AKP, şimdi de ülkeyi ordu üzerinden yönetme peşinde!

Ülkeyi geçmişte yargı üzerinden yöneten AKP, şimdi de iktidarını yürütebilmek için savaşı bile gündeminden uzak tutmadığı bir süreçte, partiye göre yapılandırdığı ordu ile mi ülkeyi yönetmeyi hedefliyor.
Hükümet kurulması için tanınan 45 günlük süreyi, hükümet kurma iradesini öne çekmeden adeta mevcut hükümetin göreve devam etmesi için ek 45 günlük süreye çeviren ve hükümette kalmaya devam eden azınlıktaki AKP iktidarı, bu süreçte geçici bir hükümet gibi davranmayarak, iktidarın sağladığı her türlü olanağı sonuna kadar kullanmaya devam ediyor.

Hükümet kurma sürecini uzatarak iktidar gücünü bölüşmeden girilen Ağustos ayının ilk haftası itibarıyla gerçekleştirilen Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına bakıldığında da, bu tabloda iktidardaki AKP'nin damgası görülüyor. 
TSK'nın, demokratik bir sistemde doğal olarak sivil iradeye tabi olarak yapılandırılması gerekiyor. YAŞ kararları bakıldığında ise sivil iradenin biçim verdiği bir görünümle ortaya çıkanın, gerçekte devlete/hükümete yani sivil iradeye göre yapılandırılma değil, partiye bağlı bir yapılanma anlayışı olduğu görülüyor. Alınan YAŞ kararları sadece şimdiki değil, gelecekteki TSK komuta kademesini de belirliyor.

AKP iktidarının geçmişte, hukuk ve demokrasi dışına çıkarak attığı adımlar karşısında duruş sergileyecek kişi ve kurumlara, önce Özel Görevli Mahkemeler üzerinden, bu mahkemeler kapatıldıktan sonra da Terör Mahkemeleri üzerinden giderek, bu kurum ve kişileri sindirmeyi ve etkisiz kılmayı amaçlayıp, hatta dönemin başbakanı Erdoğan'ın, davanın savcısı benim şeklinde söylemlerde bile bulunup, diğer kişi ve kurumlardan başka, TSK üst düzey komuta kademesinde yer alan kişilerin de bu soruşturma ve davalar kapsamına alınarak, bu yolla yaratılan tasfiyelerle TSK'nın geleceğini parti anlayışına göre yapılandırdığı hatırlandığında, yarattığı parti devletinde o yaptıkları için artık dava ve soruşturma baskısına da gerek duymuyor. 

Bu YAŞ kararlarına bakıldığında, kendisinden kıdemli generaller Balyoz ve Ergenekon davaları kapsamına sokulunca hiç ordu komutanlığı görevinde bulunmadan geçmişte beklenmedik biçimde kara kuvvetleri komutanı yapılan ve iktidar partisi ile aşırı uyum içerisinde görüntü vermeyi sürdüren kişinin, şimdi Genelkurmay başkanı olarak atanması ve 2019 yılına kadar görev yapacak olması, yine Suriye'ye savaş gerçekleştirme senaryolarına ilişkin başbakanla tartışmalı ses kayıtları bile ortaya çıkan kişinin de şimdi görev süresi uzatılıp 2019 yılında Genelkurmay başkanı olmasının yolu açılması ve diğer örnekler, gelinen noktada artık AKP iktidarının, dava veya soruşturma baskılarına da gerek duymadan, TSK'yı parti anlayışına göre yapılandırmaktan, biçim verdiği komuta kademesi üzerinden de, partinin silahlı kadrolarını yaratmaktan geri durmadığını açıkca gösteriyor.

Silahlı kuvvetler, darbeler nedeniyle Türkiye'de hukuk ve demokrasi yönünden sancılar yaşanmasına neden olmuş ise de, bugün artık konu ve sınır tanımadan her türlü darbe yöntemine başvuran AKP, kendi iktidarı için TSK'ya da  darbe yapıyor. Silahlı kuvvetlere yönelik bu darbe, emir komuta zinciri içinde görev yapan ve parti anlayışındaki komuta kademesi gözetildiğinde, iktidar partisinin silahlı gücüne zemin hazırlaması yönünden, hukuk ve demokrasi açısından son derece tehlikeli. 

Geçmişte Türkiye'yi etki altına aldığı yargı organları üzerinden yönetmeye yeltenen AKP, şimdi de biçim verdiği komuta kademesi nedeniyle TSK üzerinden mi yönetmeye yeltenme hazırlıkları yapıyor.
Her şeyin hukuk ve demokrasi kurallarına göre işlemesi, çağdaş bir demokratik sistemden kopuşun yaşanmaması, AKP'nin bu adımlarına engel olunması için, her türlü darbeye hayır!