Sneijder gelmiş diyorlar

Mahir Ünsal Eriş'in “Sneijder gelmiş diyorlar” başlıklı yazısı 23 Ocak 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Futbolun, olan biteni gürültüye getirici, dikkati en olmadık zamanlarda başka tarafa çekici bir malzeme olarak iş gördüğü bilinen bir hakikat. Gürültünün, karmaşanın, haksızlığın, ihlal ve işgalin olduğu her yerde futbolun büyük tantana içinde oynanıp izlendiğini görürsünüz. Çünkü futbolun böyle bir sabıkası maalesef var. Sağlamasını yapalım mı?

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi devrimci avukatlar ve Grup Yorum üyeleri, sürpriz bir operasyonla toparlanıp götürüldüler. Grup Yorum üyelerinin gözaltına alınması, tutuklanması, hüküm giymesi, artık ürkütücü derecede alıştığımız bir şey. Ülke içinde, Grup Yorum ilk penayı, ilk mızrabı tellere vurduğu andan beri baskı ve haksızlığın bin bir türlüsüyle güreşmek zorunda kaldı, kalıyor. ÇHD’li avukatlar ise, ülke gündemini dolduran ya da kasten doldurmasın istenen ne kadar önemli dava varsa hepsinin arkasında halkın onurunu ve hukukunu korumakla meşhurlar. Usulsüz tutuklama tezgahlarıyla, tabiri caizse “paketlenen” avukatların içinde sembolleşen isimlerden biri olan Selçuk Kozağaçlı’nın sözleri, bu usulsüzlüğün asıl meselesinin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor: “Amerika izin vermeden tuvalete gidemeyen, Amerika şifresini söylemezse uçağını uçuramayan, kendi ülkesindeki NATO üslerinin rica minnet kapısından geçemeyen, makamını, eğitimini, aklını, servetini, rozetini emperyalizme borçlu olan sizden mi öğreneceğiz kimin ajan olduğunu? Burada özgürlük yok diye kendi çocuklarını Amerika’da okutanların polisi mi bize başka ülkeler lehine faaliyet öğretecek? Bizi de kendiniz gibi beysbol sopası ile terbiye olacak mı sandınız? Haddinizi bilin!”

Sonra n’oldu? Beysbol sopalılar gemileri İskenderun’a yanaştırıp yükünü döktü. Ucu konu komşuya doğrultulmuş füzeler için rapmalar çıktı gemilerden. Kimse duymadı bunu. Komuşlarına karşı silahlanmanın, tedbiren(!) de olsa ne kadar ürkütücü olduğunu kimse kafaya takmadı. Herkes, “Adamlar bizi korumak için gönüllerinden kopmuş füze vermiş, şu düzen bozucu serserilerin yaptığına bak!” diye limanda Yankee’lerin karşısında dikilen vatandaşı hedef gösteren yandaş medyanın verdiği kadarını gördü çünkü.

Neyse ki Sneijder imdada yetişti. Geliyor mu, gelecek mi, ay bugün işi çıkmış yarınkine binecekmiş, geliyormuş da anahtarları unutup dönmüş diye iki haftadır ağzımızdan burnumuzdan çıkacak kadar Sneijder konuşuldu.

Türkiye, bir “emekliliği gelen yıldız topçu” cennetidir. Performansı yüzde 80’lere, 70’lere düşmüş, hâlâ gençliğinde aldığı abdestle aynı namazı kılmaya uğraşan, emekli olmadan futbola çok para ödeyen şu memlekette, azıcık birikim yapayım diyen bir sürü emektar gelip burada emekli olur. Dünyaca ünlü sayılabilecek yıldızlar gelip iki sene burda oynar, para yaparlar. Üstelik kendilerini sevdirdilerse, emekli olduktan sonra hocalık yapmaya da gelebilirler. Her zaman söylüyorum, Türkiye’de paşanın ve topçunun eskisi boşta kalmaz, en kötü ihtimalle yorumcu olur. Sneijder de hoş gelmiş, sefa gelmiş.

Yayıncı kuruluş, ligin esas çocuklarının ikinci yarıya iyi başlayamamasından büyük dehşete düştü. Birkaç haftadır durumu düzelmiş sayılsa da ligin en iddiasız takımlarından olan Elazığ, Fenerbahçe’yi neredeyse paralıyordu. Galatasaray, Beyefendi’nin Paşa’sı karşısında dağıldı. Trabzon ve Beşiktaş’ta da iş yok. O yüzden Sneijder’in gelişi hem ülke gündemine hem de yayıncı kuruluşa ilaç gibi geldi. Oynayabilecek mi? Quaresma gibi dağılıp gidecek mi yoksa Kuyt gibi yıllardır Türkiye’de oynuyormuşçasına uyum sağlayabilecek mi? Bunları zamanla göreceğiz. Ama en azından günü kurtarmak açısından Sneijder’e çok şey borçluyuz. Bekletti, etti ama çok iyi zamanda geldi neyse ki, sağ olsun.
Gündemi Sneijder’e kilitleyenler için şunu sevinerek bildirmek isterim ama.

Belçika, Hollanda ve Almanya basını Sneijder’in Türkiye’ye gelişinden çok Gençlerbirliği’nin yeni forveti Björn Vleminckx’in bir maçta dört (buçuk) gol atmasını ilgi çekici bulmuşlar. Yani sizin gündeminizi dolduran Sneijder onlarda nisbeten az yer tutmuşken Gençler’in yeni “Flying Dutchman”ı Avrupalıların daha fazla gündemini işgal etmiş. Bunda şaşıracak bir şey yok şüphesiz, hepimizin elinin altında hatta elinin içinde internet var artık. Üşenmeyin de bir bakın bakalım başka ülkelerin gazetelerine, haber sitelerine bakalım devrimci avukatların birer birer toplanması, Grup Yorum üyelerinin gördüğü zulüm, İskenderun’a indirilen füze rampaları ya da barış süreci ile ilgili onlarda mı daha çok haber var yoksa bizimkilerde mi? Tabii ki onlarda. Çünkü artık bizde, gerçekten yana olmakla gerçekmiş gibi gösterilene yandaş olmak arasında de bir uçurum var, vicdanların içine gömüldüğü, karanlık ve derin bir uçurum.

Sneijder gelmiş diyorlar, hoş gelmiş. Gelenimiz çoktu bu ara, kusura bakmasın, ilgilenemedik.

[email protected]