Kısır döngü

Her bir yasayı ve yeni uygulamayı, hukukun genel ilkeleri, şeffaflık, hesap verilebilirlik, demokrasi gibi ilkelerle değerlendirip eleştirebiliriz. Ama bu tarz bir değerlendirme, artık gerçek üstü bir hal almış olan ülkemizde eksik kalacaktır. Bu eleştiri ve değerlendirmelerde AKP’li kadrolara ve yazar/bilimadamı görünümlü destekçilerine bu temel ilkeleri hatırlatmak gereksiz, hatta asıl gerçekliği gözden kaçırmamıza neden olabilecek hataya yol açabilir. Yanlış anlaşılmasın yasaları uygulamaları teknik yönleriyle de tabii ki değerlendireceğiz, eleştireceğiz ve anlatacağız. Ama son dönemlerdeki yasalaşma faaliyetlerinin asıl gerekçesi “korku ve cemaatle mücadele”dir. Bu süreçte avantaj elde etmek istiyorlar. O nedenle değerlendirmelerde bu yaklaşım ihmal edilmemeli.
MİT yasası üzerinden değerlendirelim. Biliyorsunuz AKP kısaca MİT yasası olarak bilinen Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nu değiştirdi. Cumhurbaşkanlığı tartışmaları başlayıncaya kadar hukuku aklına getirmeyen, Anayasa’ya aykırı olduğunu bile bile kanunları onaylayan Reis-i Cumhur ne yapacak bilemiyoruz. Gene başkanının, kendisini “evlenme vaadi ile kandırılmış genç kız gibi” hissetmesinden önce, pek uyumlu çalışan Anayasa Mahkemesi’nin de ne yapacağını kestiremiyoruz. Aralarındaki kavga/uzlaşma belirleyecektir sonucu.
Ama yasayı hazırlayan, imza atan, onaylayan, destekleyen, öven politikacı/gazeteci/bilimadamlarının bu yasanın Anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu bilmemeleri mümkün değil. Burhan Kuzu bile bilir!
Bu sadece MİT yasası için geçerli değil. HSYK, Adalet Akademisi, Tam Gün, vs... tüm bu yasaların demokratik bir ülkede “teklif dahi edilemeyeceğini” bal gibi bilirler. O nedenle ya hazin ve zavallı gerekçelerle haklılaştırmaya, rasyonalize etmeye çalışıyorlar. Ya da kağıt üzerinde fiyakalı ve haklı görünen “çağın gerekleri, küresel gelişmeler, şeffaflığı arttırmak” gibi gerekçelerle TBMM’ye sunuyorlar.
MİT yasasını savunurken Bakan, bu gerekçelere de dayandı: “Millî İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetleri yasadaki görevleriyle sınırlıdır. Sayın milletvekilleri, özellikle yüce Meclise şunu ifade etmek istiyorum: Şu anda MİT’in çalışmalarının büyük kısmı yasasından ziyade gizliliği olan bir yönetmelikle yürütülmektedir ve buraya getirdiğimiz düzenlemelerin bir kısmı o yönetmeliktedir. Yanımda var, burada, yönetmelik de isteyene gösteririm... (Devamla) - Şimdi, biz ilk defa MİT’in yasasını şeffaf şekilde, bakın, burada, Mecliste tartışıyoruz ve artık, yönetmelikle değil, Meclisin çıkardığı yasayla ve tamamen meşru zeminde, hukuki zeminde MİT çalışmalarını yürütecektir ve şu anda bunu birlikte görüşüyoruz. Yani, bu yasanın, bu yasa teklifinin Meclise gelmesi aslında MİT’in saydamlığı açısından da çok önemlidir, onu ifade etmek istiyorum”
Yani yasa ile yapılması gereken bazı düzenlemeler hala o yönetmelikte.
Yani bu güne kadar “gizli yönetmelik” vardı ama, şeffaf bir şekilde yasaya dayanılarak yapılacak istihbarat işi artık.
Bu şeffaflık gösterisine tüm iyi niyeti ile yaklaşan CHP Mersin milletvekili Aytuğ Atıcı yönetmeliği görmek isteyince olanları tutanaklardan takip edelim:
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Onun dışında, Sayın Atıcı’nın, burada, yönetmelikle ilgili... Yönetmelik yanımda. Tabii, içinin gizliliği var. Bu yönetmeliği göstereyim dedim, gösterdim de. Kürsüde de gösteririm.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Yani, o bir gizli yönetmeliktir ve yönetmelik şu anda da yürürlüktedir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Bakan, müsaade ederseniz, ben geleyim göreyim efendim.
(Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın Komisyon sırasına yürümesi ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’la konuşması)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Yerinize oturun. Ben müsait olunca gelirsiniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Peki.
Yönetmeliği gördü mü Aytuğ Atıcı? tabii ki hayır.
Hepimizin gördüğünden fazlasını göremedi! Bakan’ın elinde salladığı bir kitapçık! Meclis TV’yi izleyenler de gördü zaten “gizli yönetmeliği”!
Ne yazar içinde? Kime ne yetki verir? Kanuna uygun mu? Anayasal hak ve özgürlüklere uygun mu?
Sadece bizler değil AKP’li milletvekillerinin de içeriğini gördüğünü sanmayın.
İşte milli irade, işte saydamlık! O kadar saydam ki göremiyorsunuz bile!
Asıl konumuza dönelim demokrasilerde gizli yönetmelik olamayacağını, normlar hiyerarşisini, kanunun içeriğindeki aykırılıkları, Bakanlar ve milletvekilleri bilmeyebilir mi? Hadi diyelim bu kadar derin bir cehaletle malul siyasiler. Danışmanlar, bürokratlar bu kadar açık hukuksuzlukları bilemeyebilir mi?
Kuşkusuz bal gibi biliyorlar. Peki niye böyle kaba ihlaller içeren yasaları çıkarıyorlar? Başlangıçta söylemiştim gerekçelerini: Korku ve cemaatle mücadele!
Savaş suçlarını, yolsuzlukları, oy kaybını “korku” yasaları ve üstü örtüllü af düzenlemeleri ile telafi edemeyecekleri açık. Ama asıl fiyasko, cemaatle mücadelede sıkıntı yaşadıkları alanlarda, yasa yaparak üstünlüğü ele geçireceklerini zannetmeleri ve bu yaklaşımın nasıl bir kısır döngüye yol açacağını öngörememelerinde.
Değiştirecek yasa kalmayınca acep ne yapacaklar!