Her şey normalmiş

Cinayetin nedeni ve sonrasındaki gelişmeleri çok yakından izledik. Bunların ayrıntısına girmeden alt alta sıralarsak kapitalizmin genetik yapısını, Tayyip Erdoğan’ın deyişiyle “fıtratını” görürüz.

Şirket yetkilileri üç dakika öncesine kadar her şey normaldi dedi. Ne olduysa o arada olmuş. Enerji Bakanı derhal Soma’ya giderek karargâh kurdu. Daha önce böyle bir şey hiç yapmamışlardı. Bakan, önceleri şirketi savundu. İşin ucunun kendisine uzanacağını fark ettiğinde çark etti. Bu arada Soma’ya imamlar ile TOMA’lar gönderiliyordu. İmamlar halkı tevekküle çağırdı Şirkete karşı gelirseniz Allaha isyan etmiş olursunuz dediler. TOMA’lar ise yaralı yüreklere su ve gaz sıktı. Sendika başkanı, kendilerine iletilmediği için madende sorunlar yaşandığını bilemeyeceklerini söyledi. Maden Mühendisleri Odası eski başkanına göre ise patlamaya hazır 450 ocak daha var.

Birkaç gün sonra, madenlerin gerçek anlamda hiç denetlenmediği ortaya çıktı. Gözler Çalışma Bakanına çevrildi. Çalışma Bakanı, Enerji Bakanını işaret etti. Madenler ondan sorulur, sorumluluk ortak dedi. Başbakan, madende ölümlerin olağan karşılanması gerektiğini söyledi ve olağan karşılamayan bir madenciyi tokatladı.

Sol Gazetesi, madenin taşeron eliyle işletildiğini ve asıl sorumlunun devlet olduğunu yazdı. Bu gerçeğin üzerine kimse gitmedi ama dün Meclis görüşmeleri sırasında kendileri itiraf etmek zorunda kaldılar. Sayıştay raporlarında ise, daha çok kömürü daha ucuza çıkarabildiği için Şirket övülüyor.

Şirketin belgelerine günlerce sonra el konuldu. Böylelikle kanıtların karartılması için yeterli süre tanındı. Soma’ya gelen avukatlar ise yerlerde sürünerek gözaltına alındı. Şirket yetkilileri hakkında soruşturma başlatıldı. Ölümle sonuçlanan trafik kazalarına yol açanlarla aynı suçtan yargılanacaklar. Yasalar öyle öngörüyor.

Uzun süre gizledikten sonra 301 işçinin öldüğüne karar verdiler. Simsarlar aracılığıyla işçi topladıkları için gerçek sayının ortaya çıkarılması kolay değil. Yasa çıkarıp ölenleri şehit ilan etmeye hazırlanıyorlar. Ölenlerin yakınlarına hak ettiklerinden daha az tazminat ödeyip lütuf gibi sunmaya çalışacaklar. Sorumluluklarının bedelini ise halka ödetecekler.

* * *

Her yanımız Kapitalist sistemin bütün araçlarıyla örümcek ağı gibi sarılmış: Din, siyaset, bürokrasi, yargı ve yandaş sendikalar. Hepsi eşgüdüm içinde ve sadakatle görevlerini yapıyor.

Kurtuluş yok mu? Var ama biraz silkinmemiz gerekiyor.

Emek yoğun ve dışalım baskısı altındaki bir sektörde iş ve işçinin güvenliği önemli maliyet unsuru. İnsan yaşamı ucuza getirilmek zorunda. Piyasa koşullarına terk edilmiş bir madende asıl istihdam yönteminin adı, kölelik. Özelleştirmeci iktidarlar, bütün kuralsızlıklara göz yummak zorunda. Bu nedenle de göstermelik denetimlerle yetinir, her türlü ideolojik baskı kurarak, ölümlerin kader olarak kabul görmesi için çaba gösterirler. Tayyip Erdoğan’ın Soma’daki cinayeti 19 yüzyıldakilerle karşılaştırması bütün bu nedenlerden ötürü sistemin mantığıyla uyum içindedir.

Başlıkta da söylediğim gibi her şey normal ve yolunda yürüyor.

Kuşatılmışlıktan kurtulabilmek için biraz silkinmemiz gerekir demiştim. Madenleri, özgür irademizle kurduğumuz sendikalar ve odalar aracılığıyla bizler denetleyeceğiz sloganı ile işe başlayabiliriz. İşleri yolunda yürümesin diye! Elbette temel hedefimiz madenlerin kamulaştırılması olacak.