Havaalanında oturmanın, buzulda kaymanın zorluğu

Türkiye’deyken Esenboğa Havaalanı’nı yıllar sonra yeniden ziyaret etme fırsatım oldu. Yıllar önce bu havaalanından uçağa bindiğimde uçuş kapısı yanında oturacak bir yer olmamasını yadırgamış, havaalanı yenilendiği için bu durumun geçici olduğunu düşünmüştüm. Bu kez havaalanına girdiğimizde yine uçuş kapısının yanında oturup bekleyeceğimiz koltuk olmadığını, oturmak istersek kapılar boyunca sıralanmış kafelere gitmemiz gerektiğini gördüğümde, kendimi bir alışveriş merkezinde zannettim. Belli ki yıllar önce havaalanında bekleme salonu olmaması gerçekten geçiciymiş, havaalanımız o sıralarda AVM standartlarına henüz kavuşmamışmış!

Bu duruma gerçekten çok üzüldüm ve sinirlendim. İnsan sormadan edemiyor Bir yolculuğa çıktığımızda varış noktamıza ulaşana kadar evrensel, kamusal yolculuk hizmetlerinden yararlanabiliyor olmamız gerekmez mi? Uçak yolculuğuna yalnızca zenginler mi çıkar?

Zamanında çalışmalarımız için çok yolculuk yapmıştım. Yurtdışı gezileri için aşılması gereken, haksızlık ve saçmalıklarla dolu vize sürecini de düşününce, bilimcilerin (hele öğrenciyken) karşılaştıkları türlü ulaşım sorunları başlı başına inceleme konusu olmalı. Kısıtlı bütçelerle meslekdaşlarınızla uluslararası platformlarda biraraya gelerek kendinizi geliştiriyor ve bir yandan ülkenizi tanıtıyorsunuz. Ülkeniz ise sizden yurtdışı çıkış harcı (bir dönem 70 lira idi) alıyor, zor ve ucuz sayılmayacak şekilde ulaştığınız başkent havaalanında oldukça pahalı kafelere gitmediğiniz sürece uçağınızı oturarak beklemenizi, bu arada çalışmanızı mümkün kılmıyor!

* * *

Scientific American dergisi, 2013’ün en önemli bilim olayları arasında atmosferdeki karbondioksit miktarının artışını (milyonda 400 birim) göstermiş. Fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaştırma gibi insan faaliyetleri nedeniyle atmosferdeki sera gazlarının oranı en az son 800 bin yılda görülmemiş seviyeye ulaşmış.

İklim değişikliğinin yeryüzüne etkileri düşünüldüğünde ulaşım, hele büyük miktarda fosil yakıt kullanılan uçak yolculuklarına çıkmak pekala sorumsuz, hatta tehlikeli bir eylem sayılabilir. Acil ve insani gereklilikler dışında kalan yolculuklara belki de sınır getirilmeli. Alışverişlerimizde gelecek alışveriş için para biriktirmeye alıştık. Yeryüzünün geleceği için sera gazı salınımlarımızı artıran her tür eylemimizi öncelikle kendi kendimize azaltmaya çabalamalıyız.

Ya iklim değişikliğinin simgesi buzullara sahip Juneau’da durum nasıl?

Burada belediye otobüsleri ne yazık ki insanların zaman geçirmeyi sevdiği pek çok yere gitmiyor. Karayoluyla bağlantımız olmadığı halde, otobüsler feribot terminaline bile gitmiyor! Mendenhall Buzulu sürekli en popüler yerlerden biri seçiliyor. Buna rağmen buzula da arabanız yoksa kolaylıkla gidemiyorsunuz. Otobüs bir durak daha gitme zahmetine katlanmıyor ve sizi buzula 2 km kadar uzakta bırakıyor. Yağmur ormanı ikliminde, yoğun kar yağışı olan bir yerde kısa sayılmayacak bir yürüyüşle ulaşıyorsunuz buzula. Çocuklarınızla herkes gibi kızak kaymak istiyor olabilirsiniz ya da yürüme zorluğunuz olabilir, ne yazık ki yazın tur otobüslerine (havaalanına giden özel otobüsler gibi bir anlamda) para vermek dışında yürümek zorundasınız. Pek çok kişinin birden fazla arabasının olduğu Juneau’da bu sorundan en çok dar gelirliler, fakirler etkileniyor.

Bilim ne için var? Onca araştırma yalnızca bilimcilerin kariyer planları için mi yapılıyor yoksa bilim yeryüzünün sorunlarını çözmek için elimizdeki en güçlü rehberlerden mi? Toplu taşıma yeterince önem verilmemesi, arabalara bağımlılık, yolların hizmet sayılması ama genel olarak hizmetlerin toplumun her kesimine ulaştırılmaması bilimin söylediklerini takip edip eyleme geçmediğimizin göstergesi sayılmaz mı?

Yeryüzünün acılarının dinmesi için eline güç verdiklerimizin bilime kulak kabartanlardan olmasını sağlamalıyız.