"Trakya Birliği" Örgüt Şeması

KENTİN SESİ - Trakya Yazıları

Son zamanların modasına uyup bir "örgütsel şema" çıkaracağız bu hafta. Türkçe tam adı "Tüm Trakyalı Topluluklar Birliği" olan yapıyı ve bağlantılarını ortaya sermeye çalışacağız. Merkezi Bulgaristan'da görülen "Trakya Birliği" örgütünü tanıyarak "asıl merkez"e ulaşacağız.

Peki bu bize ne kazandıracak? Bulgaristan'daki bir yapılanmayı şemaya dökmenin gereği ne?

soL Haber Portalı geçen hafta Bulgaristan Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın Edirne'de telaffuz ettiği sözleri yazdı. "Trakya'yı AB'ye katalım" teklifi getiren konuk yetkili "sınırları olmayan Trakya" hayalini paylaşmıştı. (haber.sol.org.tr/mansetler/anamanset/14612.html )

Edirne Vali Yardımcısı ve Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı'nın itiraz etmeden dinlediği "sınır ötesi" söylemlere en ciddi tepkiyi Türkiye Komünist Partisi verdi. Parti'nin Edirne İl Örgütü yaptığı basın açıklamasıyla komşu devlet yetkilisinin "AB-ABD sözcülüğü" yaptığını ifade etti. Sosyalizmin çözülüşüyle birlikte adım adım "işbirlikçi-mafya rejimi"ne yöneltilen ülkenin, kendi başına böylesi hedefler güdemeyeceğinin altını çizdi. (haber.sol.org.tr/mansetler/mansetsag/14768.html )

Fakat Türkiye'den başka Almanya, İsviçre ve hatta ABD'den ulaşan okur mesajları, meselenin derinleştirilmesi ihtiyacını ortaya koyuyor. Birçok yurttaşımız maalesef ağaca bakmakta, komşu ülkeyi "baş düşman" ilan etmekte ısrarlı. Trakya Birliği (TB) isimli örgütü, tehditin gerçek kaynağını vererek berraklaşmayı sağlayan, bu konudaki emperyalist mekanizmayı tanımaya olanak sunan bir örnek olarak seçtik.

Liderliğini 1932 doğumlu inşaat mühendisi Kostadin Karamitrev'in yaptığı TB'nin 200 civarında derneğin üst örgütü olduğu öne sürülüyor. TB, 1897'de Sofya'da kurulmuş "Trakyalı Örgütü"nün takipçisi sayıyor kendisini. Bileşen derneklerin tam listesini bulamadık. Lakin TB'nin ağırlıklı olarak Bulgar milliyetçisi topluluklar, yerel kilise cemaatleri, emekli asker derneklerinden oluştuğu anlatılıyor. TB'nin toplam üye sayısı da belli değil. Örgütün propagandasını yapan bazı kaynaklar "binlerce" demekle yetiniyor.

TB'nin bazı tezleri şunlar:

* 1912-1913 Balkan Savaşı ile beraber "tarihsel Trakya", Türkiye-Bulgaristan-Yunanistan arasında üçe bölünmüştür.

* Türkiye "Doğu Trakya"yı işgal etmiş bir Asya ülkesidir. Avrupa'lı olamaz. Türkiye, "Doğu Trakya"da kalan Bulgar mülklerinin değerini,1925 Ankara Anlaşması ile kabul etmiş olmasına rağmen, tazmin etmemiştir. Türkiye AB'ye üye olabilmek için Bulgaristan'a 10 milyar dolar tazminat ödemelidir.

* Üç ülke arasında bölünmüş "tarihsel Trakya" AB sınırları içinde bütünleştirilmelidir.

Bu tezler, bizzat Karamitrev tarafından 25 Mart 2007 tarihli Standart News gazetesinde çıkan bir röportajında ifade edilmiş. TB ve savları Sofia Echo gazetesinin 23 Nisan 2007 tarihli sayısında bir yabancı gazeteci tarafından da tanıtılmış. Sofia Echo'daki tanıtım yazısının sahibi, o dönem Sofya'da "araştırma" yapan Amerikalı gazeteci John Dyer. Bu ismi aklımızda tutup devam edelim.

TB'nin tezlerini tartışmak, "fizibilitesi"ni incelemek bu yazının konusu değil. Kaldı ki bir anlamı da yok. Ama eminiz son tez dikkatinizi çekmiştir. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Angel Marin'in "Trakya AB sınırlarına dahil olsun" önerisiyle, "eski Trakya'yı AB içinde birleştirmek" arasında ne fark var?

Fark olmaması gayet normal. Niye? TB örgütü bizzat Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Parvanov tarafından himaye ediliyor. "Sosyalist" kökten gelen Parvanov özellikle 2005 yılından bu yana TB'ye önem veriyor, ülke içinde gittiği bir çok yere Karamitrev'i de götürüyor. Parvanov'un ikinci defa seçildiği Ocak-2006 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, onu destekleyen Seçim Komitesi'nin 2 no'lu üyesi Karamitrev. TB lideri, Parvanov'un "yurtdışındaki Bulgarlar" konusunda en yakın danışmanı.

Görüldüğü gibi Angel Marin'in sözlerinin arkasında TB'nin söylemleri ve danışmanlığı var. Edirne'de "hayal" açıklayan asker kökenli Cumhurbaşkanı Yardımcısı Marin ile TB ve Bulgaristan Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkiyi kurduk mu? Kurduk kurmasına da bunun fazla bir önemi yok. En hafifinden "her ülke bazı tarihselliklere takılabilir" diyebilirsiniz ve haklı olursunuz.

O zaman daha ilginç bağlantılar aramaya devam edelim. Biraz gerilere gidip 30 Nisan 1996 tarihli Bulgar Haber Ajansı (BTA) bültenine bakalım mesela. Orada diyor ki "ABD Başkanı Clinton'ın Bosna Hersek özel danışmanı William Montgomery, Karamitrev'e 1900 dolarlık bağış çeki teslim etti". Bağışın nedeni ne? Karamitrev ve TB, 1913'te Osmanlı tarafından öldürülen 2000 Bulgar'ın anısına Güney Bulgaristan'da bir şapel -kilise mezarı- inşa etmek istiyor. Montgomery ise şapelin yapım masraflarına katkı için bağış çeki takdim ediyor. Amerikan Başkanı özel danışmanı TB'nin "çalışma ve hedeflerini" uzun uzun övdükten sonra bakın ne diyor: "Geçmişi hatırlayın ama geleceğe bakın !". Karamitrev bağışçısını onaylıyor: "Hatırla ama intikam peşinde koşma !".

Sorun zaten "tarihsel intikam", "geçmişin hesabını sorma" falan değildir. Bağış yapan Amerikalı yetkili TB'nin "tarihsel iddia"larını kontrol altına almak istemektedir. Denetime almak ve gerektiğinde yönlendirebilmek niyetindedir. TB'nin varlığı ise "emperyalizmin eli altında" olabilmesine bağlıdır. "Ama TB'nin iddiaları çok tuhaf" mı diyorsunuz ? Emperyalizm için bunun ne önemi var? Gül-Erdoğan ikilisinin "Yeni Osmanlı" projeleri ile "AB yönetiminde birleşik Trakya" gibi söylemler ne kadar farklıdır ? Değildir, emperyalizmin teorize ettiği, desteklediği projeler olmakla aynı kategoriye girmektedirler.

TB'ye Amerikan bağışlarının daha sonra devam edip etmediğini bilemiyoruz. Lakin son yıllarda TB'ye tanıtım desteğinin arttığını görüyoruz.Yukarıda adı geçen Amerikalı "misyon gazetecisi" John Dyer'in 2005 yılında Sofya'ya gönderilmesiyle başlayan destek hala sürüyor. Amerikan ordusunun gayriresmi "yem teknesi" olan Araştırmacı Gazetecilik Fonu (FIJ) parasıyla Bulgaristan'a gelen Dyer'in ilk görevi "Bulgaristan'a kurulacak ABD askeri üslerini araştırmak". 2006 yılında Bulgaristan'daki 4 Amerikan üssü faaliyete geçtikten, yani muhtemelen "misyon tamamlandıktan sonra" Dyer, TB ile tanışır.

İlerleyen yıllarda FIJ'den başka Fulbright bursları, Reuters Enstitüsü gibi farklı şemsiyeler bulan John Dyer, Karamitrev ile uzun söyleşiler yapar. Hatta Karamitrev üzerine "Trakya Üzerine Tartışma, Yeni Buluşlar ve Balkan Politikası Bulgaristan'ın Tarih Anlayışını Nasıl Değiştiriyor?" başlıklı tez bile yazar. O tezde geçen "yeni buluş" Trakya'cılığın icadı, "Balkan politikası" ise ABD'nin o coğrafyadaki emperyalist projeleridir ve emperyalizm Bulgaristan'ın "tarih anlayışını" değiştirmektedir...

Belki ilerleyen haftalarda TB'nin Trakya ziyaretlerini, mesela Eylül-2008'de Edirne'de açılan iki ortodoks kilisesine kendilerince verdikleri önemi anlatırız. Şimdilik burada bitirelim. Sanıyoruz ki konu netleşti:

Trakya Birliği adındaki örgüt kendi başına tehlike oluşturabilecek bir yapılanma değildir. Karamitrev örgütün lideri olabilir. Bulgaristan'ın üst yönetimi bu örgüte danışıyor olabilir. Fakat tüm bu veriler Bulgaristan'ı Türkiye'ye düşman yapmaz. Çünkü TB'nin bağışçısı, propagandacısı, asıl merkezi, elebaşısı, yani "bir numara"sı emperyalizmdir.