Elektrik dağıtım ihaleleri: Yeniden?

16 Kasım 2012 tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır. Kadir Sev, soL Gazetesi'nde Cuma günleri yazmaktadır.

Bugünlerde elektriğin perakende satışını yapan Dağıtım Şirketlerinin satılması, açılan ihalelerle yeniden gündeme geldi.

Elektrik enerjisinin üretilmesi, iletilmesi, toptan ve perakende satışının özelleştirilmesi amacıyla TEK kapatılmış EÜAŞ, TETAŞ, TEDAŞ gibi anonim şirket statüsünde yeni tüzel kişilikler kurulmuştu.

Elektriğin perakende satışını yapmak üzere kurulan TEDAŞ, 21 Bölgede Anonim Şirket olarak yeniden yapılandırılan şirketlerden oluşuyordu. Bunlardan üçü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca 3096 sayılı Yasa kurallarına göre özelleştirilmek üzere ayrıldı ve 18 şirket, 2004 yılında

Özelleştirme İdaresi’ne devredildi.

Dağıtım şirketleri, toptan satış şirketlerinden aldıkları ve devletin iletim hatlarını kullanarak evlerin kapısına kadar getirilmiş olan elektriği perakende olarak satmak ve tesislerin bakımını üstlenmek olarak tanımlanabilecek bir hizmet görüyorlar ve karşılığını da müşterilerinden alıyorlar. Ayrıca ucuz, güvencesiz ve sendikasız işçi çalıştırma olanakları, kârlarının katmerli olmasını sağlıyor.

Dağıtımın özelleştirilmesiyle varlıklar verimli işletilecek, maliyetler düşecek, hizmet kalitesi artacak, kayıp-kaçak oranı azaltılacak ve rekabet ortamında sağlanan yarar tüketicilere yansıyacaktı.

Bu beklentilerin gerçekleştiğini gösteren belirtiler henüz yok. En azından tüketiciye olumlu bir yansıması olmadı. Üstelik elektrik fiyatı sürekli yükseliyor. Rekabet ortamının sağlanamayacağı baştan da belliydi. Her şirket kendi bölgesinde bir tekel olduğu için zaten rekabetin oluşacağı bir ortam yoktu. Kayıp kaçak oranının düşürülüp düşürülemediğini bilemiyorum ama firmaların kayıp kaçak bedelini faturalara gizlice ekledikleri ve müşterilerinden aldıkları ortaya çıktı. Ayrıca abonelerin sayaçlarını değiştiriyorlar ve bundan da önemlice paralar kazanıyorlar. Yalnızca 2011 yılında abonelerden 200 milyon dolar tutarında sayaç değiştirme parası aldıklarını Bakan söyledi.

2008 yılında başlayan bir süreçte önce 10 şirket satıldı ve 5 milyar 422 milyon dolar Özelleştirme İdaresi’nin kasasına girdi. Kalan sekiz şirketin Danıştay tarafından iptal edilen biri dışındaki, yedi tanesi ise 2010 ve 2011 yıllarında yapılan ihalelerle 7 milyar 583 milyon dolara satıldı. Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) satış ihalelerini 11 Nisan 2011 tarihinde onayladı ve TEDAŞ’ın özelleştirme süreci tamamlandı.

Ancak bundan sonra pek de olağan karşılanamayacak gelişmeler oldu. 2010 yılında yapılan yedi ihaleyi kazanan şirketler sanki aynı elden yönetiliyormuşçasına yükümlülüklerini yerine getirmediler, ikinci, üçüncü ve hatta altıncı teklif verenle bile görüşülmesine karşın sonuç alınamadı, şirketler ihaleye girerken ve ek süreler almak için ödedikleri 342 milyon dolar teminatlarını yaktılar ve ihaleler iptal edildi. Üstelik zararları bununla da sınırlı değildi. İhalelere girmek için anonim şirket kurmaları ve EPDK’dan dağıtıcı sertifikası almaları gerekiyordu. Bu işler elbette bedava olmuyor.

İhalelerin iptal gerekçesi olarak küresel kriz nedeniyle şirketlerin kredi bulamadığı agresif davranarak çok yüksek fiyatlar verdikleri TEDAŞ’ın kayıp kaçak oranını düşük göstererek firmaları yanılttığı gibi pek de inandırıcı olmayan bir dizi neden ortaya atıldı.

İhaleye katılmak için başvuracak firmaların fizibilite çalışmalarını yapmış, olanaklarını değerlendirmiş olmaları ticaretin en temel ilkesidir. Kriz ise ihalenin yapıldığı günlerde beklenmedik bir biçimde ortaya çıkan vahim bir durum değildi. Firmaların, ihaleye katılırken önerdikleri fiyatlar gizli olduğu için birbirini dolduruşa getirmiş olabilecekleri düşüncesi de inandırıcılıktan uzaktı. İhalelere katılan 20 şirketin aynı davranışı göstererek yüksek fiyatlar önermesi, yükümlülüklerini yerine getirmeyip ek süreler almaları ve yeni açılacak ihaleleri iki yıl geciktirmelerinin nedenleri medyada servis edilen gerekçelerle açıklanacak basitlikte olamazdı. Büyük bir olasılıkla, özelleştirilmeleri daha elverişli koşullar oluşuncaya değin geciktirmeye çalışıyorlardı.

Nitekim iki yıl geciktirdiler. Şimdi toplum, çalışma yaşamı, belediye, YÖK, Anayasa değişiklikleri, afet yasaları ve çok daha önemlisi savaş çığlıkları arasında bunaltılmış durumda. Kimsenin TEDAŞ özelleştirmeleriyle ilgilenecek hali yok.

Artık satılmaları zamanının geldiği anlaşılıyor. Geçtiğimiz günlerde Akdeniz Dağıtım A.Ş. için yeniden ihaleye çıkıldı ve 546 milyon dolar bir bedele satıldı. Oysa 2010 yılındaki ihaleye Park Holding 1 milyar 165 milyon dolar, Enerji Sa 1 milyar 128 milyon dolar teklif vermişti. Yarı fiyatına satıldı. Sıra geri kalan altı ihalede. Bu ballı süreçte 342 milyon dolar teminatın lafı mı olur?