‘Bir adam gelir, 
bir düzeni bozar kalır’

Bir adam gelir, bir düzeni bozar kalır. Kalıcı olan nedir? Lenin mesela. Bir adam gelmiş, bir düzeni bozmuş kalmıştır. Robespierre olmasaydı Fransız Devrimi eksik kalırdı: 4 ay hüküm sürmüş, ama kalmıştır. Cromwell: Öyledir böyledir, ama İngiltere’yi İngiltere yapan 2 devrimin ilki -hakiki olanı- Cromwell’e yazılmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk: Bir halkın, bir ulusun makus talihini değiştirmeye kalkan burjuva devrimcisidir. Evet, burjuva devrimcisidir. Lenin hariç hepsi öyle zaten. Kalıcı olan nedir?

Kalıcı olan çürüyeni, biteni, geleceğe geçmişin ölü elini uzatarak sahip çıkmaya çalışanı kendi tarzlarında, kendi koşullarında gömme iradesini göstermiş olmalarıdır.

Bütün parlamento içi siyasetlerin ve çoğu parlamento dışı siyasetin taktik peşinde olduğu, zaten herkesin teknik direktör olarak doğduğu ülkede artık kahvehaneler bir de uluslararası siyasi analistlerle dolup taşıyor. “Yüzde 40 alırsa kalır yüzde 39’a düşerse gider” türü papatya fallarının açıldığı, seyirci olmanın kaldırılamaz hafifliğine dayalı bir seçim ikliminden irade falan çıkmaz. Bu iklim ideolojiyi, ilkeleri, tercihleri geri plana iten bir iklim. Nerede kaldı değiştirme iradesi!

Görünüşe göre yeni merkez sağ parti CHP’dir. Merkez sağda boşluk olduğunu saptayan olağanüstü siyasi zeka “buraya girersek tuttururuz” demiş olabilir. Konu sağdan devşirilen adaylar konusundan ibaret değil. Devşirme aday da pastanın üzerine son dakikada komşu pastaneden alınıp yerleştirilen çilek değil. Bu hamle CHP’de yapının dönüştürülmesine yönelik bir karardır ve devamı gelecektir. Seçim başarısızlığı halinde yapı bu aşıya direnç gösterebilir ve aşı tutmayabilir. Başarı halinde zaten aynı yolda derinleşerek devam edileceği aşikar.

CHP’ye bu bilinçle oy verilmesi verenler açısından akılcıdır. Ama sosyalistim diyerek oy verilmesi makul değildir. Hatta genel olarak sol diye diye de olmaz. Bunun dışında, olur. Yanlış anlamayın: Tutarlılıktan bahsediyorum sadece. HDP’ye de sol diye oy verilemez. Sosyalist? Zaten söz konusu olamaz. Misyon, proje oluşumudur. Bu bilinçle oy veren verir. Tutarlıdır. Yani “ben zaten fazla bir değişiklik istemiyorum, az biraz laiklik bana yeter” diyen verirse anlaşılır. Ehven-i şer diye oy veren CHP’ye verirse, eh, klasik görüş bu zaten.

Peki bu iş tutar mı? CHP yeni merkez sağ olur mu? Olur. Merkez denen şey zaten “Erdoğan sonrası yeni AKP” ve onun destekçileri projesini kabullenmeye hazır. Son 11 yılın sermaye açısından -yeşil veya değil- ideolojik ve ekonomik kazanımları, çeyrek porsiyon laiklik, tam boy ve daha tutarlı ABD yandaşlığı gibi “kazanılan zemini” konsolide etmeyi isteyeceklerdir. Konu buysa, CHP yönetimi konsolidasyon sürecinde yer tutmaya adaydır, açık. Ama CHP’nin tümü bunu benimseyemez. Önemli bir bölümü bunu kabullenemez, kusar.

Öte yandan şu soruyu sormak durumundayız: “Konsolidasyon” ne üretecek, konsolide etsen ne olacak? Bu işin devamı mümkün mü? Metin Çulhaoğlu’nun dünkü yazısındaki gibi sadece 4+4+4 ile oynayarak, Kürt sorununda zaten dönülemeyecek olan geçmişin rezil “fabrika ayarlarına” dönmeyerek -kim gelirse gelsin zaten dönülemez, yabancı sermayeye biraz daha az bağımlı olmayı başarıp, 2001 sonrası modeli makyajlayarak yola devam etmek mümkün mü? Arazi rantına, yabancı sermayeye bağlılığa devam, daha az gerginlik, bir tutam uzlaşı, bir demet “laiklik” ve bir kadeh rakı... Bu kadar mı? Bütün kamu sermaye stokunu satarak eritmiş, 400 milyar dolara yakın döviz borcu biriktirmiş, kur yüzde 10 daha artsa iflaslarla karşılabilecek bir özel sektörü olan bir ülkeyi “ağır makyaj” bile geleceğe taşıyamaz.

Sosyalizmden bahsetmiyorum. 80 milyonluk bir ülkede kapitalizmi bu modelle sürdürmek mümkün mü? Denersiniz. Ama o zaman gerginlikten kaçamazsınız. Denersiniz ama o zaman “orta gelir tuzağından çıkacağız” diye konferanslar toplamaktan dahi vazgeçersiniz çünkü gülünç hale gelir. Denersiniz ama bu kısa vadecilikle rüzgar eker, fırtına biçersiniz. 2001 model aracın farlarını yuvarlak, koltuğunu deri yapmakla sonuç alınamaz. Motor bozuk.

Şairin dediği gibi, bir adam gelecek bir düzeni bozacak kalacaktır. Elbette bu bir metafordur. Gelecek olan kelimesi kelimesine “bir adam” falan değildir. Yüzünü sola dönmüş halka güveniriz.