Yol bitti komutanım!

Kabotaj ve Denizcilik Bayramı bugün... Osmanlı’nın yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barı? Antla?mas??yla kald?r?l?p ?? taraf? denizlerle ?evrili yurdumun mal ve yolcu ta??ma hakk? 1926?da T?rk bayra?? ta??yan gemilere, bu gemilerde kaptan, tayfa, mi?o olma hakk? da bizim yurtta?lara verilmi?. O g?nden bug?ne millet?e kutluyoruz Kabotaj??... ?Mal ve yolcu? ta??mad??? i?in limanlar?m?za girip ??kan Amerikan sava? gemilerine itiraz etmek ise kabotajdan de?il sabotajdan say?ld??? i?in h?l? su? memleketimde?

ş Antlaşması’yla kaldırılıp üç tarafı denizlerle çevrili yurdumun mal ve yolcu taşıma hakkı 1926’da Türk bayrağı taşıyan gemilere, bu gemilerde kaptan, tayfa, miço olma hakkı da bizim yurttaşlara verilmiş. O günden bugüne milletçe kutluyoruz Kabotaj’ı... “Mal ve yolcu” taşımadığı için limanlarımıza girip çıkan Amerikan savaş gemilerine itiraz etmek ise kabotajdan değil sabotajdan sayıldığı için hâlâ suç memleketimde…

Hey gidi sabo terlik, sabotaj sözcüğünün anası, sen nelere kadirsin! Ortaçağ’ın Avrupası’nda demiryolu işçileri işte bu terlikleri şimendiferin makas kıskaçlarına sokup tren seferlerini durdurmuş, yani “sabote” etmişlerdi. Sabo bu yüzden direnişin, grevin terliğidir işçi sınıfınındır! Bizim sendikacılarımız, sabo terliğin nelere kadir olduğunu bilselerdi eğer, Haziran Direnişi’nde o saboları makine dişlilerine sokmaz mıydı? Sokamadılar, bilemediler dişlilerin canı sağolsun!

Onların sokamadığı saboları, bugün Taksim’de ve “Her yer Taksim” deyip yurdumun her köşesinde ayağa kalkan halkımız sokuyor! Düzenin gözüne gözüne! Hem de en vazgeçilmezlerini, gözlerini, canlarını feda ederek...

Haziran Direnişi’nin resmini yapabilir misin Abidin? Çok şükür, çok şükür bugünleri de gördüm, ölsem de gam yemem gayrının resmini yapabilir misin? Kendine, kentine ve memleketine sahip çıkıp boyun eğmeyenlere selam olsun, kabotajı da, sabotajı da kutlu olsun Haziran direnişçilerinin!

Yağlı direk bayramıdır bir nevi Kabotaj Bayramı… Denize uzatılan yağlı direklerin ucuna Türk bayrağı dikilir. Denize düşmeden yağlı direği geçen, bayrağı yakalar. Denize düşen de yılana sarılamazsa yalana sarılır. Katledilen kardeşim Ethem’den terörist çıkarmaktan tutun, “Burada içki içilmedi. Eylemciler buraya sığındıktan sonra içki içen görseydi zaten kendileri dışarı atardı” diyen Valide Sultan Camii müezzininin biletini kesmeye kadar neler yapmadılar ki…

Daha 12 yaşında 40 milim bomba atar mühimmatıyla paramparça edilen Ceylan’ın memleketi Lice’de “barış süreci”nin kalekolu yapılırken Medeni’yi katledip karakol inşaatını protesto eden halka ateş açmadılar mı? Böyle olur işbirlikçinin barışı! Sonra hiçbir şey olmamış gibi kaymakamı atar tweet’i… “Lice’de her şey yolunda ve normal seyrinde devam ediyor.”

Ne Lice’de, ne Taksim’de… Hiçbir yerde artık hiçbir şey yolunda değil ve normal seyrinde devam etmiyor! Bunu sokaklar, parklar, ışıkları yanıp sönen evler söylüyor. Tencere-tava bile bildiğin gibi değil!

Bugün Kabotaj Bayramı… Memleket topyekun olmuş yağlı direk, ucundaki bayrağa koşuyor bir halk! Bir yanda faşizmin ve ırkçılığın gemisi, pusuda bekliyor. Düşsün bu halk o yağlı direkten, yok olsun, yenilsin diye bakıyor direğin ucuna… Bayrağa ulaşmak, yenilmemenin, düşmemenin, boyun eğmemenin ve mücadelenin simgesi olduğu için bugün bu halk canı pahasına yağlı direklerde, gazlı sokaklarda… Yıllardır çiğnenen onuru için! Faşizmin elinden alınan her şey bizimse, elinde bayrağıyla onurunu kazanan bu halk da bizimdir!

Bu halktan bir şey olmaz, çok şey olurmuş! Mücadele bitmedi, daha yeni başlıyor demiştik barış süreci de daha yeni başlıyor! Bu halk elinde bayrağıyla “biji bratiya gelan” diye haykırmaya başladıysa Taksim’de, korksun ve düşünsün herkes… Taksim’le Lice de kardeştir artık… Haziran’dan Temmuz’a, bir uçtan bir uca “çapulcu”nun Türkçesini de Kürtçesini de öğreneceğiz hep birlikte…

Durmak yok, yola devam! Koş koş nereye kadar değil mi? Kırklareli’nin Demirköy ilçesi yakınında “Komutanım yol bitti” denilen çok keskin bir viraj varmış. Hikayeye göre emir eri şoför, komutanı götürüyormuş. Askeri araç çok keskin bir viraja girmiş, şoför virajı alamayıp doğru uçuruma!

Komutan demiş

-Ne oldu?

-Vallahi yol bitti komutanım!

Tam 11 yıldır koşan bizim komutanın da yolu bitti artık… Yolu bitenlerin suyu-gazı da biter bir gün! “Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor” arkadaşlar…
“Bunlar” onları yenecek başka yolu yok!