Başbakan’ın klonları!

Daha önce yazmıştım, tek bir örnek bile yeter, “seçim barajı” için “biz getirmedik ki biz kaldıralım” diyen bir “zihinin/zihniyetin”, politik olarak değerlendirilmesi gereksizdir. Her türlü kıymet-i harbiyeden düşmüştür. Ancak mizahın konusu olabilir. Buna benzer yüzlerce örnek verilebilir.

Kıymet-i harbiyeden düşmüştür düşmesine ama eğer mantık, adalet ve tutarlılıktan yoksun, hatta “marazi” bu söz ve kararları tartışmasız gerçeklermiş gibi kabul eden önemli oranda bir kitle varsa tüm toplum tehlikededir.

Asli görevi eleştiri, sorgulama, araştırma, tarafsızlık olan kurumlar da buna katılmışsa durum daha vahimdir. İşte medya, işte yargı, işte üniversite, işte kendi gelenekleriyle övünen mülkiye ve dışişleri, hatta diyanet. Hepsinin asli görevi siyasi saçmalara kılıf hazırlamak, onları rasyonalize etmek.

Bir çeviri faciası olduğu anlaşılan “faiz lobisi” saçmalamalarını mantıklı, tutarlı hale getirmek için ne yapacaklarını şaşırdılar. Nerede ise “İstanbul Üniversitesi Faiz Lobisi Ana Bilim Dalı” kuracaklar. Başbakan’ın “kızlı-erkekli” lafı üzerine yurt müdürleri, inşaat sektörü çoştu. Yasaklamalar açıklamalar... Eh bir de “İstanbul Üniversitesi Kızlı-Erkekli Ana Bilim Dalı” yakışır!

Başbakan’ın ve adamlarının derin mi derin Gezi analizleri, yargımız tarafından iddianameye dönüştürüldü. Üşenmeyin, İzmir Gezi iddianamesini okuyun.

Medyamız açmadık “perde arkası” bırakmadı, deşifre etmedik “plan” bırakmadı! Hergün en az üç gazete bu manşetlerle çıkıyor. Ne gizemli bir ülkeymişiz arkadaş, bitmedi gibi planlar!

Güncel bir örnek:

İstanbul’ da, Bahçelievler Yenibosna Aksa Camii İmamı, cuma hutbesinde anlatıyor: “(...)Ülkemizin yükselen değerlerine tahammül edemeyenler var. Açık ve net söylüyorum komşumuz Suriye’de yüz binin üzerinde kardeşimiz katledildi kimsenin gıkı çıkmazken, Taksim’de üç beş tane ağaç kesiliyor diye günlerce nöbet bekleyen Alman basını var. Hatay’ı karıştırmak için günlerce plan, projeler yapılıyor. Ülkemizi karıştırmak için planlar yapıyorlar” Ama en çarpıcı olanı öğrencilerle ilgili: “(...)stüdyo dairelerde kız erkek birlikte evlilik hayatı yaşıyorlar... Çocuklarımızın üstünde Lions klüpleri, Masonlar ciddi çalışmalar yapıyorlar...”

Konuşmanın metnini okuyun, aynı Başbakan! Adeta Başbakan’ın klonu!

Bir diğer örnek Egemen Bağış’ın sözleri: “(...) Suriye’de 2 yılda 100 bin kişi öldü. Gıkı çıkmayan uluslararası medya, Taksim’deki basit bir gösteri için 8 saat aralıksız yayın yaptı. Sanki dünyaya bir iç savaş yaşıyormuşuz gibi gösterdi... Suriye’de 100 bin kişinin hayatını kaybetttiği olaylarla kıyaslarsanız devede kulak...”

Valilerin, akademisyenlerin, köşe yazarlarının, belediye başkanlarının konuşmalarına bakın, aynı tarz aynı bakış açısı.

Kuşkusuz bir bakış açısının/görüşün yaygınlığı ya da liderin dediğinin süratle kitle tarafından benimsenmesi, tek başına o görüşü yanlış/geçersiz yapmaz. Ama hiçbir zihinsel eleştiriye sorgulamaya tabi tutulmadan bu yapılıyor ise önce karşılıklı anlama çabası ortadan kalkar, duvarlar örülür, ardından toplumsal yarılma gelir. Yaşadığımız budur.

İşte dış politika belki de literatüre insanlık tarihinin, en başarısız, en öngörüsüz ve en yetersiz dış politika süreci olarak geçecek günler yaşıyoruz. Ama iktidar partisinin iç mekanizmaları buna bir çözüm bulmak için çaba göstermiyor. Tabanından da bir eleştiri yok.

Bu bakışın yansıması Ahmet Atakan’ın katlinden sonra, Twitter’de açılan #DamdanAtlamaEyleminiDestekliyorum etiketi. Olanağı olanlar bu etikete yazılanları okusun. Hadi ilk yazan provakatör, ya destek verenler? Yargı zaten aynı kafada olmasa, benzeri yüzlerce örnekte olduğu gibi hareketsiz kalmazdı. Ta Rusya’dan ODTÜ’ye laf yetiştiren Başbakan ya da iktidar bileşenlerinden tek bir eleştiri duydunuz mu?

Cuma hutbesine dönelim. Habere göre, cemaatten bir kısmı “hükümet sözcülüğüne soyunmuş” imamı uyarmış, bir kısmı camiyi terk etmiş. Sonunda camii cemaatini de böldünüz ya helal olsun size!

Sözüm gene Başbakan’a destek veren yurttaşlarımıza, nereye gittiğimizi sorgulayın. Nasıl bir ülkede yurttaşlar bir ölümün ardından kitlesel olarak zafer çığlığı atar, dalga geçer. Anlaşılıyor ki desteklediğiniz kadrolar bu gerilimi görmüyor/önemsemiyor/bilinçli arttırıyor. Siz görün, siz uyarın.

En önemlisi, ülke bir arada yaşama krizi sancıları yaşarken, iktidar attığı her adımda, toplumu kutuplaştırıyor geriyor.

Kalkmış bir de camiiyle cemevini birleştireceğiz diyorlar!

Derhal elinizi Tuzluçayır’dan çekin!