"Türkiye Varlık Fonu, ülkeyi yöneten kadroların tabanlarını güçlendirmek için gereksindiği akçalı olanakları fazlasıyla sağlayabilmesine olanak tanımaktadır."

Varlık Fonu 2022 Yılı Entegre Faaliyet Raporu Üzerine

Merkezi Yönetim 2024 yılı Bütçe Yasası ile 2023 yılı Kesin Hesap Yasalarının TBMM’nde kabul edilmesinin hemen ardından Türkiye Varlık Fonu (TVF) 2022 yılı Faaliyet Raporu gecikmeli yayımlandı. Gecikmenin önemsenmesi gerekmiyor. Önceki yıllarda yayımlananlardan pek farkı yok. İçerdiği bilgiler de önemsenecek düzeylerde değil. TVF’nin çok zengin olduğu vurgulanıyor. Asıl görevi, yurtiçi-yurt dışı piyasalardan borç bulmak olan bir örgütün reklamının yapılmasını yadırgamamak gerekiyor. TVF’ne devredilen Şirketler ve Fonların nasıl yönetildikleri, ne kadar çok eleştirilirse para bulmak o kadar zorlaşır. Bilgi olmayınca eleştirilemiyor…

Türkiye Varlık Fonu Kurulmasına İlişkin 26.8.2016 günlü 6741 sayılı Yasanın 6. maddesinde, TVF ve bünyesinde kurulmuş ya da kurulacak alt şirket ve fonların bir önceki yıl mali tabloları ile faaliyet raporlarının her yıl ekim ayında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda denetlenmesi öngörülmüştür.

Plan ve Bütçe Komisyonu, Cumhurbaşkanının, dünyada çok sayıda bağımsız denetim işi yapan şirketler arasından seçip anlaştığı şirketler ile bağımsız denetçi sıfatıyla görevlendirdiği 3 denetim elemanınca düzenlenen ve her yılın ağustos aylarında gönderilen raporlar üzerinden, ekim ayında denetlemektedir. Yasada, Devlet Denetleme Kurulu’nun adı geçmemektedir. Ancak yasada belirtilen “3 bağımsız denetçi”, resmi belgelerde, Devlet Denetleme Kurulu Raporuna dönüştürülmüştür. DDK Raporlarının üzerine “gizlidir” damgası vurularak TBMM’ne gönderilmekte; gizlilik zırhına büründürülmesi sayesinde açıklanmamakta böylelikle kamuoyunda ayrıntılarıyla öğrenilmesi engellenmektedir.

TVF şirketleri ve alt fonları, Finansal; Ulaştırma-lojistik; Enerji; Lisanslar; Teknoloji ve Telekom; Tarım ve Gıda; Madencilik ve Demir-Çelik; Taşınmaz sektörlerinde faaliyetlerini sürdürmektedir. İnternet sitesinde, KVF’nin portföyünde Türkiye’nin öncelikli 7 sektöründen 30 şirket 2 lisans ve çok sayıda değerli taşınmazlar olduğu yazılıdır. 

Aktif büyüklüğü 300 milyar ABD doları; özkaynakları 49 milyar dolarına ulaşmaktadır. 

İstanbul Finans Merkezi (İFM) taşınmazlarının 2038 yılında yaklaşık 630 milyar dolar büyüklüğe ulaşması beklenmektedir. Yatırımları teşvik etmek amacıyla 1,3 milyon metrekare büyüklüğünde ofis alanları; 100 bin metrekare AVM; 2.000 kişilik konferans merkezi; 5 yıldızlı otel yapılması öngörülmektedir.

Konsolide bütçe büyüklüğü günümüzde 5,6 trilyon TL olan, gelecekteki yatırımlarıyla yüzlerce milyar ABD doları büyüklüğüne ulaştırılması hedeflenen TVF, herhangi bir ilke, kural, sorumluluk öngörülmeksizin ve üstelik denetimden arındırılmış ortamlarda Cumhurbaşkanı ile yönetici olarak atadıklarının inisiyatifine bırakılmıştır.

Önde gelen amaçlarından biri “stratejik yatırımlara sermaye sağlamak, finans piyasalarını derinleştirmek” olarak tanımlanmaktadır. Finansal hizmetler TVF’nin %72’sini oluşturmaktadır. 2022 yılı faaliyet raporuna göre kamu bankalarının sermaye yapılarına 51,5 milyar TL enjekte yapılmış, kredi hacmi güçlendirilmiş ve 3 trilyon TL nakdi kredi kullandırılmıştır.

Abu Dabi Kalkınma Holding (ADQ) ile 300 milyon ABD Doları tutarında fon kurulmasına yönelik ön protokol imzalanmıştır. TVF’nin %100 sahipliği bulunan Katılım Sigorta ve Türkiye Katılım Hayat’ın 2023 yılında işe başlaması öngörülmektedir.

Faaliyet raporlarının hemen her sayfasında “açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik” sözleri bulunan TVF, gizlilik içinde çalışmaktadır. Faaliyet raporlarında şirketler, fonlar bazında bilgi verildiği için yönetim yetmezlikleri; tıkanmalar; ticari-siyasi kararlar yüzünden oluşan kamu zararlarının gerçek tutarları bilinememektedir.

Yukarıda sıralanan özellikleri sayesinde TVF, ülkeyi yöneten kadroların tabanlarını güçlendirmek için gereksindiği akçalı olanakları fazlasıyla sağlayabilmesine olanak tanımaktadır.

Bugün için AKP’den yana saf tutan ve iktidarda kalması için elinden geleni esirgemeyen tarikat, cemaat, vakıf ve dernekler ile “şefkat, iyilik” adı altında yoksullara dağıtılan paraların büyük bir bölümü belki de bu kaynaklardan gelmektedir.