Sansür ayağınıza geldi: Dört saatte hemen teslim

“İnternet, herkesin yayınlanmış her türlü bilgiye eriştiği, görüşlerini ifade ettiği ve başkalarıyla paylaştığı bir ortam olmaya aday. En önemlisi de bunları özgürce, devletlerin yaptırımlarından bağımsız olarak yapabiliriz. Yeni teknolojilerin insanlığa sağladığı bu olanak, tarihin şu aşamasına kadar hiçbir zaman böylesine mümkün olmamıştı...”

Bu paragraf, yaklaşık 20 yıl önce bu ülkedeki bir bilgisayar dergisinde henüz kitlelerle yeni yeni buluşmaya başlamış olan internet hakkında kurulan umut dolu cümlelerden birisi olabilirdi. Bu cümleleri kurduran o heyecanlı havayı unutmak mümkün değil.

Sanırım şimdi, günümüz Türkiye’sinde, bu cümlelerin sahibi, bu cümleleri yeniden kurup kurmamak için önce bin kere düşünür, sonra da sinirli bir şekilde yazdıklarının tümünü silerdi.

Zira, elimizin altındaki teknolojik olanaklar gerçekten de daha önce hiç mümkün olmadığı kadar fazla kişi arasında istediğiniz kadar hızlı veya yavaş, istediğiniz kadar derin veya sığ bir iletişimi mümkün kılsa da, bu olanakların gerçek anlamda hayat bulmasının bu düzende mümkün olmadığı artık açıktır.

Düşman, her geçen gün silahını daha da iyi kuruyor. Biz zorladıkça, o da baskı araçlarını daha da kullanışlı hale getirmeye çalışıyor. Örneğin, “İnternet Yasası” veya 5651 olarak da bilinen kanunda değişiklik yapılmasına dair geçen Aralık ayında AKP milletvekillerinin meclise getirdiği öneri komisyonlardan geçti. Genel kurulda oylanmayı bekliyor.

Değişiklik önerisi “kişilik haklarının korunması” ve “özel hayatın gizliliği” nedenlerine bağlı olarak doğacak sorunları ortadan kaldırmayı hedefliyor gibi gösterilse de, bu maddeler bahane edilerek sonuçta kısa süreli olacak da olsa hükümetin veya bazı gerçek kişilerin istemedikleri içeriğe kitlelerin erişiminin engellenmesi amaçlanıyor.

Örneğin, gerçek bir kişi, “özel hayatın gizliliği” ilkesine istinaden belirli bir video sitesindeki belirli bir videonun engellenmesini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) talep eder ve bu talep haklı bulunursa, Türkiye’deki tüm internet servis sağlayıcılarının bağlanacağı öngörülen Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin tedbir amaçlı olarak erişimi engellemesi için sadece dört saati var. Yine talep eden kişi tarafından 24 saat içerisinde ilgili sulh ceza hakimine sunulan talebin karara bağlanması için de 48 saatlik bir süre öngörülmüş. Eğer herhangi bir talep yoksa bile, yasa yapıcılarımız sağolsun, tüm bu mekanizma Telekomünikasyon İletişim Başkanı tarafından da işletilerek hakim kararına ihtiyaç olmaksızın engelleme yapabilmeyi mümkün kılmışlar. İleri demokrasi işte.

Anlaşılan bu değişiklik geçerse, sonradan haksız olduğu pişkince kabul edilecek bile olsa, herhangi bir web sitesinin 72 saat boyunca kapalı kalması oldukça sıradan bir şey haline gelecek.

Yasanın tuzu biberi olsun denerek, bu haksızları yapan görevli personel hakkında soruşturma başlatılması Ulaştırma Bakanının iznine bağlanıp dokunulmazlık zırhı verilmesi de unutulmamış.

Tüm bunlar eski mekanizmayı hızlandırıyor. Ama sadece bu değil. Dikkat ederseniz AKP’liler öneriyi savunurken “Artık bütün site kapatılmayacak, herkes mağdur edilmeyecek, belirli adresler engellenecek” buyuruyorlar. Tüm gezintilerimizin işlenmesi ve filtrelenmesi anlamına gelen bu madde, sadece AKP iktidarının değil, şimdilik pek ses çıkarmamayı tercih eden iktidar adaylarının da başvuracağı ama yasal ama yasadışı bir fişleme sisteminin ilanı olarak okunmalı.