Şöyle bir düşünmek

Her sabah uyandığınızda “bu kabus ne zaman bitecek” diye düşünüyor musunuz? Ben artık sıklıkla böyle düşünüyorum: Bu kabus ne zaman bitecek?

Muktedirler ordusu ne kadar zulmeder, ne kadar çalarsa o kadar arsızlaşıyor, yüzsüzleşiyor, omurgasızlaşıyor. Bu ancak kabus olabilir. Namuslu, onurlu insanların dünyasında bu yaşananlar nasıl açıklanabilir yoksa? Düşünün, suç üstü yakalanmış bir hırsız, polisi, savcıyı, yargıyı, diğer politikacıyı, kısacası herkesi hırsızlıkla suçluyor ve alanlarda bu yalanlara destekçi bulabiliyor. Bizlerse akıl ve yürekle bu olanları anlamaya çalışıyoruz.

Başyürüten düşünüyor ve diyor ki, bize 2012’den bu yana darbe yapmak istiyorlar, bunun farkındayız ve şimdi her tür hukuksuzluğu yapabiliriz. Bu olabilir mi tanrı aşkına? Mademki sana darbe yapacaklardı, bunu biliyordun, neden aklını ve saflarını daralttıkça daralttın ve daraltmayı sürdürüyorsun. Senin gibi pragmatist bir adam bunu yapar mı? O zaman darbe değil, başka işler var. Sözgelimi tek adam olmanın önündeki engelleri tamamen kaldırmak gibi. Yürüyen dolar/avrolarla kuracağın hanedanlığı garanti altına almak gibi.

Aksi bir durum olsa, yanında birer asker/militan, itaatkar/yalaka olarak duran liberaller ve aklını yitirmiş “solcular” için “üzerlerine sifon çekin gitsin” diye neden düşünesin?

Şimdi “paralel devlet” diye yapmadığını bırakmadığın eski ortaklarınla kanlı-bıçaklı olman nasıl açıklanır? Üstelik yalnızca “cemaat”le de değil, diğer pekçok tarikatla. Tek açıklaması, bütün iktidarı tek başına istemen açgözlülüğüdür. Bunu dünya alemin bildiği gibi çevrendekiler de biliyor da, öylesine alçak bağlarla bağlılar ki sana, gözleri göremez olmuş gerçeği.

Her koşulda iktidarın tek sahibi olmayı garantilemenin yollarından biri de senin gibi olmayan, senin gibi düşünmeyenleri ötelemekten geçiyor sanıyorsun. Sözgelimi işlerin tıkırında yürürken ve hiç yeri de değilken ateistlere saldırmaya başladın, sanki Türkiye ateist yurdu olmuş gibi. Zaten ezelden beridir Anadolu Alevileri ile sorunların sınırsızdı, onlara karşı kinini her zaman diri tutmuştun. Fakat birden bire Şii’lere de saldırmaya başladın. Bu ülkedeki sayıları üç milyonu geçkin insan topluluğuna, yazık ki yakın zamana kadar çoğu da senin yanında dururdu bu insanların.

Sonra Ezidiler, Süryaniler, Yahudiler, herkese ama herkese karşı bir öteleme dilin varlaştı. Tabii o “balkon konuşması” denilen sahte, içi boş, tuhaf seslenişlerini yapıyorsun ya, sanıyorsun ki o insanlar da “şak” diye bunu yutuyorlar ve senin “ne büyük adam, ne büyük demokrat(!)” olduğuna kanıyorlar hemencecik.

Doğayı, ağacı, çiçeği, suyunu, toprağını, geleceğini savunan insanlar senin düşmanın her zaman. Oturup şöyle bir düşün, düşman ilan etmediğin ülke, sınıf, grup, zümre, takım, vs. var mı hiç? Bak sen asıl olarak köyünü korumak isteyen ve yazık ki sana oy verenlere düşmansın. Çocuğu olmayana, çocuk doğuramayana, kız çocuğuna düşmansın. Cinsel kimliğini haykırana, eşcinsele düşmansın. Kadınların bedenine karıştın durmadan, kürtaj haklarıyla uğraştın. Kadınlar sana “çek bedenimden elini” dediler, cesaretle. Ama sen doğal ki hiçbir şey anlamadın. İçki içenlere “evlerinde zıkkımlansınlar” dedin ya, onlar da “ayyaşın torunlarıyız” diye sokağa döküldüler. Yani bunlara da düşmansın.

Yahu bu kadar insanı ötelemiş ve düşmanlaştırmış birinin çıkıp da bana darbe yapacaklar diye meydan meydan dolaşmasını nasıl anlasın şimdi bu halk? Zaten kendi kendinize darbe yapma ustasısınız. Yaptığınız yolsuzlukları örtmek için yargıya darbe yaptınız. Emniyete darbe yaptınız. Orduya darbe yaptınız. Basına darbe yaptınız. Daha ne yapmak istiyorsunuz? Kendiniz büyük bir güç zehirlenmesi içindesiniz amenna, ya tonlarca para ödediğiniz danışmanlarınız “bi duralım artık ülke hızla iç savaşa doğru gidiyor, ne saraylarınız kalacak, ne de tahtınız haşmetmahapımız...” demezler mi hiç sana?

Anlaşılan demiyorlar. Fakat bilmelisin, sana danışmanlarının demediğini bu halk, fiilen söylemeye hazırlanıyor. Yurdun dört bir yanındaki mitiglerine taşıdığın, sayende bütün yurdu dolaşan insanlara “milletim... milletim...” diye seslenip böbürleniyorsun ya, ülkenin gerçek milletini unutuyorsun her zamanki gibi ve o millet, çok şey gösterecek sana. Yeter ki sokağa gel sen, oynamaya...