Libya-Türkiye krizinin altında ne yatıyor?

Sekiz yıldır iç savaşın yaşandığı Libya'da Temsilciler Meclisi yönetimi ile Türkiye arasında siyasi gerilim tırmanıyor. NATO'nun 2011 yılında saldırısı sonrası bölünen ve uzun süredir iki farklı yönetime sahip ülkede petrol yataklarından dolayı uluslararası alanda adeta paylaşım savaşı yaşanıyor. Libya'da Türkiye, bazı Batı ülkeleriyle birlikte Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni…

Libya Ulusal Ordusu'nun Türk yapımı İHA'yı düşürdüklerini ve Türkiye'nin ticari ve askeri varlığının hedef alınacağını açıklamasının ardından iki ülke karşılıklı uyarı açıklamaları yaptı. Libya Ulusal Ordusu'na bağlı Ecdebie Güvenlik Servisi'nin, bölgedeki Türk mağazalarını kapattığı ve 2 Türk vatandaşını gözaltına aldığı iddiasıyla iki ülke arasındaki gerilim daha da yükseldi. Yaşanan gerginliğin temelinde ise Türkiye'nin Libya Ulusal Ordusu'nun bağlı olduğu Temsilciler Meclisi'ne karşı Batı destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklemesi yatıyor.

İKİ FARKLI YÖNETİM VE ULUSLARARASI KUTUPLAŞMA

NATO'nun 2011 yılındaki saldırısından bu yana iç savaşın yaşandığı ve iki farklı yönetimin bulunduğu Libya'da batıda Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve doğuda Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği destekli UMH'nin Türkiye'den de askeri destek aldığı biliniyor. Temsilciler Meclisi de Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Fransa'nın desteğini almış durumda. Rusya ise konuya ilişkin tarafsız kaldığını, krizin iki yönetimin diyaloğuyla aşılması gerektiğini açıklamıştı.

Nisan ayında Halife Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu'nun Trablus yönetimine karşı taaruz başlatması uluslararası krizi tırmandırdı. Krizin en önemli kaynağı ise ülkedeki petrol yataklarının uluslararası alanda paylaşımı.

Çatışmaların tırmandığı Nisan ayında İtalya ve Fransa, ülkede yaşanan siyasi krize ilişkin birbirini suçlamış, İtalya hükümeti, Fransa'nın Libya'da "tarihsel hatalar" yaptığını belirtmişti. Libya'da İtalyan petrol şirketi Eni'nin krizden dolayı işlettiği petrol sahalarını terkettiği ve Fransız Total şirketinin Hafter'in taaruzunun ardından bölgede faaliyet yürütme girişimleri olduğu biliniyordu.

TÜRKİYE YAYA KALIYOR

Geçen yıl Türkiye, Libya meselesine ilişkin gayri resmi düzenlenen uluslararası toplantıya çağırılmamış, bu nedenden dolayı Palermo'da düzenlenen zirveden çekildiğini açıklamıştı. Halife Hafter, Türkiye ve Katar'ı cihatçı terör örgütlerine destek vermekle suçlamıştı.

'ABD KADDAFİ'YE KARŞI OPERASYONA KATILAN HAFTER'İN TARAFINDA'

soL yazarı Erhan Nalçacı, 27 Nisan'da yayımlanan köşe yazısında Libya'da yaşananlara ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı: 

Libya saldırısı başlar başlamaz Fransız petrol tekeli “Total” ve gaz tekeli “GDF-Suez”in hisse senetlerinin değeri yükseliyor. İnsanları katleder ve geleceklerini karartırlarken şirketlerin hisse senetlerinin yükselmesi kapitalizmin en iğrenç yüzlerinden biri olarak alınmalı.

Fransa ülkenin doğusundaki petrol yataklarına oynuyor ve Tobruk’u destekliyor. Tobruk’un arkasında ayrıca Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olduğu şaşırtmamalı insanı.

Peki, ABD hangi tarafta?

Tobruk merkezli ordunun ve siyasetin lideri General Halife Hafter’in kim olduğuna bakmak bu soruyu yanıtlamamızı kolaylaştıracak. Şimdi kimse Libya çölündeki iç savaşın taraflarından birinin başındaki kişinin Sovyetler Birliği’nde Frunze Askeri Akademisi’nde okuduğunu ve iyi bir Rusçası olduğunu aklına getirmez.

Hafter, Kaddafi zamanında güney komşuları Çad ile yapılan bir savaşta yenilir ve 1987’de Çad’a esir düşer. Esaretten ABD’nin girişimi ile kurtulur ve 20 yıl boyunca ABD’de yaşar. Emperyalizmin müdahalesi başlayınca Libya’ya döner ve Kaddafi’ye karşı başlatılan operasyona katılır.

ABD doğrudan tarafını belli etmese de Hafter ile ilişkili olduğu ve genel olarak Afrika’da sürdürdükleri hegemonya savaşında ona önemli bir rol biçtikleri biliniyor. Hafter’in ordusu Trablus’u kuşatınca küçük bir ABD birliğinin kaçarcasına neden çekildiğini anlayabiliriz şimdi.

Rusya ise basında birçok haber çıkmasına rağmen, batı emperyalizminin bu tepişmesinde henüz istediği mevzileri elde edebilmiş değil.

Ama Libya’nın her seferinde kaybeden bir tarafı varsa o da Türkiyeli şirketler. AKP için her şey mi bu kadar üst üste gelir?