Uzayan Uzun Depresyon

Kriz kapitalizmin yenilenmesini ve kapitalizmden kopuşları hazırlayan temel dinamiktir. Krizsiz kapitalizm olmaz. Kapitalizm krizle yenilenir. Kriz kapitalizmin yenilgisini hazırlar.

Yukarıdaki gerçekleri ilk kez Marks sistematik tarzda saptayarak, formüle etmişti. Ancak bu konuya bir o kadar değerli katkı da Kondratief'ten gelmişti.

Kondratief Marks'ın saptadığı ortalama beşer yıllık kriz ve çıkış döngülerinin, aslında daha uzun salınımlı çevrimlerin içindeki küçük parçalar olduğunu göstermişti: Kapitalizm esasen 20-25 yıllık uzun genişleme ve onu izleyen bir o uzunluktaki depresyon/daralma dönemlerini yaşar. Depresyon kolundaki krizler özellikle önemli toplumsal sonuçlar yaratırlar.

Son uzun genişleme dönemi 1940'ların sonu ile 1970'lerin ortası arasındadır ve o zamandan beri de uzun bir depresyon dönemi devam etmektedir.

Dikkat edilirse son depresyon epizodu daha eskilerine göre biraz uzamıştır ve içindeki krizler (her birisi global ölçekte etkili olmuş olan 1994-1995, 2000-2001 ve 2007-2008 çöküşleri) giderek derinleşip şiddetlenen bir karakter sergilemektedir.

* * *
Bu konuda mutlaka anmamız gereken bir diğer isim Mandel'dir. O'nun katkısı uzun depresyon dönemlerinden çıkış için gerekli ekonomik, siyasal düzenlemelere dikkat çekmiş olmasıdır.

Depresyondan çıkış eş zamanlı etki göstermesi gereken birkaç faktöre bağlıdır: Kapitalist üretim sisteminin yenilenmesi, yeni bir emek örgütlenmesi biçimi, bu ikisiyle ilişkili olarak yeni teknolojilerin üretime uygulanması, eski dönemde daha düşük derecede kapitalize olmuş coğrafyaların kapitalist düzene eklemlenmesi, bu bakımdan gerekirse askeri yöntemlerin kullanılması-işgaller.

Örneğin, 19. yy sonundaki depresyondan çıkış makineli üretimin yaygınlaştırılması ve Taylorist emek örgütlenmesinin uygulanmasıyla aşılmıştı. İkinci emperyalist savaş sonrasındaki uzun genişlemenin altında Fordist üretim sistemi yer alıyordu. Aynı zamanda, savaş aşırı derecede şişmiş sermaye birikimini eritmiş, yeni coğrafyaları emperyalist sistemin ekonomik işgaline hazır hale getirmişti.

Sayılan faktörler içinde, şimdiye kadar, daha kritik olanı, daha doğru bir deyişle gerek şart konumunda bulunanı yeni teknolojilerdi. Yeni teknolojiler ortalama kar oranlarını eski dönemin üzerine çıkarmayı sağlamış, istihdam hacmini de genişleterek, karın realizasyonuna izin vermişti.

* * *
Şu anda, kapitalist sistemin tıkandığı nokta da burasıdır. Artık makineler bilgisayar sistemleri-ağları tarafından kontrol edilmektedir. Bilgisayar teknolojileri, emek-gücünü ileri derecede ikame etmiştir. İlk bakışta bu gelişme sıfır hatayla üretime olanak tanıması, üretim hızını, üretkenliği artırması ve emek-gücünden kaynaklanan bazı sorunları bertaraf etmesiyle ortalama kar oranlarının düşmesi biçiminde ortaya çıkan temel sorunu kökünden çözecek izlenimini vermektedir.

Ancak gerçek durum hiç de öyle değildir. Bunun nedeni, emek-gücünün teknolojiyle ikame edilmesinin toplam talebi daraltması ve işsizliği iki haneli yüzdelere yerleştirmesidir. Kısacası teknolojik yenilenmenin ortalama kar oranlarını yükseltme açısından sağladığı avantajlar, karın realizasyonu için gerekli olan talep canlanması yaratılamadığı için, etki gösterememektedir. Bir başka deyişle bilgisayar teknolojileri kapitalist üretim sisteminin birinci (üretim araçları üreten) ve ikinci (tüketim malları üreten) kesimleri arasındaki dengesizliğe kalıcı bir nitelik kazandırmaktadır.

O nedenle, sermaye açısından ortalama kar oranlarının ve hatta karın azalması biçiminde tecelli eden sorunun çözümünde teknik-teknolojik gelişmelerin sağlayacağı avantajın sınırına gelinmiştir. Teknolojik gelişme, kapitalizm koşullarında, burjuvazinin derdine çözüm olmak anlamında, kendi önünü tıkayan bir gelişme aşamasına ulaşmıştır.

* * *
Artık bu yeni dönemde, büyük tekellerin ve arkalarındaki emperyalist devletlerin savaşları kışkırtmalarının nedeni budur.

Kapitalizmin emek-gücüne verebileceği herhangi bir şey kalmamıştır. Yeni bir sosyal devletçi dönemin Avrupa coğrafyasında bile yerleşiklik kazanma şansı bulunmamaktadır.

* * *
Olumsuz gibi görünen bu ortamda farklı bir noktaya değinmek gerekir: Sol bütün dünyada bu krize hem ideolojik-siyasal hem de örgütsel düzlemde hazırlıksız yakalanmıştır. Ancak uzun depresyon aşamasının bu kez çok uzun sürme ihtimali gayet güçlüdür. Örneğin işsizlik sorununa dünyanın hiçbir bölgesinde kalıcı bir çözüm bulunamayacak, son krizden önceki istihdam rakamları bir hayal olarak kalacaktır.

Dolayısıyla, emek sorunları üzerinden hareket eden, sonra bu düzlemi siyasal bağlamlı sorunlarla ilişkilendirebilen düzen dışı bir solun önünde geniş bir hareket alanı bulunmaktadır. Kaçan hiçbir şey yoktur ve perde esas şimdi açılmaktadır.