Kendi yapar da yandaş durur mu?

Adam ülkenin en önemli devlet bankasının genel müdürü. Evindeki onlarca ayakkabı kutusunun içinden milyonlarca lira para çıkıyor. Yandaş basın “Onları imam hatibe bağış olarak verecekti ” diyor.

Bakan oğlunun evinden para sayma makinalarıyla birlikte yedi tane kasa çıkıyor. Bakan kasadaki paralar için, “Oğlanın üzerinde ipotek vardı, onun için bankaya yatıramadı” diyor.

Magazin haberlerinden hiç eksik olmayan bir altın tüccarıyla organize işler, İstanbul’un en büyük kaçak AVM’sinde “çocuklara” dükkan tahsis etmeler, bizzat imar değişikliği talimatı vermeler… İhya olmuş müteahhit bütün bunların üzerine ülkenin başbakanına “büyük patron” adını takıyor.

Yolsuzluk yapanlar galiba hep böyle arsız oluyor.

***

Anadolu’da “Ayvaz kasap hepsi bir hesap” diye bir söz vardır. Kasabın acemi ya da ehil olması etin fiyatını değiştirmez anlamındadır. AKP iktidara geldiğinden bu yana yandaşlıkta sınır tanımayan sendikalar için durum tam da böyle. Bu sendikalarda yaşanan yolsuzluklar diğerinden hiç de aşağı değil.

Hükümetin yolsuzlukları meydana çıktığında Zaman Gazetesi, bu yılın Mart ayında yaşanan bir sendika yolsuzluğunu yeniden gündeme getirdi. Yolsuzluk, Hak-İş’in de genel başkanlığını yapan Mahmut Arslan’ın sendikası Hizmet-İş’te yaşanıyor. Banka hesapları ve harcama belgeleri üzerinde yapılan usulsüz işlemlerle sendikanın kasasından 3,4 milyon lira hortumlandığı, iki ayrı denetim raporuyla ortaya çıkıyor. Zaman, bu miktarın yaklaşık 20 milyon lira olduğunu iddia ediyor.

Zaman’ın, bu yolsuzluğu aylar sonra haber yaparken derdi başka elbette. Hak-İş, yolsuzluk konusunda hükümete destek açıklamaları yaparken, Zaman Gazetesi başta pek de önemsemediği Hizmet-İş yolsuzluğunu yeniden gündeme taşıyor.

Tabi tüm bu tepişmenin arasında Hizmet-İş’teki yolsuzluk yeniden gündeme gelmiş oluyor. Ne denirse densin, yıllardır hükümetin işçi sınıfına karşı yürüttüğü azgın saldırı politikalarına sınıfın içinden payanda olan bu sendikalardaki yolsuzluklar, ağızlarından hak-hukuk-demokrasi, bir de Allah kelimelerini düşürmeyen sendikacıların riyakarlığının da belgesi oluyor.

***

Yandaşın sendika yolsuzluğu sadece Hizmet-İş’le sınırlı değil.

Yolsuzluk iddialarında ve bu iddialar sonucu açılan davalarda mevcut Türk-İş yöneticilerinin sendikalarının yanında Hak-İş zemzem suyuyla yıkanmış kalır.

Aralarında Türk-İş’in Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar’ın da bulunduğu Yol-İş Sendikası yöneticilerinin yolsuzlukları hakkında, daha önce beraatle sonuçlanan dava kısa bir süre önce Yargıtay tarafından bozuldu. Şimdi bu sendikacılar yeniden yargılanacaklar. Sendikanın denetleme kurulunun incelemeleri sonucu ortaya çıkan yolsuzluklardaki yaratıcılık ise ayakkabı kutusunun çok ilerisinde.

Bir tanesi yılda 387 günlük harcırah almış örneğin. Çok çalışıyor, her günü şehir dışında görevde geçiyor. Hem de bu görevi “bir yılda 387 gün” ifa ediyor! Diğeri miting için tuttuğu otobüs faturasındaki 1.250 rakamının önüne 1 ekleyerek, sendikanın muhasebesinden 11.250 lira tahsil ediyor. Hem de bunu 10 ayrı fatura için yapıyor. Şapka vurgunu, dağıtılan hediye çekleri, yıllarca sendikacının üzerinde kalan iş avansları... Yaratıcılıkta sınır tanınmıyor.

Bir diğeri Türk-İş’in Genel Sekreteri’nin sendikası Türk Metal’deki yolsuzluk iddiaları. Bilirkişi raporlarına yansıyan mal varlıkları, kurulan şirketler, patronlarla yapılan alış-verişler… Sendikanın beş yıldızlı otelleri, otel inşaatlarının Genel Başkan’nın dünürünün inşaat firması, işletmesinin ise kızı ve damadının turizm şirketi tarafından yapılması…

Çimse-İş’te sendikaya fatura edilen, üzerinde “artist şampanyası” yazan pavyon faturaları, Tes-İş’te genel başkanın 40 milyon liraya ulaştığı iddia edilen mal varlığı, Türk-İş kongresinde para ile delege sayısının belirlenmesi…

Hangi birini yazalım!

Biz yazmayalım ama siz mutlaka Yıldırım Koç’un “Sendikada yolsuzluk yapmanın el kitabı” isimli kitabından okuyun. Yıldırım Hoca’nın, 2012 yılının Mayıs ayında Epos yayınlarından basılan bu kitabında belgelerle aktardığı yolsuzluklar, AKP dönemindeki yozlaşmanın yandaş sendikalarda nasıl çürümeye dönüştüğünü gözler önüne seriyor.