Kürtçe Kimle İletişim Kurmanın Aracı Olacak ?

Kürtçe konuşmak, Kürtçe eğitim almak Kürtlerin en temel hakkıdır. Doğru budur. Bu doğruya, Türkiye burjuvazisi ve devleti çok sancılı bir süreç sonunda, şimdi daha yakın bir pozisyondadır.

Ancak daha mikro ölçekli bir doğru, daha kapsayıcı farklı bütünlükler içinde farklı anlamlara da işaret edebilir. Örneğin sağlık kurumlarının tek elden yönetimi doğru olanıdır. Oysa sendikalar ve sol bu doğruya SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığına devredilirken karşı çıkmıştı. Bu tutumlarında haklıydılar da. Çünkü devirdeki esas amaç hastanelerin özelleştirilmesine olanak tanıyacak bir kurumsal bütünlüğün sağlanmasıydı.

* * * *

Kürt sorununda işlerin değişik bir mecraya doğru seyrettiğini uzun zamandır yazıyoruz. Şimdi bu iddia bakımından netliklerin ortaya çıktığı bir sürece giriliyor.

Türkiye, kendisine ABD tarafından, İslami ve Türki coğrafyalarda tanımlanan yeni görevlerini layıkıyla yerine getirebilmek için kendi arkasını sağlama almak zorundadır. Bu açıdan Kürt sorununun bir biçimde çözülmesinin özel bir önemi vardır.

Üstelik Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü, Irak'tan çekilmeyi planlayan ABD açısından da arkanın sağlama alınması anlamına gelmektedir. Irak'a ait Kürt sorunu Talabani-Barzani ikilisi üzerinden oluşturulan denklemle bir biçimde çözümlenmiştir. Ancak Kürtler ne yalnızca Irak'ın ne de yalnızca Türkiye'nin gerçekliğidir. Sorun bölgesel niteliklidir, çözümü de o nedenle bölgesel ölçekte ele alınmak zorundadır.

Türkiye Kürt sorununun çözümündeki temel amaç Kürt hareketinin her açıdan (ideolojik, siyasal, askeri) ehlileştirilmesi, düzen sınırları içine çekilmesidir.

Bu temel amaca ulaşmak için birkaç stratejinin aynı anda uygulamaya sokulması gerekmektedir ve şimdilerde planlanan da budur.

Stratejiler içinde şunlar vardır: Kuzey Irak Kürt ve Türkiye yönetimlerinin birbirlerine yakınlaştırılması PKK'nın saf dışı bırakılması ve/veya silahsızlandırılması ya da silahlı bölmesinin iyice marjinalize edilmesi Türkiye Kürtlerinin İslamizasyonu ve/veya Kürtler'de zaten oldukça etkili olan İslam'ın daha da yerleşiklik kazanmasını sağlayacak yüklenmelerin gerçekleştirilmesi İran'ın bu plana bir biçimde ortak edilmesi (ki Obama ile birlikte İran ve ABD yönetimleri arasındaki yakınlaşmanın koşul ve/veya sonuçlarından birisi bu olabilir) ve en nihayetinde Kürtçe'nin önündeki engellerin, en azından bunca acılar yaşamış Kürt halkını kısmen tatmin edecek kadar kaldırılması.

* * * *

Kesin olan şey bu senaryoda İslami boyutun belirleyici olacağıdır. İslam bir siyasal ve ideolojik araç olarak hem Müslüman halkları içeriden fethetmenin aracıdır hem de Türkiye halklarını birleştirici, daha doğrusu Türkiye'yi çözerek yeniden kurmada kullanılacak ve Kürt kimliğinin üzerine oturtulan bir üst belirleyen olarak düşünülmektedir. Bunda şimdiye kadar epey yol alındığı kabul edilmelidir. 2002 ile 2007 seçimlerinde AKP'nin Diyarbakır oylarının belirgin artışı, son iki haftadır Kürt illerini turlayan Erdoğan'ı karşılayan kalabalıkların büyüklüğü ve coşkusu, DTP'nin altındaki zeminin zaten oynamakta olduğunu gösteriyor.

Bu senaryonun gerek Türkiye sosyalist hareketi gerekse Kürt hareketi açısından büyük tehdit olduğu maalesef bugün yeterince anlaşılamıyor. İslamileştirilmiş ve Barzanileştirilmiş Kürt tabanı Kürt hareketinin sonu olur. İslamileştirilmiş işçi sınıfımız vahşi kapitalist politikalar karşısında daha da pelteleşir, hatta cenk arzusuyla işsizliğini bile unutur. İslamileştirme yeterince başarılı olmadığı takdirde de, Kürt hareketinin içe kapalı kimlik mücadelesi tarzı, egemenlerin elinde halkları birbirine düşürmenin her zaman için iyi bir aracıdır.

* * * *

Türkiye çok etnisiteli, çok halklı bir yapıdadır. Cumhuriyet rejimi bu zeminde gelişen sorunu çözmek istememiş, çözememiştir. Şimdi halkları birleştirmek için İslam devreye sokulmaktadır. Ancak bu birlikten umulan, emperyalizm karşısında köle, bölgede askeri hedefler peşinde koşan, emekçi sınıfları diz çöktürülmüş bir ülke yaratmaktır.

Bu arada Kürtçe'nin belli ölçülerde serbestleştirilmesinin egemenler açısından herhangi bir sakıncası yoktur.

Sorun, bizim, Türkiye'nin yoksullarının, işçi ve emekçilerinin, hangi etnik kimlikten olurlarsa olsunlar birleşmelerini isteyip istemediğimizdedir. Eğer istiyorsak bunun tek geçerli aracı sınıf kimliğidir ve o kimlik sınıfımızın İslamileştirilmesinin, pelteleştirilmesinin önündeki tek engeldir.

Kürtlerin tamamen haklı olan kimlik talebi ancak bu eksende yerini bulur. Kürtler karar vermeliler: Dillerini bir emekçi iktidarı için mi, yoksa Barzani-ABD-AKP çizgisini güçlendirmek için mi kullanacaklar ?