McDonalds gibisi yok: 1 Mayıs'ta iş 'kaza'sı geçiren genç kadın anlatıyor

1 Mayıs günü McDonalds'ta çalışırken yüzüne cam levha düşen 22 yaşındaki Cansu Çoban, yaşadıklarının ardından kurumun kendisine karşı tutumunun, fast-food zincirinin simgesi olduğu kapitalizme layık biçimde, ne denli barbarca olduğunu, soL'a anlattı.

Evrim Gökçe

22 yaşındaki Cansu Çoban, Ege Üniversitesi’nde beslenme ve diyetetik öğrencisi iken, geçimini sağlamak için McDonalds’Ta çalışmaya başladı. 2015 Haziran ayından, iş yerinde yüzüne cam düştüğü 1 Mayıs 2017 gününe dek Balçova şubesinde, yaz aylarında tam zamanlı, okullar açıldığında ise yarı zamanlı olarak çalışıyordu.

Restoranda açılış ve kapanış vardiyaları olduğunu ve bunu tek başına yapabilmek için kurum içi eğitim alındığını söyleyen Cansu Çoban, bu eğitime dahil edilmeden tek başına kapanış vardiyaları yapmak durumunda kaldı.

İŞÇİ BAYRAMINDA İŞ 'KAZASI' GEÇİRDİ

İşyerinde kaza geçirdiği 1 Mayıs gününü şöyle anlatıyor; “Kursa gitmediğin zaman kapanış ve açılışta tek olmaman gerekir. Kaza geçirdiğim gün tek başıma kapanış yapmaya gittim. 1 Mayıs 2017 tarihinde, o gün işçi bayramı olduğu için akşam 19.00’da, tek başıma kapanış yapacaktım. Kasaları müdür arkadaşımdan devraldım. Yanımdaki müdür arkadaşm saat 20.00’de ofisteki  tahta dolaptan bir şey istedi. Kapağı açmamla birlikte 40 cm uzunluğunda ve genişliğinde ısı koruyucu cam kafama yatay olarak düştü oradan da burnumun sol yanını yardı. O cama insanın kolu çarpınca bile acıyor.”

Cansu’yu yanındaki arkadaşı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin acil servisine götürmüş. Burnunun sol yanına iki dikiş atılmış ancak yarası kemiğin üstünde olduğu için doktor tam bir dikiş atamamış.

Cansu; “Olay tamamen onların ihmalkarlığı. Benim o camın orada olduğundan haberim bile yoktu. Camın üç haftadır sürekli yerini değiştirdiler. Aklı olan o camı oraya koymaz. Hatta önceki akşam bir ekip üyesi restoran 2.müdürüne bu cam birisinin kafasına düşecek demiş. Müdür de ‘dikkatli açarsanız düşmez’ demiş. Gerçekten çok güzel bir cevap, ‘dikkatli açarsak düşmez.’ Benim suçum dolabı dikkatli açmamak o zaman. Normalde o cam kırıktı ve çöpe atılması lazımdı. Atmayıp 5-10 liranın hesabını yaptıkları için o rafa camı koydular” diyor.

BABASI DA 8 AY ÖNCE İŞ 'KAZA'SINDA GÖZÜNÜ KAYBETTİ

Bir işçi çocuğu olan Cansu’nun babası da 8 ay önce iş kazası geçirmiş: “Benim 8 ay önce babam da iş kazasında tek gözünü kaybetti ve bu durum beni çok etkiledi. Aynı şey benim de başıma gelebilirdi. Gözüme gelebilirdi gözümü kaybedebilirdim. Bu ihmalin bedelini daha da ağır ödeyebilirdim. Hastaneye gittim. Bir buçuk hafta okula gidemedim, sınavlarıma giremedim. Ben genç bir kızım yüzümdeki bandajla bir buçuk hafta gezdim.”

'NİSPET YAPAR GİBİ GİBİ DAVRANIP 'AKTİVİTE' PLANLADILAR'

Olayın ardından McDonalds’ın tutumunu sorduğumuz Cansu şöyle diyor; "Hiçbir giderimi karşılamadılar. Asıl ben onların peşinden koştum. İşletmenin tavrı yüzünden mahkemeye verdim zaten.  Sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Arayıp geçmiş olsun demekten başka hiçbir şey. Bu olay yaşandıktan bir gün sonra aktivite yapmayı planladılar bana nispet olur gibi. İnsanlığımdan utandım. İnsan canı bu kadar ucuz olmamalı bence .”

Kurumda baştan aşağı sorun olduğunu, işçilerin güvenliğinin hiçe sayıldığını vurgulayan Cansu’nun çalışma koşulları ile ilgili anlattıkları ise şöyle: “McDonalds’ın çalışma koşulları gerçekten berbat. İşçilerin bu kadar umursanmadığı, ihmal edildiği bir yer olamaz. Öncelikle biz kaygan bir zeminde çalışıyoruz. Bu yüzden bir sürü kayma, düşme yaşanıyor. Zaten kaygan zemin levhası da kullanılmıyor. İş yükünden dolayı bütün işçilerin beli ağrır mutlaka. Sevkiyatlara yeterli eleman yazılmadığı için, çok ağır şeyleri tek başına taşıdıkları için. 18 yaşından küçükler gece çalışmaması gerektiği halde çalışıyorlar. Biz çok sıcak ve ağır ekipmanlarla çalışıyoruz. Isı koruyucu eldivenler olmadığı için yanmalar oluyor. Her işçinin elinde yanık izi vardır. Sepetler üst üste konup elemanlar üstüne çıkartılarak duvarlar tavanlar sildiriliyor. Hiçbir şeye tutunmadan yağlı zeminlerin üstünde bunu yapıyorlar. Burada part-time çalışırken günde 10 saat de çalışırsın 12 saat de. Biz parmak basarak çalışıyorduk ben de dahil. Parmak izimizi okuttuktan sonra bile çalışmaya devam ediyorduk. Ama saatlerimizle istedikleri gibi bilgisayarda oynayabiliyorlardı. Haftalık 45 saat çalışma süresini çoğu işçi geçiyordu. Az işçiyle çok iş mantığı, bu yüzden bir sürü işçi işi bırakıyor. Gece ikiye kadar çalışan işçi sabah 09.00’da tekrar iş başı yapıyordu."

Beklenildiği üzere McDonalds’ta da müşteri her zaman haklı. Cansu şöyle anlatıyor: “Bir müşteri şikayetin sebebi ne olursa olsun, hangi müdür vardiyasındaysa olay, onu sorumlu tutuyorlardı. Müşteri ne olursa olsun haklı oluyor. İsterse seni dövebilir de ama yine de sesini çıkartamazsın. Örneğin ben ekip üyesi olarak çalışırken bir müşteri bana hakaret etti ve beni dövmekle tehdit etti ve restoran müdürü yine müşteriyi haklı buldu.”

'UMARIM EMEKÇİ ARKADAŞLARIMA ÖRNEK OLMUŞUMDUR, KORKMASIN, SUSMASINLAR'

Çalışmaya başlamadan önce ve sonrasında McDonalds’la ilgili izlenimlerini sorduğumuz Cansu ; ”Bir emekçi olarak fikrim çok değişti. Kurumsal bir firmanın çalışanlarına insan olarak bu kadar değer vermemesi gercekten çok üzücü. Bu yaşadıklarımdan sonra her şeyin tam tersini gördüm. Müşteri olarak gelip tezgahın arkasından güler yüzle karşılanmak gibi olmuyormuş gerçekten” diyor.

McDonalds’ı dava eden Cansu, kendi durumunda olanlara bir çağrı yapıyor: “Ben iki senedir fazla fazla  çalıştım burada ve sonuç olarak yüzümde iz ile kaldım. Mahkeme sürecim de başladı. Yaşadığım korkunun bedeli olamaz ama bir nebze olsun içim rahatlayacak. Ben bilinçli bir insanım ve haklarımın farkındayım Size yaşadıklarımı anlattım, diğer işçi arkadaşların başına gelmesin diye bunları anlattım. Belki benim başıma gelen kazanın daha kötüsü onların başına gelebilirdi. Onlar da korkmasın, susmasın hakkını savunsun. Ben hakkımı sonuna kadar savunacağım. Umarım emekçi arkadaşlarıma biraz örnek olmuşumdur. Bunu da unutmasınlar: bazı ihmallerin telafisi olmaz.”