Sağlık Bakanlığı’nın “Kontrgerilla” Taktiklerine Karşı 19-20 Nisan Grevi

Türkiye’de sağlık sektöründe Sağlık Reformları ya da Sağlıkta Dönüşüm olarak tanımlanan süreç en önemli tartışma konusudur.

Sağlık Bakanlığı 2004 tarihli bir yabancı kitabı (ABD-Oxford Üniversitesi) 2009 yılında “Sağlık Reformunun Doğru Yapılması: Performans ve Hakkaniyetin Geliştirilmesi İçin Kılavuz” başlığıyla Türkçe’ye çevirdi. Bu işin baş editörlüğünü de Sağlık Bakanı yaptı.

Kitap, Sağlık Bakanlığı’nın Sağlıkta Dönüşüm’ü ve bu konudaki tarafları nasıl kavradığını göstermesi açısından son derece öğretici. Özellikle 63-86. sayfalar arasındaki “Siyasi Analiz ve Stratejiler” bölümü.

* * *

Bakanlığa ve Sağlık Bakanı’na göre, “Sağlık sektörü reformu temelde bir siyasi süreçtir.”

Yıllardır, sağlıkta dönüşümü bilimsel ve etik kriterlerle eleştirenleri siyasal ve ideolojik davranmakla suçlayanların yukarıda dikkat çektiğim bölümün ilk cümlesini böyle kurmaları, işin başından beri gerçek niyetlerinin ne olduğunu gayet açık biçimde ortaya koyuyor.

Sonra Reform İçin Siyasi Stratejiler başlıklı alt bölüm geliyor.

Burada özel olarak dört siyasi strateji tartışılıyor: “Oyuncuların pozisyonunu değiştirmek için pazarlık”, “Güç kaynaklarının dostları güçlendirmek ve düşmanları zayıflatmak için dağıtılması”, “Yeni dostlar oluşturmak ve düşmanların cesaretini kırarak oyuncuların sayısını değiştirmek”, “Sorunun ve çözümün algılanışının değiştirilmesi”.

Dikkat. Bir ülkenin Sağlık Bakanı düşmanlardan, onların zayıflatılmasından, bunun için özel güç taktiklerinin kullanılmasından söz ediyor.

Oyuncuların pozisyonunun değiştirilmesi için vaatler, ticaret ve tehditler gerekecektir. Pazarlıklar vaatleri içerebileceği gibi, tehditleri de içerebilecektir. Bir oyuncunun pozisyonunu değiştirmesinin neye mal olacağını bilmek, fiili bir teklifi ya da tehdidi gerektirebilecektir.

Güç kaynaklarının dağılımı açısından, muhaliflerin kaynaklarının (maddi ve manevi) geriletilmesi gerekecektir. Reformu destekleyenlere para, personel, tesis verilmeli muhaliflere bilgi sağlanmamalı, insanların onlar için çalışması engellenmeli, medya muhalifleri desteklememe konusunda yönlendirilmelidir.

Düşmanların cesaretini kırmak için, muhalif koalisyonların nasıl bölüneceği konusu üzerinde düşünmek önemlidir. Örneğin hekimlerin ve tıp birliğinin bölünmesi gibi.

Sağlık reformu için gereken siyasi seferberlik verilerle olduğu kadar, hissiyatla da ilgilidir, bu nedenle politikalar sembollerle (örneğin popüler bir sanatçı) ilişkilendirilmelidir.

* * *

Demek ki, Sağlıkta Dönüşüm’ün içinde tehdit, güç kullanma, halkın değerlerini manipüle etme, rüşvet verme, kamuoyu yönlendirme, hepsi varmış ve bunlar bu işin kitabındaymış.

Sağlıkta dönüşüm karşıtlarının seslerinin bu denli az duyulması, karşı çıkanların sürülmesi, tehdit edilmesi, görevden alınması, TTB ve SES hakkında olmadık söylentilerin yayılması, yandaş kitle örgütlerinin yaratılması, muhaliflerin fikirlerinin basında bu denli az yer bulması boşuna değilmiş.

ABD’de CIA’nın Türkiye, Filipinler, Arjantin, Şili, Küba, vb masalarında, rejim muhaliflerinin nasıl susturulacağına ilişkin özel çalışmaların yapıldığını hep biliriz.

Şimdi karşımızda sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması ve tıp tekellerine açılması operasyonu için hazırlanmış bir “kontrgerilla” kitabı bulunuyor. Baş Editörlüğünü Sağlık Bakanı yapıyor.

Kitap çeviri olduğu için “düşmanların” kim olduğu açıkça yazılmıyor. Ancak tartışmalardan meslek örgütlerinin, sendikaların, bazı siyasi partilerin, kısaca Onlar gibi düşünmeyenlerin böyle kodlandığı açık.

* * *

Demek ki hedefleri moral bozmak, güçsüzleştirmek, kamuoyunu yönlendirerek bizi etkisizleştirmekmiş.

Bu haftanın gündemi 19-20 Nisan.

Bu iki gün Türkiye tarihinin en büyük sağlıkçı grevine tanık olacak.

Sağlık Bakanlığı’nın “düşmanları”, 13 Mart En Büyük Sağlıkçı Mitingi’nde olduğu gibi, morallerinin ve mücadele azimlerinin düzeyini kanıtlayacaklar.

19-20 Nisan Sağlık Bakanı’nın boynuna giderayak asılacak GREV pankartı olacak.

Moral bozmakmış, güçsüzleştirmekmiş: Görürsünüz siz.