Hürriyet kavgası

Belma Nur Kartal'ın “Hürriyet kavgası” başlıklı yazısı 18 Mart 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler / dalga dalga aydınlık oldular / yürüdüler karanlığın üstüne / meydanları zaptettiler yine

Beyazıt’ta şehit düşen / silkinip kalktı kabrinden / ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını / yıktı Şahmeran’ın mağarasını”

Nazım Usta’nın söz ettiği Beyazıt Meydanı’ndaki o ölü, Turan Emeksiz’dir. 27 Nisan 1960’ta DP milletvekilleri eliyle muhalefet ve basını susturmak için Tahkikat Komisyonu kurulur, gazete kapatmak da dahil geniş yetkilerle donatılır, gazete ve dergilerin birçoğu o dönem kapatılır, gazeteciler tutuklanır.
28 Nisan’da Beyazıt Meydanı’nda hükümeti protesto için toplanan üniversite öğrencilerine polis saldırır, Turan Emeksiz orada vurulup öldürülür. 29 Nisan’da bu kez Ankara’da eylem yapar öğrenciler… Hükümet bu kez 29 Nisan’da üniversiteleri kapatır.

Kitapları, türküleri, bayraklarıyla gelenler dün olduğu bugün de dalga dalga aydınlık olup karanlığın üstüne yürüyor, meydanları zaptediyor. Beyazıt’ta düşenimiz ne ilk ne sonuncumuzdur!

16 Mart 1978’di, “Beyazıt komünistlere mezar olacak!” dediler. Ardından, ABD damgalı tahrip gücü yüksek bir TNT bombasıyla yedi üniversitelinin canını aldılar. Bu katliam, en büyük öğrenci katliamlarından biri olarak tarihe geçerken mahkemeye ulaşmayan evraklar, sanık sandalyesine oturtulmayan faillerle dava beş yıl önce zaman aşımına uğradı. Unutmadık! Hatice Özen’i, Baki Ekiz’i, Murat Kurt’u, Turan Ören’i, Abdullah Şimşek’i, Hamit Akıl’ı, Cemil Sönmez’i… Unutmadık yılların Reşat Altay’ını!

“Kontrgerillayla hesaplaşacağız” dediler 16 Mart katliamını, Ergenekon davasının başladığı gün zaman aşımına uğrattılar! 35 yıl geçti aradan... Canımızdan can almaya devam ediyorlar. Üniversitelerde öğrenciler AKP’nin polisiyle ÖGB’siyle dört bir yanda hunharca saldırıya uğruyor. Yüzlerce öğrenci cezaevlerinde… Soruşturma ve ceza furyası aldı başını gidiyor. İhbarlar, ailelere mektuplar… Eşit, parasız eğitimle değil YÖK’üyle gerici ve piyasacı yüzümüzle karanlığımızda siz de boğulun, diyorlar. “Onlar ümidin düşmanı, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı…” Düşünen insanın düşmanı!

Kara, kapkara düşleri var! Suriye var, bölgede ve ülkede diktatorya var, “anayaso”larının yenisi, başkanlığın getirisi var! Memleketin balı var, böreği, çöreği var kafaya koymuşlar yiyecekler! “He deyin, size de tattıralım kıyısından köşesinden” diyorlar! Yemezler! Hele bu ülkenin külyutmaz, faka basmaz aydınlık yüzleri hiç yemez! Bu plan projeyi yemeyenler “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin! Üniversiteler bizim!” dediler. Yazdılar “Devrim”in yanına Fikir Kulüpleri Federasyonu! “Bu da bizim programımız” dediler.

Üç gün önce yüzlerce öğrenci kulübü ve topluluğu ODTÜ’de ilan etti Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu… Konuştular bağımsızlık, aydınlanma, anayasa, bilim, kültür-sanat, YÖK… İktidara “yok” dediler! Tam bağımsız Türkiye için can veren Deniz, Hüseyin, Yusuf selamladı onları… Emperyalizme karşı çıktığı için yakılanlar, asılanlar, şiirleri-türküleri yasaklananlar, kitapları toplanan, sürgün edilenler selamladı onları… 6. Filo’ya karşı yürüyenler, “Kanlı Pazar”larda can verenler doğrulup kalktı yerinden, 68’liler selam etti bayrağı teslim alanlara…

1965’te kurulmuştu ilk FKF... NATO’ya hayır haftası, eğitimde reform talebi, İstanbul Üniversitesi işgali, Amerikan Büyükelçisi Robert Komer’in limuzinini yakmak bu öğrencilerin eseriydi. “Okumuş insan, halkına karşı sorumlu insandır” diyenler, bugün de iş başa düştü deyip sıvadı kollarını… Kurtuluşu için kahraman beklemeyenlere, sadece düşünmeyip değiştirmek isteyen öğrencilere, emperyalizme ve kapitalizme karşı hürriyet kavgamızda bayrağı teslim alan üniversitelilere selam olsun!

Daha gün o gün değil,
derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır!
Safları sıklaştırın çocuklar,
Bu kavga faşizme karşı,
bu kavga hürriyet kavgasıdır!