde de bu ülkeye yardımcı olmak için can atan, hatta "kızıl tehlikeye" karşı savaşmak isteyen birçok Türkün SS-Division Turan içinde, birçok Kürdün de SS-Division Ş&ecircx Said içinde Alman efendileri için canlarını vermeye hazır ortaya çıkacağından şüphe etmemek gerekir.

Hem Türk milliyetçileri hem de kendini özgürlük hareketi olarak sunan mikro-milliyetçi Kürt hareketi, birbirlerine karşıt gibi görünse de emperyalizme hizmet etmekte ortaklaşmaktadırlar. Kürtçülük yarışındaki Türkiye Solu bunun genelde farkında olmasa da...