Cipini de al git

Malum ciplere seferberlik emri çıktı. Yalnız ciplere değil, sahiplerine de...

Bizim medya da boş durmayıp cip sahibi ünlülere sormuş: Seferberlik görev emri gelirse ne yapacaksınız?

Türkücü Alişan, “İnşallah savaş çıkmaz ama” diye başlıyor yanıtına. Sonra arabesk bir parçanın en nağmeli yerine gelir gibi döktürüyor: “Devletimiz savaşa giriyorsa eğer, biz de bayrağımız için savaşırız. Cipimi vermekle kalmaz, cepheye de giderim.”

Bu kardeşimiz hakkında bir ara asker kaçağı olduğu dedikoduları çıkmıştı. Sonra askere gitti, döner dönmez de asker kaçağı ünlülere ateş püskürmeye başladı televizyon ekranlarından. Cipini de alıp gitmeyi iyi biliyor anlayacağınız.

Onun Karadenizli meslektaşı Davut Güloğlu da aynı kafada. Önce “asla savaş çıkmasını istemiyorum” diyor. Ne güzel. Ama... Çıkarsa, “iki cipim de devletime feda olsun”.

Türkiye’de yaklaşık 1,5 milyon cip varmış. Bunlardan seferberlik görev emri alabileceklerin sayısı 350 bini buluyor. Bu 350 binden kaçının sahibi “devletime feda olsun” ya da “sadece cipimi vermekle kalmam, kendim de koşarım cepheye” diyor bilemem. 1,5 milyon cipin ikisi Davut’ta, biri Alişan’da... Onu biliyoruz da kaç Alişan, kaç Davut çıkacak onu bilmiyoruz.

Ama ABD menşeli The German Marshall Fund’ın araştırmasına bakılırsa, Türkiye halkının yüzde 72’si “Türkiye, Suriye’ye yönelik askeri müdahaleye dahil olmasın” diyor. Cip sahipleri arasında da bu oran, ortalamadan çok fazla sapmıyordur herhalde. Yani Alişan’lar, Davut’lar Suriye’ye saldıracak “her türlü koalisyona varım” diyen Başbakan’ın peşinden giden küçük bir azınlığın içinde. Üstelik onlar bile titrek. “Savaş çıkmasın” falan diye geveliyor, Başbakan’ın şevkini kırıyorlar.

O halde Erdoğan ve takımının çok ciddi bir sorunu var. Bu toplumu neresinden, ne şekilde bölerse bölsün, haksız savaşa destek çıkartamıyor. Cip sahibi, bisiklet sahibi, yaya... Hangisini denerse denesin, “koşarım cepheye” diyen Alişan’lar bir avuç.

Nasıl çıkacak Erdoğan bu açmazdan? Cip satışlarını artırmak için teşvik verse mesela?

Türkiye’de kabaca kayıtlı 16 milyon araç var. Yani cip oranı yüzde 10’a yakın. Büyük araba tutkusunu manyaklık düzeyine taşıyan ABD’de bile bu oranın yüzde 12 civarında olduğu tahmin ediliyor. Ama mesela, halen idam cezasının bulunduğu Teksas eyaletinde bu oran en yüksek düzeye çıkıyor. Teksas’ta 8, 10 ve 12 silindirli araçların oranı kabaca yüzde 30. Bak bu bir veri Erdoğan için.

Bir diğeri de şu var: Son dönemde ABD’de otomotiv sektöründe satışların düşmesini arazi araçları frenlemiş. Kredi faizleri gerileyip, üstüne benzin fiyatları da düşünce, dört çeker araç satışları epey artmış geçen ay. General Motors’un cip satışları yüzde 29, Dodge’ın Durango adlı büyük ciplerinin satışı yüzde 88 artmış. Ford da kamyonet satışlarını yüzde 18 yükseltmiş. Belli ki krizin ev-bark, araba, ne varsa sattırdığı Amerikan orta sınıfı, eli biraz bollaşınca yine ciplere yönelmiş. Teksas’ta bu oran daha da yüksektir kesin.

Yani ne yapacak Tayyip sultan? Alternatiflerden biri şu: Toplumu krizle iyice bir yorup, arkasından kredi musluğunu azıcık açarak kamçıladığı alım gücünü talep deseniyle oynamak için kullanmak. Başka bir deyişle, Türkiye’yi biraz daha Teksaslaştırmak. Danışmanlarına da “cipe binen başörtülü kızlarımızın sayısını tiz artırın” talimatı verir bu durumda.

Olmadı mı? Çok mu zor? Kolayı var: Binersin cipine, takarsın teybe Alişan’ı, gidersin. Teksas orada, seni bekliyor.