CHP'li gençler

Bugün soL’un manşetinde CHP’li gençler var. Necmettin Erbakan’ın yeğeninin Fatih’te partilerinin belediye başkan adayı gösterilmesine tepki olarak 17 Ocak’ta ilçe teşkilatlarını işgal eden gençler onlar.

Gizem, Şirzad, Ali ve beraberlerindeki diğer gençler, parti emekçileri... Aşağı yukarı 100 kişiyle gösterdiler tepkilerini. Yani “yalnızca birkaç kişi” deyip geçebilir, “heyecanlı birkaç genç” deyip görmezlikten gelebilirsiniz.

Eğer böyle bakıyorsanız, Gizem, Şirzad ve Ali’nin anlattıklarını bir kez daha okuyun. Anlattıklarında giderek derinleşen bir siyasi krizin bütün izlerini göreceksiniz.

“Devlet krizi”ni konuşuyoruz haftalardır. Her konuşmasında “paraleller” çizen padişah bozuntusu, dün işi “paralel peygamberlere” kadar getirdi. Devlet krizi de bir tür siyasi krizdir kuşkusuz. Ama siyasi krizden esas olarak düzenin siyasi kurum ve aktörlerinin bütününü paralize eden bir süreci anlamamız gerekiyor. Hepsini içine alan bir girdabı...

Böyle bir girdap var. Merkezinde de Haziran Direnişi’yle açığa çıkan halk hareketi duruyor. Düzen siyasetinin bütün kurum ve aktörlerini paralize eden, çaresiz bırakan da bu. Devlet krizinin ötesinde bir siyasi krizin işaretleri de buradan çıkıyor.

CHP’li gençlerin anlattıkları bu krizin doğasına ışık tutuyor. Milyonların başlattığı hareketi, yer yer düzenin sınırlarını zorlayan taleplerini “sağdan da oy almak”, “nasıl olursa olsun seçimi kazanmak” gibi argümanlara sıkıştıran CHP yönetiminin neden ve nasıl paralize olduğunu anlatıyor o gençler. CHP’ye inanıyorlar ama umudun kaynağının düzenin değişmesinde olduğunu da derinden hissediyorlar. “Nasıl kazanırsak kazanalım düşüncesi ahlaksızlık” diyor o gençler. Çünkü başka şekilde kazanılabileceğini Gezi’de gördüler.

“21 gün Gezi’de kaldım, eve döndüğümde yatağımı yadırgadım” diyor Gizem. O ve arkadaşları her şeye rağmen partilerine inanıyorlar, partilerinin Türkiye’yi değiştireceğini düşünüyorlar. Kriz kendisini burada göstermiyor. Kriz, halk hareketinin parçası olan, o havayı yatağını yadırgayacak kadar ciğerlerine çeken bu gençlere “hadi bakalım şimdi de Erbakan için oy topla” denildiğinde çıkıyor.

“Fatih Belediyesi’nde yolsuzluklar var. Fatih ‘beni AKP’den kurtar’ diye bağırıyor. Ama biz nasıl yapacağımızı bilmiyoruz” diyor Şirzad. Fatih gibi gericiliğin kalesi kabul edilen bir ilçede gericiliğin yenilebileceğini görüyor Şirzad ve arkadaşları. CHP’ye inandığını söylüyor, doğru. Ama kriz, “Erbakan’la yeneriz” denildiğinde çıkıyor. İşte Şirzad o zaman, feryadını duyduğu, içinde hissettiği mahallesini nasıl kurtaracaklarını bilemediklerini söylüyor.

Halk hareketi CHP’ye sığmıyor. Halk hareketinin taleplerini, özlemlerini, umutlarını herhangi bir düzen aktörü taşıyamıyor. AKP’yle mücadele gericilikle, piyasa faşizmiyle, emperyalizmle mücadeleden kopmuyor. Kopartılmaya kalkışıldığında ortalığa Erbakan’lar, Sarıgül’ler, Yavaş’lar, Savaş’lar saçılıyor. Siyasi kriz bir girdap gibi bütün düzen kurum ve aktörlerini içine çekiyor.
Buradan çıkış belli. “Türkiye Gezi gibi bir yer olmalı” diyen Gizemlerin, Şirzadların, Alilerin uğruna mücadele ettikleri umudu büyütmek çıkış burada.