Röntgen

KENTİN SESİ - İZMİR Yazıları

Marksizmle ilk tanışmaya başladığımda kendi kendime şöyle demiştim: “Madem marksistler herşeyin bilgisine ve analizine bu kadar muktedir, o zaman bu çağda bir marksist olmak için gerekli en önemli kanıtı onun en güçlü olduğu alan olan politik-ekonomide görebilmeliyim.” Yo hayır, aradığım şey öyle yeni üretim teknolojilerine dayalı yeni sınıf analizleri gibi “derin” kuramsal çıktılar değil basbayağı ampirik bir şeydi. Yani bir marksist çıkıp, borsada paranın dibine vuracaktı ve ben de işte demek ki marksizm haklıymış diyecektim.

Ne vardı kafamda o zamanlar hatırlamıyorum belki de Thales’in hikayesi dürtüyordu biinçaltımda beni. Hikayeye göre Milaslı filozof ve matematikçi Thales kafasını kitaplar ve araştırmalardan kaldıramazken halk onunla para getirmeyen bu boş uğraşıları nedeniyle dalga geçer. Thales’in de bir gün kafası bozulur ve zeytincilik işine girer. Hava tahmini ile o yıl iyi bir mahsul alınacağını hesaplar ve bir yılın sonunda Milas’taki tüm zeytincilik işini tekeline alacak kadar zengin olduğu söylenir.

Zamanla marksizmin politik-ekonomiden ibaret olmadığını öğrendim ve borsada zengin olacak bir marksist beklemekten vazgeçtim.

Doğrudan marksizme dair olmasa da şimdi bizim dahil herkesin baktığı ölçüt komünistlerin seçim sonuçları.

Röntgenin bizim için anlamı işte bu: Eğik boyunlara bakmak, nereye platin konulacağını, demir vidaların nereye sokulacağını tespit etmek için bir araç, ortopedide olduğu gibi.

Röntgenin başka bir anlamı daha var: Birilerini kapı deliğinden, perde arkasından uzaktan gözetleme sonucu haz alma anlamı. Röntgenlemek için eğilip bükülmeler elbette boyuna da zarar verir.

Metin Çulhaoğlu bir kitabında bu kadar muhabbet tellalının olduğu yerde bir kaç tane de muhafızı oluversin çok mu diye sormuştu marksizmle ilgili olarak.

Allahtan komünizmin bugün yukarıdaki anlamda bir muhafizlığa ihtiyacı yok ama seçim sonuçlarından röntgencisinin bol olduğu anlaşılıyor.

Eğer komünistler seçimlerde en azından 200-300 bin oy alsalardı, bugün ülkede halkın tercihleri değil boyun eğmeyenler konuşuluyor olacaktı. Diğer partiler için seçim sonuçları üç aşağı beş yukarı tahminler doğrultusunda çıkmıştır.

Olumsuz da olsa seçimin en şaşırtıcı sonucu komünistlerin oylarıdır.

Öyleyse işimiz “halk”la değil röntgencilerledir.

Tamam, işimiz kolay değil ama yeni dönemde röntgenciliğin daha kolay olduğunu kim iddia edebilir?

Röntgenciliğin bile görece rahat bir konumda olmak gibi bazı gerekli koşulları vardır ve yeni dönemde bu işin eskisi kadar haz alınımayacak hale geleceği kesin gibidir.

En azından İzmir’de seçim öncesi mumla aranıp bulunamayan AKP seçmeni daha 13 Haziran’da tanık olduğum kadarıyla tercihini gururla ve yüksek sesle dile getirmeye başlamıştır.