'Meslek ahlakı ve sorumluluğuyla, yaşamı ve insanlığıyla, dostlukları ve ilişkileriyle, ilkeli dik duruşuyla, yazdığı şiirlerle ölüme koşar adım yürüdü. (...) gericilere ve sömürücülere meydan okudu.'

Savcı Doğan Öz unutulabilir mi?

Toplumun piyasacılık ve gericilikle kuşatılma çemberinin her geçen gün daraltıldığı bir karanlık içinde sıkıştırılıyor yaşam. Cumhuriyete, laikliğe ve emekçilere karşı işlenen suçlar her geçen gün çoğalıyor ve ne yazık ki kanıksatılıyor.

“Tarikatların Ensesindeyiz” çalışması kapsamında “soL”da yayımlanan “laikliğe karşı işlenen suçlar” listesi har hafta sayıları ve içerikleri artarak sürüyor. Laik olması gereken devlet, bırakalım suçların/suçluların üzerine gitmeyi ve Anayasanın gereğini yerine getirmeyi, kendisi bu suçların birçoğuna ortak ya da göz yumucu. Cumhuriyetin laik niteliğine uymak zorunda olan birçok dernek, vakıf, siyasi parti de bu suçların içinde. 

24 Mart 1978’de vahşi bir cinayetle aramızdan ayırdıkları Savcı Doğan Öz’ün üzerine gittiği olaylardan biri de laiklik karşıtı, gerici suçlardı. 1968 Temmuzunda Konya’da yaşanan depremi ve Konya’da yapılması planlanan “emperyalizmi kınama mitingi”ni bahane eden dönemin Adalet Partilileri, dinsel gruplar ve Komünizmle Mücadele Derneği “deprem Allahın emri” diyerek eyleme geçtiler. Miting yapılmadı ama eylemciler durmadı. Öğretmenler Derneğine, kimi kitapevlerine ve gazetelere, kimi lokanta ve pavyonlara saldırdılar, Türkiye İşçi Partisi'nin il binasını yaktılar, insanları yaraladılar.

Şaşırtıcı olmayacağı gibi Konya il yöneticilerinin ve emniyet güçlerinin izlemekle yetindiği olaylarda Doğan Öz Savcı olarak görev başındaydı. Kendiliğinden harekete geçip soruşturma başlattı ve Komünizmle Mücadele Derneğinin kapatılmasını, yöneticilerinin tutuklanmasını sağladı. 

Doğan Öz’ün Konya’da önem verdiği bir dava daha vardı. Konya Mahkemesince hüküm giyen Sabahattin Ali davası…

İlhami Soysal’ın Akşam Gazetesinde (24.12.1969) yazdığı gibi, “asıl önemlisi, asıl işin can alıcı yanı Konya ve dolaylarında faizcilere ve tefecilere karşı savaş açmış” bir Savcıydı. 

Doğan Öz, Konya’da evinin önünde dinci ve milliyetçi gericilerin -Konya Valiliğince izinli- “Doğan Öz’ü istemeyiz” yürüyüşü ve gösterisi yaptığı, “komünist savcı”, “devrimci savcı” unvanlarıyla anlatılan bir Savcıydı.

Doğan Öz dönemin Başbakanlarından Bülent Ecevit’e “Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla” raporu yazan bir Savcıydı. 

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu (28 Kasım 2012) Raporu arşivde duruyor. Bu raporda Öz’ün Ecevit’e “Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla” raporunun yazılmasından sonra öldürüldüğüne dikkat çekiliyor. 

Ankara Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinden Levent Özyörük’ün öldürülmesinde, katillerin sığındığını öğrendiği Site Öğrenci Yurdunda nöbetçi savcı olarak aranma yapmasıyla ülkücü militanların hedefine oturdu.   

Devlet Güvenlik Mahkemelerine karşı çıkan, soruşturma yapıp olayların üzerine gitmekten yılmayan, kokmayan Savcı Öz kendisi de soruşturmalardan kurtulmadı. İnsanlık için insanlara yardım etmekten, destek vermekten sakınmaması bile “halka yakın olma” gerekçesiyle soruşturma konusu oldu. 

Üç Fidan’ın idamına karşı çıkması ve “idam cezalarının kaldırılması bildirisi”ne imza koyması da soruşturma gerekçelerinden biriydi. Savunmasında; “Suçlu insan yoktur; suça itilen insan vardır”, “Kişilerin ölüm cezasıyla cezalandırılmasının suçları azaltmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bilime, insanlık omuruna karşı gördüğüm bir cezayı benimsememek, bildiride belirtildiğince bunu yasal olanakları kullanarak kaldırmaya çalışmak suçsa, suçluluğumu kabul ediyorum” dedi.  

Doğan Öz’ün Savcı ve devrimci olarak yaşamı bütünsel okunduğunda susturulması için çok gerekçe var. Bu gerekçeler katliamı gerçekleştirenlerin birey olarak kimliklerinin çok ötesinde siyasal ve ideolojik bütünlüğü ve organize saldırıyı işaret ediyor. Ki katliamda suçu sabit görülenlerin “cezasızlık”la süren yaşamları da bunun kanıtı. Merak edenler İbrahim Çiftçi’nin yaşam hikayesine bakabilir. 

Sömürü ve gericiliğin devlete, hukuka, siyasete ve topluma kök saldığı günümüzde boyun eğmemek için unutmamamız gereken aydınlardan, devrimcilerden Doğan Öz. Meslek ahlakı ve sorumluluğuyla, yaşamı ve insanlığıyla, dostlukları ve ilişkileriyle, ilkeli dik duruşuyla, yazdığı şiirlerle ölüme koşar adım yürüdü. Hiç silinmeyecek imzasıyla tüm gericilere ve sömürücülere meydan okudu: “Biz Ölmeyiz”… 

*2022 Halit Çelenk Hukuk Ödülü, Seçici Kurul Özel Ödülünü de alan Berivan TAPAN, “Savcı Doğan Öz’ü Vurdular, Bir Kontrgerilla Cinayeti”, (Tekin Yayınevi) incelemesi, okuyanlar için bir kez daha olmak üzere, okunmalı.