Sokaklar ayakta, sıra işyerlerinde

Şimdi Çaykur grevinin başlar başlamaz kırılmış olmasına çok daha fazla üzülüyoruz. THY grevinin olması gerekenden çok daha az etkili örgütlenmesine de, metal işkolunda aylardır orta oyunu oynayan MESS-Türk Metal ikilisinin hesaplarının bozulamamış olmasına da…
***
Geçtiğimiz yılın Kasım ayında, bir tarafta 29 Ekim kutlamaları ve 10 Kasım anmaları gündemleriyle cumhuriyetçi muhalefet, diğer tarafta açlık grevleriyle Kürt muhalefeti sokaktaydı. Bunların üstüne sendikal hakları 12 Eylül düzenlemelerinin bile gerisine götüren yeni bir yasa meclisin gündemine geldi. 8 ay boyunca toplu sözleşme düzeni askıdaydı ve sendikaları neredeyse bitirme noktasına getirecek yüksek örgütlenme barajları yasaya giriyordu.

Sendikalar bu büyük saldırıya kayda değer bir ses vermedi. Oysa sokaklar AKP için gereğinden fazla ısınmıştı…
***
Kasım ayından Mayıs sonuna kadar geçen süre çok değildir. Bugün adlı adınca bir halk hareketiyle yüz yüzeyiz. Ve bu hareketin içinde emekçi sınıfların hemen hemen bütün katmanları yer alıyor.

Ancak aynı şeyi sendikalar için söyleyemiyoruz. Memleket ayağa kalkmış durumda ve sendikalar ortada yok!
***
Bu yüzden KESK’in bir gün erkene çekilen grev kararı çok daha değerli olmuştur. Kürt hareketinin, nedenleri çok farklı olmakla birlikte, sendikalarınkine benzer sessizliği de bir vaka iken, KESK’in grevi sokağa önemli bir güç verecektir. Zira bu grevin, artık başlangıçta murat edilen kamu emekçilerinin ekonomik hakları ve “barış süreci” gündemlerine sıkıştırılması mümkün değildir. Bugün alınan her grev kararı hükümete karşıdır ve siyasi grevdir.
***
Dün iki ayrı sendikal merkezden, Sendikal Güç Birliği Platformu’ndan ve DİSK’ten, açıklamalar geldi. SGBP, dönem sözcüsü imzası ile “Hükümet halkla inatlaşmaktan vazgeçsin, halkın taleplerine kulak versin” başlığını taşıyan açıklama talepleri de içeriyordu. Onların içinde “hükümet istifa etmelidir” talebine rastlayamadım. Oysa günlerdir katıldığım tüm gösterilerde halk bu sloganı atıyor.

DİSK’ten ise günler sonra “Hükümet durmazsa hayatı durduracağız” açıklaması geldi. Tesadüf müdür bilmiyorum ama bu talep DİSK’in açıklamasında da yer almıyor.

DİSK, bugün başkanlar kurulunu topluyor ve umuyoruz buradan, öğle saatinde işyerlerinde bildiri okumaktan daha ciddi eylem kararları çıkar.
Her şeye rağmen her iki sendikal merkezden de bir “genel grev” kararı çıkar mı? İşte burada iyimser olmak oldukça zor. Nedenlerini geçtiğimiz iki hafta boyunca bu köşede “sendikal kriz” başlığı altında yeterince tartışmış olmalıyız.

***
Gezi parkı protestosunun hükümet karşıtı gösterilere dönüştüğü Cuma gününden bu yana yüzlerce ayrı noktada yüzlerce eylem yapıldı. Bu eylemlerden bir tanesi bahsettiğimiz konu itibariyle de özel olarak üzerinde durulmayı hak ediyor.

Söz konusu eylem, dün öğlen saatlerinde binlerce kişinin Maslak’taki Doğuş Center önünde, AKP’ye karşı tüm yurtta gerçekleşen eylemleri görmezden gelmeyi başaran NTV’ye yönelik yaptığı protesto idi. Eylem iki açıdan önemliydi: Birincisi eylemi gerçekleştirenler bölgedeki plazalarda çalışanlardı ve ikincisi, protestoya kanal çalışanları da katıldı.

Alanların ve sokakların siyasallaştığı günler geçiriyoruz. İşyerlerinin de en az sokaklar kadar siyasallaşması son derece önem taşıyor. Maslak’da plaza çalışanlarının başını çektiği NTV eylemi bu açıdan da öğretici olmuştur.
***
AKP’ye karşı büyük bir halk hareketi ortaya çıkmışken işyerlerinin sendikalar eliyle siyasallaştırılamayacağını ne yazık ki görüyoruz. Genel grevsiz bir halk ayaklanması yaşıyoruz.

Plazacıların eyleminde sendika yoktu. Onlar beklemediler, sendikalı işyerlerinde de Godot’yu beklemek gerekmiyor.

[email protected]