Ertuğrul Oğuz Fırat

Türkiye’de aydınların önemli bir bölümünü temsil eden gazetemizde, yukarıdaki başlıkta yer alan adın kim olduğunu, ne gibi işler başardığını bilen okurlarımız vardır belki ama azdır. Çünkü, 90 yaşını geride bırakmış olan Ertuğrul Oğuz Fırat, kariyerizmden nefret eden sanatçılarımızın başında geldiği için, kendini tanıtmaktan özellikle kaçınır. Bu yüzden, reklamının yapılması bir yana, tanıtılmayı bile istememiştir. O istemesin, burada biz, Fırat’ın besteci, müzik eğitimcisi, ressam, yazar, şair ve emekli yargıç olduğunu, müzik resim ve edebiyat alanında yapıtlar ürettiğini belirtelim.

Ve şu işe bakın: Ankara’daki Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın her yıl bir müzikçimize verdiği “Onur Ödülü Altın Madalyası”, 2013 yılının son haftalarında Ertuğrul Oğuz Fırat’a, Ankara’daki MEB Şûra Salonu’nda törenle sunuldu. Sanatçımız, konuşma sırası kendisine geldiğinde, öncelikle SCA Müzik Vakfı’nı, sonra Cumhurbaşkanlığı’nı, sonra da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı bir güzel eleştirerek şunları söyledi:

“Doksan bir yaşına gelmiş, artık eskiden ilgilendiğim tüm sanat dallarıyla ilgilenecek gücüm kalmamış, gözüm görmez, kulaklarım duymaz durumdayken bana ödül vermenizin nedenini çok merak ettim. Çünkü yapıtları seslendirilmiş, eserleri sergilerde boy göstermiş bir sanatçı değilim. Öyle sanıyorum ki, vakfın yönetim kurulunun sayın üyelerinin yüzde 80’i benim yapıtlarımı ne dinlemiş, ne resimlerimi görmüş ne de kitaplarımı okumuştur. Öyleyken kurum bana bu madalyayı verdi. Anladığım şu oldu: Bana bu ödül, arkadaşım İlhan Usmanbaş’ın önerisiyle verilmiş. Ben bu ödülü, bu nedenle dostum Usmanbaş’ı kırmamak için kabul ediyorum.”

Dostum Ertuğrul Oğuz Fırat, uzun yıllardan beri tanıdığım değerli bir aydın ve sanatçıdır. Ayrıca, çağdaş müziğin akım, stil ve tekniklerini çok iyi bildiği için, 1980’li yıllarda Muhiddin Dürrüoğlu ve Fazıl Say gibi genç besteci adaylarına bu alanda dersler vermiştir. Günümüzden yaklaşık 30 yıl önce Fırat’ın evi, bir akademi gibiydi. Ankara’daki genç öğrencilerin yanı sıra, çağdaş müziğe ilgi duyan aydınlarımız, Bilge Karasu gibi yazarlarımız da onun evindeki çağdaş müzik yapıtlarından örnekler dinleme ve bu müzikler üzerine tartışma seanslarına katılırdı. Bu dönemde Fazıl’ın verdiği dinletilerde, öğretmeni Fırat’ın yapıtlarını seslendirdiğini biliyorum. Ne var ki, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, bestecimizin “Atatürk Oratoryosu”nu seslendirmedi. Bunun nedenini kestirmek olası mı? Sanıyorum ki bu eser, çağdaş tekniklerden yararlanarak bestelendiği için yadırgandı ve yıllık konser programına alınmadı.

Cumhurbaşkanlığı’nı geçelim ve gelelim Sevda-Cenap And Vakfı’nın, Ertuğrul Oğuz Fırat’a ödül vermesine... Bu vakıf, uluslararası ün yapmış bir besteci olan İlhan Usmanbaş’ın “önerisi” olmasaydı, acaba Fırat’a ödül verir miydi? Ne demeli? Vakfın müzik sanatı üzerine genel yaklaşımını öğrenmek isterseniz eğer, düzenlediği “Uluslararası Ankara Müzik Festivali”nin düzeyine bakmanız yeterlidir.
Bize düşen ise 91 yaşındaki Ertuğrul Oğuz Fırat’ı gerçekçi eleştirilerinden ötürü kutlamaktır.