Cumhuriyet yıkıcılarını yıkmaktır devrim!

Haziran Ayaklanması sosyalistlere yepyeni ufuklar açtı. Bu, birçok verimli tartışmayı da beraberinde getirdi. Zihinler tıkır tıkır işlemeye başladı. Çok kuşağa nasip olmamış muazzam bir kitle hareketi yaşadık. Yeni, beklenmedik tartışmaların ve ufukların gündeme girmesi doğaldır. Politik arenada iddia sahibi sosyalistler de bu deneyi kılı kırk yararcasına analiz etmek, açılan bu büyük alanı değerlendirmenin araçlarını yaratmak durumundadırlar ve bunu yapmaya çalışıyorlar.

Haziran hareketi bazı kadim tartışmalara da son noktayı koydu. Örneğin bayrak tartışması… Masa başında sabahlara kadar konuşup da bir sonuç alamadığımız bir tartışmaydı bu. Ama yüz binlerce emekçi al yıldızlı bayraklarını alıp gericiliğe karşı sokaklara, meydanlara aktığında bu tartışma da biter. Bitirmeyen, o yüz binlerin yanında değil karşısında saf tutmuş olur artık.

İskender’in kılıcı gibidir eylem. Lafın sittin sene çözemeyeceği sorunları anında sonuçlandırıverir.

Bir diğer bitmez tükenmez tartışma konusu da “cumhuriyet” meselesi. 29 Ekim 1923’ün 90. yıldönümünde TKP inisiyatifiyle Kadıköy’de bir miting düzenleniyor ya, “cumhuriyet” sözcüğüne alerjisi olan bazı “solcu”lar hemen cadı kazanını kaynatmaya başladılar: “Ne oldu, cumhuriyetçi mi oldunuz?”

Bu arkadaşlar “cumhuriyet”in ne olduğunu bilmiyorlar.

Hiç titrememek gerek: Biz yeni cumhuriyetçi olmadık ki, zaten öteden beri öyleydik. Tıpkı Marx gibi Lenin, Mao, Castro gibi…

Bu büyük sosyalistlerin kuruluşuna önderlik ettikleri devletlerin birkaçının resmi adlarını anımsayalım:

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği.

Çin Halk Cumhuriyeti.

Demokratik Alman Cumhuriyeti.

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti.

Küba Cumhuriyeti.

Demek ki bu ülkelerin hepsinin rejimi, bir kere cumhuriyet. Monarşi, oligarşi veya teokrasi değil cumhuriyet… Cumhuriyet, elde var bir.
Ama bu noktada kalmamışlar. Kendilerini diğer cumhuriyetlerden ayırmışlar. Cumhuriyetlerine bir sıfat eklemişler. “Sosyalist cumhuriyet”, “halk cumhuriyeti”, “demokratik cumhuriyet” demişler… Kübalılar buna gerek bile duymamış bizi bilen bilir demek istemişler herhalde.

Kısacası, bugüne kadar kurulan bütün sosyalist devletler, öncelikle birer cumhuriyettir. Bu ne demektir? Günümüze kadar aristokrasiye, teokrasiye karşı verilen sınıf mücadelelerinin bütün kazanımlarını, insanlığın aydınlanma ve demokrasi birikimini mirasımız olarak kabul ediyoruz demektir. Bir kere bunu geri dönülmez olarak savunuyoruz, sonra işimize bakıyoruz, demektir.

Cumhuriyetçi olmayan, zaten “halkçı”, “demokratik” veya “sosyalist” olma şansını tepmiş oluyor. Önce cumhuriyetçi olacaksın, sonra o cumhuriyetin niteliğini belirlemeye çalışacaksın.

Eğer bugün sadece sosyalistliğine, demokratikliğine veya halkçılığına değil de, cumhuriyetçiliğine de bir saldırı varsa, o mevzi de elinden alınmak isteniyorsa, cumhuriyetin kazanımlarını sonuna dek savunacaksın. Savunacaksın ki, halkçılığa, sosyalizme doğru yol alabilesin.
Cumhuriyet, sosyalizmin kalkanıdır.

***

Diyebilirler ki: Biz sosyalist cumhuriyetlere, halk cumhuriyetlerine karşı değiliz Türkiye Cumhuriyeti’ne karşıyız. Pek sever böyle “radikal solcu”ları, cumhuriyet yıkıcısı AKP’liler…

O halde gelelim Türkiye Cumhuriyeti’ne…

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıllık tarihinin en az 70 yılı, cumhuriyetin törpülene törpülene sıfırlanma tarihidir. Türkiye sosyalist hareketinin 100 yıllık tarihinin son 70 yılı da cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkma ve savunma tarihidir. Zaten yeni bir cumhuriyetin neden bir emekçi cumhuriyeti olması gerektiğinin en büyük kanıtı da budur. Türkiye burjuvazisi cumhuriyetin kazanımlarını adım adım küpeşteden atarken, bu kazanımları korumak ve daha ileriye götürmek görevi emekçilerin sırtına kalmıştır.

Çağımızda, köktenci bir cumhuriyetin ve aydınlanmanın, artık gericileşmiş burjuvazi ile değil, ancak emekçi sınıflar öncülüğünde gerçekleşebileceğini göstermiştir Türkiye’nin yakın tarihi.

Bizim hovarda solcumuz, cumhuriyet yıkıcılığını devrim sanır. Oysa cumhuriyeti zaten işbirlikçi-küresel burjuvazi yıkmıştır AKP de tüy dikmekle meşguldür. Cumhuriyet yıkıcılarını yıkmaktır devrim! Hovardamız tarihin maddesini kavrayamadığı için, küresel burjuvazinin ve AKP’nin yanına düşüverir.

***

29 Ekim’de Kadıköy’deyiz. Cumhuriyet yıkıcılarına karşı çıkan ve bir emekçi cumhuriyetini kurmak isteyen herkesi de bekleriz. Aynı gün İstiklal Caddesi’nde ve Ankara-Tandoğan’da toplanacaklara da selam olsun. Yollar ve farklar bellidir ama pratik bu sorunları da çözer. Herkes deneyeceğini dener, dersini alır. Pratiğe bakarız, dersimizi alırız ve birlikte akarız günün birinde…