Yüzü kızaran hayvan

Biri ar damarı, öteki ar perdesi. Ar damarının, ar damarı çatlağının , ar damarı olmayanların, ar damarı çatlamayanların ve de elbette ar damarı çatlağını umursamadan bey gibi yaşayanların şifresi çözülmüşken yoksul ve yoksun halkın sırtına şimdi bir de “ar perdesi sorunu” yüklendi.

Ar damarı ile ar perdesi arasındaki farkı bulmak ar damarı ile ar perdesi arasındaki ilişkiyi anlamak çok kolay. Mal meydanda. Ar damarı çatlayanlarla, ar perdesi yırtılanlar milyonların gözü önünde utanıp sıkılmadan küfürleşip boğazlaşıyor.

Ar damarı sorunsalı(!) olanca cazibesiyle gündemde ama ar damarının yeri belli değil. Dün de bilen yoktu, bugün de. Vicdanda mı cüzdanda mı, kutuda mı kasada mı bilen yok.

Yeri bulunsa, bu kez ar damarı çatlağı sorunu var. İki aspirin bir gripin yetmiyor. Teşhis ve tedavi yöntemleri bilinmiyor. Bilim dünyasında kalp damar hastalıkları var, ar damar hastalıkları yok.

Ar perdesi için de belli ki aynı sorun yaşanacak nedir ne değildir aranacak, yeri yurdu sorulacak.

17 aralık devlet soygununun cennet-cehennem sınırlarını aşıp yasamayı, yürütmeyi, yargıyı kuşatmasından bu yana sorunun yoğun bir biçimde tartışıldığı belli. Tartışanlardan kimi tıbba karşı, hukuktan yana kimi hukuka karşı, tıbtan yana. Savcı isteyen “zalim” de var , doktor diyen “mazlum”da.

Bütün bunlar yetmiyor tarihin en büyük soygunu “ar damarı” sorununa “ar perdesi” sorununu ekliyor.Büyük soygun ar damarını çatlatıyor, ar perdesini yırtıyor.

YÜZÜ KIZARAN HAYVAN
Ar damarı ile ar perdesinin yolları insanın yüzünde buluşuyor. Kimi insan utanıyor ,anında yüzü kızarıyor.Kimi insan asla utanmıyor, yüzü hiç kızarmıyor. Mark Twain’in insana “yüzü kızaran hayvan” dediğini okuyunca, insan haklı olarak “nasıl bir hayvan” sorusuna yanıt arıyor.

Şükürler olsun Google yoldaş verdikçe veriyor.Yanıt evrim kuramının babası Charles Darwin’den geliyor.1

“İnsandan başka yüzü kızaran hayvan olduğundan söz etmek için sağlam kanıtlar gerekiyor” diye başlıyor “yüz kızarmasının en tuhaf ve en insancıl bedensel ifadelerden biri olduğunu..” söylüyor.

Ona göre yüz kızarmasına nedeni olan bir sürü etken var.Suç işleyenin de, öfkeden kanı tepesine sıçrayanın da , mutluluktan dört köşe olanın da, herhangi bir nedenle utanın da yüzü kızarabiliyor.

“Akıl karışıklığının” bir nedeni olarak utanma duygusu çok önemli. Akıl karışıyor, inkar başlıyor. Zihin bunalıyor, unutma geliyor. Demedim’lerin, gitmedim’lerin, almadım’ların kaynağı bu. Utanç duygusu tutsakları camda başka damda başka anlamsızlık üretiyor.

Örneğin tehdit ediyor, korkutuyor, yalan söylüyor, küfrediyor, hakaret ediyor, meydan okuyor , küçümsüyor, iftira ediyor, huzursuz ediyor.

NASIL GÜVENEYİM
Darwin’e göre bizdeki karşılığının dışında yüzü kızarmayanlar da var. Örneğin bebeklerin utançtan yüzü kızarmıyor.Geri zekalıların utanca bağlı yüz kızarıklığı sorunu yok. Bir de yüz kızartıcı suç işleyen hırsız ve arsızın yüzü asla kızarmıyor. Utanmadıkları için saklanma ihtiyacı da söz konusu değil.Utanmıyor, kızarmıyor, saklanmıyor. Hırsızlığı da arsızlığı da, zulmü de baskıyı da emeğini ve malını çaldığı insanların gözünün içine baka baka yüzü asla kızarmadan yapıyor.

Mark Tawin’ın da, Charles Darwin’in de yaklaşımları yanlış:

Mark Twain insana “yüzü kızaran hayvan” değil, “ yüzü kızarmayan hayvan” demeliydi.

Charles Darwin “yüz kızarmasının” değil “ ar damarı ile ar perdesinin en tuhaf ve en insancıl bedensel ifadelerden biri olduğunu” söylemeliydi.

Ne bilsin garipler diyesi geliyor. Belki onlar da utanmasını bilen, yüzü kızaran insanlara güvendiler. Belli ki ne ar damarı çatlayan, ne ar perdesi yırtılan devlet ve siyaset adamı gördüler.Dahası böyle bir Türkiye’ye hiç gelmediler.

1Charles Darwin, İnsan ve Hayvanlarda Duygunun İfadesi,1872. Gün Yayıncılık