İnternetten baktım kalbim atıyormuş hâlâ !

Bir süredir kendimi düzenli olarak koşmaya alıştırmaya çalışıyorum. İnternetten araştırdığımda bunun için geliştirilmiş bazı çalışma takvimleri olduğunu gördüm. Haftanın belirli günlerinde gittikçe artan zorluklarda olmak üzere takvim tarafından belirtilen dakikalar boyunca koşmak ve yürümek suretiyle çalışıyorsunuz. Örneğin çalışma takvimlerinden birisi, bu rutini iki veya üç ay kadar sürdürdüğünüz taktirde bedeninizi tek seferde 5 km koşmaya alıştırmış oluyor.

Buraya kadar ilginç bir şey yok. Belki de yüzyıllardır uygulanan yöntemin aynısı.

Ne var ki son yıllarda bu yönteme eklenen yeni bir boyut daha var. Gittikçe artan sayıda insan bileklerine taktıkları veya giysilerine astıkları cihazlarla bu aktiviteleri sırasında hem vücutlarında gerçekleşen bir veya birden fazla değişimi kaydetmeye hem de bu aktiviteler sırasında bu cihazlardan koçluk almaya başladı.

Aslına bakarsanız spor karşılaşmalarına hazırlanmak veya vücut geliştirmek için elektronik cihazların kullanılması yeni değil. 1985 yapımı Rocky 4’te Rocky ve Ivan’ın dövüşe hazırlık sahnelerini unutmak mümkün mü? Görüntülerden anlaşılan, SSCB’li Ivan’ın kontrollü ortamlarda çalıştığı ve bilimsel temellere dayanarak oluşturulmuş bir programı izlediğiydi. Bir yandan kullandığı makinelerle belirli kas gruplarını izole ederek çalıştırırken, bir yandan da vücut bilgilerini sürekli kaydedip analiz edildiği ima ediliyordu. Karşılık olarak Rocky, neden burayı seçtiğinden tam emin olmasam da, Sibirya’nın kırsal bir bölgesinde çalışmalarını sürdürüyordu. Verilen izlenim, bilimsel yöntemlerin çok da geçerli olmadığı, içgüdülere dayanan çalışma şekillerinin ve savaşma azminin yeterli olduğuydu. Filmde bunlar yeterli olmuş gibi gözükse de gerçekte öyle olmadığını biliyoruz.

Sanırım yapılan bu gaf Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte bu tür karşıtlıklar üretmeye de ihtiyaç kalmamasının oluşturduğu ortamda kabul edilmeye ve geri alınmaya başlandı. Zira yapılan araştırmalara göre piyasada müşterilere vücutları veya yaşamları ile ilgili her türlü veriyi kaydedebilecekleri 200’ün üzerinde giyilebilir cihaz var.

Bu cihazlar kalp ritminden tutun vücudun ağırlık merkezine, vücut sıcaklığından tutun gün içinde attığınız adım sayısına kadar farklı ölçümleri yapmanızı ve kolaylıkla elektronik bir ortamda saklamanızı sağlayabiliyor. Üzerinize giydiğiniz cihazlara ek olarak ne kadar su içtiğinizi kaydeden bir suluk veya astım ilacınızı aldığınızda fiziksel konumunuzla birlikte bir alarm başlatan ve ilgili kişilere haber veren bir cihaza kadar değişen bir ürün yelpazesi var.

Bu cihazları da içeren ama daha da fazlası demek olan lifelogging (biz yaşam günlüğü diyelim) ise vücudunuzla ilgili bu bilgilerin de ötesine geçerek sinema, kafe, okul ve ofis gibi gün içinde ziyaret ettiğiniz yerleri, yemek yemek, dolmuşa binmek ve kahve içmek gibi yaptığınız şeyleri de hem yazılı hem de görüntülü olarak kaydetmekle ilgileniyor.

İnternet, bu ham bilgileri kullanarak yaşamıyla ilgili kararlar alan insanların hikayeleriyle dolu. Örneğin kahveyi her gün 20 ml azaltarak bir süre sonra kendini bu alışkanlıktan kurtaran birisi, aylar sonra canı tekrar kahve istediğinde kendisiyle ilgili notlarını açıp kahveyi bıraktığı günden önceki ve sonraki günlerde kaç saat konsantre olmuş bir şekilde çalıştığına bakmış. Kahveyi bıraktığı günden sonraki günlerde ortalama daha fazla saat çalışmış olduğunu gördüğü için kendi kendini kahve istemenin mantıksız olduğuna ikna edebilmiş. Doğal olarak kahvenin sağlıklı olup olmadığını araştırmak lüzumsuz görülmüş.

Komik gözükebilir ama kendimizle ilgili bilgileri sayısallaştırmanın bunun gibi analitik kararlar almamızı mümkün kılacağı bir gerçek. Bu, akıllı telefonlarla birlikte daha da görünülür olan elektronik cihazların insanın bazı özelliklerini geliştiren protezler olduğu görüşüyle de uyumlu. Örneğin, birisinin internet üzerinden yaptığı canlı yayını izlemenin görme yetimizi güçlendiren bir protez olması gibi. Buna benzer bir şekilde, biraz önce örneğini verdiğim türden yaşam günlükleri ise hafıza protezi olarak görülebilir.

Buraya kadarki haliyle bile garip bir tablo çizmiş oldum. Bir de günümüzde her tür verinin olduğu gibi bu tür verinin de internete yükleneceğini düşünürsek bu tablo korkutucu bir hal alıyor. Sağlığımız ve o an ne yaptığımızla ilgili kesin bilgiler veren bu bilginin korunması çok önemli.

Bu veriyi kendimizi biraz daha anlamak ve mantık süzgecinden geçirebileceğimiz sayısal veriler edinmek için kullanabiliriz, kısıtlı ampirik gözlemimiz nedeniyle yanlış kararlar almamıza yol açma tehlikesi olsa da. Ama bu teknolojinin kapitalizm tarafından hızlıca kullanılacağı alan bireyselleşmiş sağlık hizmeti hizmeti satışı olacaktır. Uzaktan ameliyat bile yapmaya olanak sağlayan teknolojilerle birleştiğinde yerel sağlık hizmetinin aradan çekildiği, sağlık alanındaki kapitalin ise internet üzerinden ulaşabildiği herhangi bir bireye sağlık hizmeti verebildiği bir çağın kapısını aralayacaktır. Bu tür cihazları veya hizmetleri alamayanlarla alabilenler arasındaki uçurum ise biraz daha genişlemiş olacaktır.